HEKİMHAN, TARİHİ SURP PIRGİÇ / Surp Asdvadzadzin ERMENİ KİLİSESİ ( Eski Cezaevi )
Zurbahan Dağı ( Surp Ohan )
Türkiye'nin kültürel zenginliğinin izini sürmek için rotamızda "kahverengi yol levhaları "oluyordu. Bu sefer yolumuz 2019 Kasım ayında kahverengi yol levhası olmayan Hekimhan ilçe merkezinde Surp Pırgiç ( Aziz Kurtarıcı) Ermeni Kilisesine ( eski cezaevi)Bazı kaynaklarda bu kilisenin 1890 yılında yapıldığı adının Surp Asdvadzadzin( Meryem Ana) Ermeni kilisesi olduğu yazılıdır. Kilisenin Kitabesi kayıptır.
Hekimhan; Malatya'dan Sivas'a giden demir yolu ve kara yolu üzerinde etrafı dağlarla çevrili bir vadide bulunuyor. Malatya Hekimhan arası 78 km. Bölünmüş yol asvalt süre 50-60 dakika. Trenle tahminen bir saat 15 dakika sürüyor...
Sekiz bin yıllık insanlık tarihine ve medeniyetine ışık tutan , Orduzu -Aslantepe höyüğüne sahip
Malatya'dan, Hekimhan'a doğru güneşli serin bir havada üç arkadaş yola koyulduk.
Malatya sonbaharı yaşıyordu ve bahçeler muhteşemdi. Barguzu (Bostanbaşı ), Kileyik ( Yakınca ) bağ köylerinin imara açılmayan bahçelerinde bulunan armut, elma, hurma, dut, kayısı, ayva, kızılcık gibi meyve ağaçları. Yol kenarlarında söğütler , kavaklar, sonbaharın kızıl. sarı ,turuncu, kahverengi giysilerini giymişlerdi...Özellikle kayısı bahçeleri yazın bereketli altın sarısı meyvesinin rengi, güzün ise altın rengi yaprakları ile görsel şov sunuyordu.
Sonbaharda rüzgârla beraber ayrılık türkülerinin sesleri geliyordu dalların arasından. Yerlere serilmiş gazellerin üzerinde yürürken çıkan hışırtılar çocukluğumuza alıp götürüyordu.
Bu güzelliklerin fotoğraflarını çekerek yolumuza devam ettik...
Uzaktan orman gibi görünen bu bağlarda bahçelerde, tarlalarda yetişen ürünler satıldığında, üreticilere binlerce lira kazanmaktadır. Sözü edilen bağlar bahçeler Malatya ekonomisinin temelini oluşturmaktadır.
Yazıhan'a varmadan Karakaya barajı göl uzantısının tohma çayının üstünden geçen demiryolu ve karayolu köprüsü var. Bu köprünün bitişiğine yeni bir köprü yapılmaktadır .
Sivas Malatya karayolunu bağlayan Tohma çayı üzerindeki tarihi Kırkgöz köprüsü Karakaya barajı yapılınca 1985 yılında su altında kaldı .
Yüzyıllar boyu kimler geldi kimler geçti bu köprünün üzerinden nelere şahit oldu kim bilir... 1983 yılında, sınıf öğretmeni Suzan Soğukpınarla evlendiğimde, düğün konvoyu ile Hekimhan'dan - Malatya'ya giderken Kırkgöz köprüsünden geçmiştik...
Yazıhan ovasının bitiminden Kuruçay'a doğru yol alıyoruz . Tarlalarda öbek öbek yığılmış tepeler görülüyordu. Yanına yaklaşınca pancar yığınları olduğunu gördük. Tarlalarda pancar sökme makineleri , traktörler , pancar taşıyan kamyonlar çalışıyordu.
Yazıhan ovası bittikten sonra Kuruçay doğru inerken tepelerin yamacında bir tünelden çıkan yük treni yılan gibi kıvrılarak gidiyordu . Sarsap tüneli Yağça deresi köprüsünü geçtikten sonra
tepelere doğru tırmanırken, yolun sağında DSİ Recai Kutan Barajını gördük.
