Kayıtlar

Kasım, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

TÜTÜN KOKUSU

Resim
Malatya  Tekel Sigara Fabrikası  Fotoğraf Alıntı : Burhan Karaduman TÜTÜN KOKUSU Sabah güneşi, Çavuşoğlu Mahallesi'ni altın sarısıyla boyarken, Fatma'nın mütevazı evi, geçmişin ağırlığını taşıyan bir sığınak gibi duruyordu. Genç yaşta eşi Hüseyin'i kaybeden Fatma, hayatın zorluklarına göğüs gererek iki çocuğunu büyütüyordu. Ortaokula giden oğlu Orhan, babasının izlerini taşıyan, sessiz ve düşünceli bir çocuktu. Küçük kızı Bahar ise evin güneşi, rengarenk oyuncaklarıyla evin her köşesini aydınlatıyordu. Fatma kocasını kaybettikten sonra ailesine destek olmak için evlere gündelik temizliğe gidiyordu. Şefkat dolu gözleriyle, çocuklarına annelik yapıyordu. Ev, onların acılarını ve sevinçlerini paylaştıkları ortak bir yuva olmuştu. Kapı eşiğindeki eski halı, yılların izlerini taşıyan, kırışmış bir gülümseme gibiydi. Ev, geçmişin anılarını barındıran sessiz bir tanık gibiydi, genç yaşta kaybettiği kocasının ve yaşadığı zorlukların izlerini saklayan. Gözlerindeki hüzün...

Sümerbank'tan Malatya AVM'ye Uzanan Yol

Resim
Sümerbank'tan Malatya AVM'ye Uzanan Yol  Malatya, Yeşilyurt'un Aspuzu bağ köylerinden Banazı'da, kerpiç bir evde güneş çiçekli perdelerden odanın içine doğru süzülüyordu.  Nasırlı elleriyle gözlerini ovuşturarak saatine baktı. Rüyasında çalıştığı fabrikayı görmüştü. İçinde bir burukluk hissetti. Kapının arkasından kıyafetlerini alarak usulca giyindi. Odanın köşesinde bulunan tahta sandığın kapağını açtı. Yıllar önce çalıştığı fabrikanın satış mağazasından almış olduğu allı güllü, pazenler, patiskalar, nevresimler sandığın içinde çiçek demetleri gibi görünüyordu. Özel evraklarının içinde sakladığı fabrika işçi kimlik kartını bulunca tebessüm etti. Ceketinin iç cebine koydu. O günlerin üzerinden yıllar geçmiş, rengi solmuş, avurtları çökmüştü. Hazan mevsiminde hafif bir rüzgâra savrulan yaprak gibiydi artık. Kemikleri sayılacak kadar zayıftı. Kulağında işitme cihazı olmasına rağmen yine de sesleri duymakta zorlanıyordu. Usulca kapıyı açtı ve evden çıktı. Banaz...

AKÇADAĞ KÖY ENSTİTÜSÜNÜN ' GARİP' MEZARLIĞINA SAHİP ÇIKILDI

Resim
Akçadağ Köy Enstitüsü  mezarlığının son hali.     Altı yıl yatılı olarak okuduğum ve 1976 yılında mezun olduğum Akçadağ Öğretmen okulunda  iç karartıcı derin bir sessizliğin sürüp gittiği bir güz gününün şafağıydı. Seher yelinin salladığı dallardan dökülen altın sarısı yaprakları seyrettim. Çatlamış ıslak duvarlar, dökülmüş sıvalar, tavandaki yerdeki tahtalar kararmış, sökülmüş , öğrencilerin seslerinin üflendiği pencereler, şuradan buradan düşmüş tuğlalar duvar diplerinde toprak yığınları, otlar... Genzi yakan yoğun bir  yangın kokusu. Sevgi yolunun Arnavut kaldırımı taşları sökülmüş.Sanki binalar temellerinin üzerine çökmüş gibiydi. Her tarafta can yakan bir terk edilmişliğin ve viraneliğin acı izleri vardı. Gökyüzü harika bir maviye boyanmıştı, açıktı. Güneş terk edilmiş harabe binaların üzerinden aşıp  okulun her tarafını sararmış otlar deve dikenleri ve yalangılara vuruyordu.  İşte Akçadağ Köy Enstitüsü Yerleşkesi !Burası Çernobil , Hi...