MANGAL KÖMÜRÜNÜN ÖYKÜSÜ
2019 Eylül Hekimhan
Sol başta Mehmet Özhan, Mardinli Kömürcü Mehmet, Fikri Demirtaş
Eylül 2019 Emekli Beden Eğitimi dersi öğretmeni , okul arkadaşım Mehmet Özhan'la Keban, Arapgir, Kemaliye gezisindeyiz.Gezi dönüşü rotamız Arguvan üzeri Hekimhan. Arguvan merkezde Nazım Hikmet meydanında çay molası verdik. Heykel önünde fotoğraf çektirdik. Yerleşim yerlerinde yolların iki tarafı kayısı bahçeleri, Ballıkaya köyüne yakın
Mırolar mezraasında , Arguvan ilçesi Armutlu köyü yolun kenarında meşe ağaçları arasında koni biçiminde küçük suni tepeler gördük. Bu tepelerin üzerinden duman çıkıyordu. Arabadan inip bu kümbetlerin yanına gidince bunların odun kömürü ocağı olduğunu gördük. Mardinli Mehmet Usta eşi ve çocukları ve çalışan iki işçi ile tanıştık. Fotoğraf çekmek istediğimi, odun kömürünün yapılışını anlatmasını söyledim. "Hocam hem çay içelim hem sohbet edelim" dedi.
Mangal, Anadolu insanın vazgeçilmezlerinden pikniklerde bir iki saate yanan mangal kömürünün arkasındaysa bambaşka bir öykü var. Odun kömürü yapımını bir çoğumuz gibi ben de görmemiştim. Ağaçtan kömür elde etmek için yapılan işleme kuyu yakmak denildiğini öğrendik.
Ormanlarda , alın terine kömür karası karışan ve "torlukçular" olarak da bilinen mangal kömürü üreticileri, sabahın ilk ışıklarından gece geç saatlere kadar emeklerle ve zorluklarla dolu çalışma yapıyor. Yanarak değerlenen mangal kömürü yolculuğuna
Meşe odunu parçası olarak başlanıyor.
Ateş, kül ve dumanın efendileri 'Torlukçular' Kül ve dumanın içinde 'torlukçuların' ekmek mücadelesi. Yok olmaya doğru giden bu meslekten geçimini sağlamak için kışın yağmurlu ve soğuk aylarından tutun, yazın yakıcı ve boğucu sıcaklığına kadar Anadolu'nun değişik bölgelerinde binlerce insan ekmeğini mangal kömüründen kazanıyor.
Bir enerji kaynağı olarak mangal kömürü her türlü ağaçtan yapılabilir ama kaliteli kömür elde etmek için en çok meşe ağacı tercih edilir. Odun kömürü, odunun havasız bir ortamda kömürleşmesi ile elde edilen katı ...
Mangal kömürünün yapılışına torluk ya da torak, bu işle uğraşan kişiye de torlukçu deniyor.
270 derece sıcaklıkta yanan torluklar mangal kömürü haline gelir.
Bir torluk dörde bir verim verir. Yani 8 tonluk odun yığınından ancak iki ton odun kömürü elde edilir. Mardinli kömürcü Mehmet, şu bilgileri paylaştı:üretimin çok zor ve birçok aşama gerektiren bir iş olduğunu vurguladı.
"Her yıl meşe ağacından mangal kömürü üreten aileler, baharın Nisan ayında çiçekler, açınca işe başlar. Kasım ayında yaprakla sararırken gazeller dökülünceye kadar kömür ocağında çalışmaya devam edilir.
Orman İşletme Müdürlüğünce ayıklama, seyreltme amacıyla kesime ayrılan meşe ağaçlarını motorlu testerelerle kesiliyor. Ayrılan dal ve odunlar, römorklara yükleniyor.
Mangal kömürü üretilen sahaya boşaltılıyor.Öncelikle kömürün ham maddesi ağaç olan
kesilip budanmış odunları saatler süren bir uğraş sonucu kümbet haline getiriyor.
Odunların çok güzel bir şekilde yerleştirilmesi gerekiyor herhangi bir boşluk tüm yapılan işin boşa gitmesi demektir. Daha sonra meşe ağacından oluşan . "Torluk" adı verilen yığının üstü toprak , saman ve kömür tozuyla kapanıyor. Ara ara boşluklar oluşacaktır bunların hemen kapatılması gerekir yoksa odunlar hava alır ve hemen yanarlar. Bu da o kadar emeğin boşa gitmesi demektir.
Tepesinde açılan delikten koninin içine atılan közlerle kontrollü olarak yakılmaya başlanan odunlar, 10 ila 15 gün süresince içten içe yanarak mangal kömürüne dönüşüyor.Kömür ocağında çalışanların madenlerde çalışanlardan hiç farkı yoktur.