Medyada yer alan haberlerde," Malatya'nın Yazıhan ilçesindeki 90 bin dekar tarım arazisi, 2012 yılında yapılan bu baraj ile hayat bulmuş. Su olmadığı için daha önce arpa ve buğday ekilen ovada şimdi pancar, silajlık mısır ve yem bitkileri gibi endüstriyel bitkiler yetiştiriliyor. "diye yazıyor.
Dağlardan, tepelerden yokuşlardan , sonra sağımız solumuz meşelikler başladı. Hayli yol aldıktan sonra yolun sağında meşelikler içinde Orman Bakanlığına bağlı Hekimhan - Yağça Geyik ve Dağ keçisi üretim merkezi tabelası dikkatimizi çekti. Hekimhan tüneli Kesiköprüde demiryoluna paralel yol alıyoruz. Çevre yolundan değil eski yol sapağından yolun kenarında tarihi çeşmede asırlık dut ağaçlarının altında soluklandıktan hemen sonra Gafla'dan Hekimhan'ı görüyoruz. Ebedeliği, Yücekaya'nın yamaçlarında , İstasyon - Kuruçay, Sivas çevre- yolu mezarlık çanağında binalar serpilmiş. Sisler içinde Türkçe Zurbahan Dağı ( Ermenice Surp Ohan dağı) haşmetiyle görülüyor.
Arabamızla Hekimhan'ın çarşısının içinden , Kahverengi levha üzerinde Taşhan yazan yerin önünde durduk. Bir kadının işlettiği çay ocağında küçük kürsülerde oturup çayımızı içip yorgunluğunuzu giderdik . Taşhan'ı ve biraz ilerisinde bulunan Osmanlı devleti dönemi Köprülü Mehmet Paşa camisini gezip fotoğraflar çektik.
Sonra Hükümet binasının arka bahçesine bitişik olan Surp Pırgiç Kilisesini ( eski cezaevi ) bulduk. Kilise şimdiki konum itibariyle Kaymakamlık binasının tam arka tarafında, aynı hizada biraz aşağısında Adalet sarayı ve Çağna denilen( uçurum) yakın tepede kayalık üzerine inşaa edilmiştir.
Kilise 400 yılı aşkın zamandır ayakta kalmayı başarmış . Malatya ili Hekimhan ilçesi 3 pafta, 24 ada,52 parselde bulunan ve Gayrimenkul ve Anıtlar Yüksek Kurulunun 11.11.1977 gün ve A-859 sayılı kararı ile kilise korunması gerekli eski eser olarak tescillenmiş .
Yenimahalle hükümet binasının hemen güneydoğusunda yer alan Ermeni Kilisesi
12 x 15 m. ebadında dikdörtgen plan üzerine, düzgün kesme taşlarla inşa edilmiştir. . İçerideki bölmeleri moloz taşlarla yapılmış olan kilisenin yakın zamanlarda kuzeybatısındaki giriş kapısı avlusuna 8 x 9 m. ebadında bir ek yapı ilavesi ile sonraki yıllarda hapishane haline getirilmiştir. Kitabesi tahrip edilmiş olan yapı, XVI. yüzyılda yapılmış olmalıdır. Kilise harap durumdadır. Sonradan İlave yapılan cezaevi kısmı da yıkılmış.
Kilise harabe halde etrafında ne koruma şeridi nede tarihi eser olduğunu gösteren bir yazı bile yoktu. Kilisenin arka bahçesinde bir dut ağacı kurumuş diğer iki dut ağacının altın sarısı yaprakları ile ölmedim ayaktayım diye yaşama bağlı olduğunu ,kiliseyle birlikte varlık mücadelesi veriyordu.
Kilisenin alt yamacında İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı ve biraz ilerisinde Hekimhan Cezaevi binaları da terk edilmiş harabe halde . Ağaçların çoğu kurumuş . Dört yüz yıllık kilise her şeye rağmen yıkılmadım ayaktayım demesine rağmen. Daha elli yıllık mazisi olmayan jandarma ve cezaevinin harabe halinde olmasına terk edilmiş durumuna ne demeli.
Kadın gazeteci arkadaş kilise ve çevresini videoya aldı. Orada bulunan iki gençle röportaj yaptı. Ben ve Fotoğrafçı arkadaşım Hüseyinle kilisenin dört bir yanını fotoğrafını çektik.
Kilisenin ayakta kalabilen, hayata tutunabilen ayakta kalan duvarlarının boynu bükük, taşlar adeta ağlıyor. Kilisenin damı çökse de taş duvarları yıkılmamak için direniyordu.
Kilisenin içi savaş alanı gibi…Yapı, delik-deşik edilmiş. Define bulmuşlar mı bulmamışlar mı bilmiyorum. Kilisenin devşirme taşların bir bölümü hangi evlere ,binalara duvar ya da temel taşı olmuş bilinmez.
Bin yıllar da geçse, taşlar yaşar, çürümez.! Taşların üzerindeki yazılar, şekiller , motifler tarihe tanıklık etmeye, anlatmaya, hatırlatmaya devam eder.
1915'li yılı Ermeni Tehcirinden sonra Cumhuriyet döneminde kilise 1934- 1980 'li yıllarına kadar cezaevi olmuş.
Yüzlerce yıl insanların inançlarının gereği huzur buldukları bu ibadethane de mahkumları bağrına basmış.
Sonra İlçe Jandarma bölük komutanlığı ve hükümet binasına ait kömür deposu olarak kullanılmıştır. Şimdi Hekimhan Belediyesi'nin sorumluluğu altında olduğu söylenmektedir.
Akşam güneşinin sarı ölgün ışıkları kilisenin yıkık duvarlarını yalayıp çekilirken Hekimhan dan ayrıldık ...
***
Hekimhan'ın yerleşimi Yücekaya'nın duldasına yüzlerce yıl öncesine kurulmuş merkezi Türk nüfuslu bir ilçe.
Üç dilli (Ermenice,Süryanice,Arapça) yazıtlı Selçuklu kervansarayı / Taşhan , Köprülü Mehmet Paşa camii, İstasyona ve Kuruçaya Zurbahan dağı da taa uzaklardan, Yücekaya ile birlikte asırlardır nice olaylara şahit olmuştur.
Hekimhan ilçesindeki 800 yıllık Selçuklu eseri Taşhan’da bulunan tarihi kitabesi Arapça, Süryanice ve Ermenice olmak üzere 3 ayrı dilde ifade ediliyor. Kitabenin bir kopyası Malatya Valiliği’nin girişine “Malatya Vesikası” olarak konuldu. “Barış içinde birlikte yaşama belgesi” olarak ifade edilen kitabe, Anadolu’nun barış içinde yaşama kültürünü günümüze yansıtıyor.
Kitabe ’de neler yazıyor?
Malatya Valiliği girişine “Malatya Vesikası” olarak konan kitabenin üzerindeki Arapça, Süryanice ve Ermenice ifadelerin Türkçe tercümeleri ise şu şekilde:
Arapça:
Şu Günlerde bu Büyük Devlet, büyük Merhamet Sahibi, Muzaffer,Kalabalık Orduların En Büyük Maliki, Sultanların Saltanatına Gidiş Yollarının sahibi Alim Surur’a Aittir… O Aziz, Vali, Dünya ve Dinin Şerefi ve İslam Diniyle Müslümanların Kurtarıcısıdır.
Krallarla Büyük Selçuklu Sultanlarının Tacı Musa’nın Oğlu Nikal’in Oğlu Kılıçarslan’ın Oğlu Keyhusrev’in Oğlu Allah’ın Aziz Edesi Ebu’l-fetih Berkaver Buhayır İmaretinin Sahibidir.
O, Ayıplarından Kurtulsun Diye Allah Teala’nın Rahmetine Muhtac İlhan El-mübarek Ebu’l-hasan’ın Oğlu’dur. … karalar Beşikler Olarak Devam Ettiği Müddetçe Denizlerin Sahip Olduklarının Emiridir.
Bu İmaret Hicri: 615 / Miladi: 1218 Tarihinde İmar Edilmiştir.