Mangal kömürü üretiminin yorucu olduğunu ,Toruğun başında nöbet tutmanın önemini ocağın başında işçiler gece gündüz nöbet tuttuğunu söyleyen Mehmet Usta;
"Hocam ekmek paramızı toprağın içinden çıkarıyoruz. Ne zaman ne olacağı belli değil, yağmur yağar, rüzgar çıkar gecenin ikisinde kömür delinebilir, yanarken boşluk yapabilir, emeklerimiz heba olabilir. Havasını bulamazsan bu kömürü çıkaramazsın.
Ateşin sönmeye yakın en zor zamandır. Toruk açılma yapar, yanma yapar. Bir saat bu şekilde yanarsa zarar edersin. Bunu yakmadan çıkarmanın yoluna bakacaksın.
Eğer bir aksilik çıkmamışsa, yanma işlemi biten kuyu bir gün soğumaya bırakılır, yaklaşık bir günün sonunda soğuma sağlanmış olur. Bu arada kuyu çöker ve söküme başlanır.
Kömürcü Mehmet cebinden tütün tabakasını çıkardı. Çelikhan tütününden sardı. Sigarasını yaktı. Bir nefes çekti. Dumanını yanan kömür ocağına doğru üfledi.Sonra tekrar başladı kömür ocağındaki yaşadıklarını anlatmaya ...
Günde 14-15 saat çalıştıklarına değinen Mardinli, kömürcü "Yorucu bir iş. Bayağı uğraşıyoruz. Mangal kömürü ocaktan çıkarırken de alevlerin sıcaklığı ve etrafı karartan dumanın içinde ter döken çalışanlar ellerinden, yüzlerinden is eksik olmaz."
İşin büyük zorlukları olduğunu belirterek."Hocam kömür ocağı evladın gibi yanında bakıyorsun ki sana para kazandırsın.Çalıştığımız ormanlık alanda kurduğumuz çadırlarda ailemizle yaşıyoruz.Yorgunluklarımızı meşe ağaçların gölgesinde çay içerek ve türkü söyleyerek gideriyoruz." dedi.
"Kömürcüler", kadınıyla erkeğiyle , çocuklarıyla omuz omuza verip geçimlerini sağlıyor.
Kömürcünün karısı Konar göçer hayatı yaşadıklarını belirten Ayşe hanımda kadınların ilkel şartlarda hem ev işlerini hem de erkeklerle birlikte ağır işleri yapmasından şikâyet ediyor.
Çalışkan, gülmeyi bilen ve kendi yaşıtları çocukların ne yaptığından habersiz..
Torakçıların elleri yüzleri isli çocukları da odun kömürü hikâyesinde büyümüşler, çuvallama işinde yardımcı oluyorlar mesleği çoktan kapmışlar. Sadece geçim derdinde olan bu aileler, asırlar öncesinde Orta Asya ve Anadolu`da bir yaşam tarzı olan konar-göçerlik çadır geleneğini sürdürüyor.İlkel şartlarda ormanlık alanlarda çamur içerisinde mücadele veriyorlar.
Tandır
İçme sularını tankerle getiriyorlar, elektrik yok, ekmeklerini kendi kurdukları tandır ocağında yapıyorlar. Mangal kömürü üreten işçilerin çocuklarının eğitim sorunları, sağlık, barınma gibi sıkıntılar mağduriyetler yaşıyorlar.
Mangal kömürü üreticileri memleketlerinden kilometrelerce uzakta, ekmek parası için alın teri döküyor. İşlerinin zor ve yorucu olduğuna değinen Kömürcü Mehmet Mangal kömürlerini çuvallara doldurup kamyonete yükleyen kömürcüler, tüm bu mücadele sonunda elde ettikleri ürünlerimizi tüccarlara satıyoruz.Fakat tam anlamıyla emeğimizin karşılığını almıyoruz” diye konuştu.
Marketlerde yüksek fiyata satılıyor onlar bizden alıp daha yüksek fiyata satıyorlar. Şu anda marketlerde kilosunu bizden aldıkları fiyatın 3- 4 katına satıyorlar. Emeğini biz çekiyoruz kaymağını ekmeğini inanın onlar yiyor" dedi.
Onları memleketlerinden uzakta, bu şartlara mecbur kılan, ekonomik sorunlar çözüm bekliyor. Hiçbir sosyal hakları olmadan, orman kesim bölgelerinde çadırlar içerisinde yaşayan mangal kömürü üreten bu insanların sırtından birçok orman ağası türemiştir bugün...
Mangal kömürü üreticileri seslerini devlete duyurmaya çalışıyor.Uzun lafın kısası mangal kömürleri gerçekten büyük emek ve alın teri harcanarak üretiliyor.Yaktığınız mangala tat veren o kömürün isinin bulaştığı elleri unutmazsınız değil mi?
Fotoğraf, yazı :Fikri Demirtaş
Yorumlar
Yorum Gönder