Süryanice:
Bu han, 1651 yılının ekim ayında, Malatyalı Tabip ve Arhıdyakon Asuselam eliyle tamamlanmıştır.
Abuselam, tabih ve arhıdyakon Abdulhasan’ın oğludur. Mübarek olan oğlu Abulhasan’ın korunması için inşa etmiştir. Ölülerin kefareti adına, Bunları okuyan onlar için namaz kılsın.
Ermenice:
Krisdos adına takdis edilen evlat anısı için ve onun istirahate girmesi için Ermeni Takvimine göre 1198 yılının üçüncü ebedi istirahatgah evi inşa edildi.
Yerin ve göğün Tanrısı, başhekim Buselem’in büyük oğlu Melden’li Süryani Hekim Bulhan’a yardımcı olsun.
( Malatya Ermenileri Coğrafya Tarih, Etnografya / Arşağ Alboyacıyan syf:137-138 ) kitapta
"Hekimhan'da 590 hane, 100 dükkan, 5 han ve yakından geçen Kuruçay üzerinde 10 değirmen, hükümet konağı, 1 telgrafhane, 1 rüştiye, 3 ilkokul, Taşhan adıyla bilinen 20- 30 kağir odalı geniş bir han ve hamam, 2 kilise bulunuyor...
Der Ğazaryab'ın 1902'de hazırlamış olduğu raporda Hekimhan için yazdıkları ise şöyledir :
Hekimhan, Akçadağ kaymakamlığına bağlıdır ve Malatya'dan 14 saat uzaklıktadır . Burada 70 hane Ermeni, 1865-1866 tarihli fermanla inşa edilmiş Surp Asdcvadzadzin adında taştan ve tavanı sütunlarla süslü kapalı bir kilise var Kilisenin fermanı son dönemlerde kaybolmuş. 1895 'te bir okul ve papazları varmış. Papazlardan biri vefat etmiş, diğeri de Darende'ye taşınmış bulunuyor."
yazmaktadır.
Hekimhan'ın ilçe olması için Hekimhan kasabasının ileri gelen Türk ve Ermeni kişilerin Osmanlı Devletine gönderdiği imzalı mektup.
Araştırmacı - yazar öğretmen Güngör Bebek'in, Araştırmacı / Yunus Yiğit'in yayınladığı kitapta olan, Devlet Arşivleri Müdürlüğüne ait 22 Cemâziye'l âhir 1310, ( Miladi 11 Ocak 1893 )bu belgenin fotoğrafını banada göndermişti. Bende bu belgede Ermenice yazan isimleri İstanbul'da yaşayan Malatyalı bir Ermeni arkadaş, Osmanlıca yazılı olanları Malatya İnönü ünv.'de Prof . bir arkadaş okudu.
Hekimhan'ın ilçe olması için, Hekimhan'ın ileri gelen Türk ve Ermeni kişilerin Osmanlı Devletine gönderdiği imzalı mektup.
(Belge Devlet Arşivleri Müdürlüğünden) fotoğraf alıntı
Hekimhan'ın ileri gelenleri imzası olanlar
1. Pervâz(?) Ağazade (okunamadı)
Hacı(?) Ömer Efendizade (Sulhi?)
İsmail Efendizade (Mustafa Lütfi)
Şerifzade (Ali)
Reşidzade (Halil)
Said Ağazade (okunmadı)
2- Hâşim Begzade (Mehmed Asım)
Yusuf Efendizade (İsmail Hakkı)
Halil Efendizade (İbrahim)
Hacı Ali Çavuşzade (İbrahim)
Kızıl Koca(?)zade (İshak .....)
3- Halil Efendizade İbrahim Ağazade (Abid Halil)
(Muhtar-ı karye-i ...)
(Muhtar-ı karye)
(Muhtar-ı karye-i ...)
(Muhtar-ı mahalle-i Kasaba)
İlki hariç diğerleri sadece mühür.
4- Hacı Ali Çavuş (es-Seyyid Battal)
Mehmet Ağazade (Osman)
Kürkçüzade (Bende-i Huda)
Osman Ağazade (Murtaza)
Hacı Karazade (Mahmud)
Parantez içindekiler mühür
5- Ermeni milletinden keşiş
Murtaza Ağazade (Seyyid Osman)
Ali Şahzade (Ebubekir)
Mimarzade (Okunamadı)
Said Ağazade (Okunamadı)
Hacı Yusufzade (Mustafa)
Hekimhan'lı Ermenilerin ileri gelenleri
Sondan 3. Satır, son imza: Der Apraham,
Sondan 2. Satır soldan sağa:
Ohanes
Simon Ohanesyan
Manug
Ovik
Ğudumci Minas
Nerses Ovan
Sondan Satır soldan sağa:
Annayan Kirkor
Toraman Garabed
Kaha Kevo
Annayan Mardiros
Ermeniler için de önemli bir merkez olan Malatyada’da birçok önemli kilise yüzlerce yıllık geçmişlerine rağmen ayakta kalmayı başaran kiliselerden biri olan Surp Pırgiç / Surp Ohan kilisesi hali hazırdaki harap halleri enkaza dönmeden önce kurtarılmak için bekliyor. Restore edilerek korunma altına alınacak ve ilçemiz turizmine katkı sağlayacak.
Anadolu'da bazı mimari eserlerle ilgili yabancı gezginlerin , Ermeni , Türk yazarların, askerlerin, Rus, Alman, Fransız,İngiliz konsolosların raporları ve anlatılarıyla bilgi sahibi oluyoruz.
Kilisenin kitabesi olmadığından günümüzde resmi yazışmalarda Surp Pırgiç, anlatılarda ise
Surp Ohan Vankına ait bir kilise olarakta belirtiliyor.
Yapının zemin özelliklerinin belirlenmesi amacıyla, yapı çevresinde ve iç mekânda araştırma kazıları yapılmış, 4 adet sondaj kuyusu açılmıştır. Sondaj araştırmaları sonucunda da ; Kiliselerde yaygın olarak gözlemlenen galeri katının varlığına dair yapıda herhangi bir iz bulunmadığından, yapının tek katlı olarak inşa edildiği ve kullanıldığı anlaşılmaktadır. Beden duvarları, sütunlar, kemerler ve tonozların özgün haliyle günümüze ulaşabildiği görülmektedir.
Surp Pırgiç Kilisesi 2019 yılında Sivas Vakıflar Bölge Müdürlüğünün kararları doğrultusunda kilisesinin rölövesini çıkarmak için, Malatya müze müdürlüğünce yapının duvar izlerini takip ederek sondaj kazısı yapılmış .
Yapılan sondajda kilisede ne mahzen ne de herhangi bir eşyaya ,belgeye rastlanmamış.
Sivas kültür varlıklarını koruma ve bölge kurulu müdürlüğünde bir yetkili ile telefonla görüştüğümde yakın zamanda projesi yeni onaylandığını söyledi.
Kilisesi’nin restorasyonu için Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan gerekli izinler alınmış. Restorasyon öncesi rölöve, restitüsyon çalışmalarına başlanmış. Çalışmaların tamamlanmasının ardından restorasyon işlemlerine geçilecek bilgisi almıştım.
Surp Pırgiç kilisesinin( Eski Cezaevi )Hekimhan Belediyesi Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Kurulunun aldığı karar doğrultusunda yapılan projeye göre kısa bir zamanda restorasyon çalışması ile ayağa kaldırılması ve turizme kazandırılması beklenilmektedir.
Resterosyondan sonra Hekimhan bir kahverengi levhaya daha kavuşur...
2020 Kasım ayında kilisenin yeni fotoğrafını çekmek için yine Hekimhan'a gittim. Kilisenin sondaj kazısı yapıldığından beri kilisenin çevresi koruma altına alınmamış, herhangi bir uyarı levhası yok. 1-2 metre derinliğindeki zemin sondaj kuyuları açıkta içi su ve kar dolunca tehlikeli bir durumla karşılaşılabilir. İlçe hükümet yetkililerin ve yerel yönetimin tarihi bu kilise ve çevresi için gerekli tedbirleri almasını ve restorasyonun bir an önce yapılmasını bekliyoruz..
Yorumlar
Yorum Gönder