AKÇADAĞ KÖY ENSTİTÜSÜNÜN ' GARİP' MEZARLIĞINA SAHİP ÇIKILDI
Akçadağ Köy Enstitüsü mezarlığının son hali.
Altı yıl yatılı olarak okuduğum ve 1976 yılında mezun olduğum Akçadağ Öğretmen okulunda iç karartıcı derin bir sessizliğin sürüp gittiği bir güz gününün şafağıydı. Seher yelinin salladığı dallardan dökülen altın sarısı yaprakları seyrettim. Çatlamış ıslak duvarlar, dökülmüş sıvalar, tavandaki yerdeki tahtalar kararmış, sökülmüş , öğrencilerin seslerinin üflendiği pencereler, şuradan buradan düşmüş tuğlalar duvar diplerinde toprak yığınları, otlar... Genzi yakan yoğun bir yangın kokusu. Sevgi yolunun Arnavut kaldırımı taşları sökülmüş.Sanki binalar temellerinin üzerine çökmüş gibiydi. Her tarafta can yakan bir terk edilmişliğin ve viraneliğin acı izleri vardı. Gökyüzü harika bir maviye boyanmıştı, açıktı. Güneş terk edilmiş harabe binaların üzerinden aşıp okulun her tarafını sararmış otlar deve dikenleri ve yalangılara vuruyordu. İşte Akçadağ Köy Enstitüsü Yerleşkesi !Burası Çernobil , Hiroşima- Nagazaki değil. Ülkenin kalkınmasında emeği olan nice aydınlar yetiştiren bu eğitim yuvasının şimdiki durumu ise çok hüzün verici...
AKÇADAĞ KÖY ENSTİTÜSÜNÜN TARİHÇESİ
Malatya iline bağlı olan Akçadağ, tarihte Arga adı ile bilinen Ermeni, Süryani( Hristiyan) Türk, Kürt (Sünni ve Alevi) yaşadığı yerleşim yeridir. 1891 yılında Akçadağ merkezde yapılan Hamidiye Kışlası, 1938 yılında Eğitmen Kursu,
1940 Yılında 3803 Sayılı Köy Enstitülerinin Kuruluş kanunu ile okul 07.07.1940 yılında Malatya İli Akçadağ ilçesi Hamidiye Kışlasında Akçadağ Köy Enstitüsü ismini alarak eğitim ve öğretime başlamıştır. Ancak, Hamidiye Kışlası eğitime ve enstitülerin kuruluş amacına uygun olmadığından, Akçadağ İlçesi sınırları içerisinde, Malatya-Adana demiryolunun 28. kilometresinde yer alan 3160 dönümlük arazi enstitü alanı olarak tahsis edilmiştir.
16 Mayıs 1940 tarihinde ilk binasının temeli atılan Akçadağ Köy Enstitünün ilk Müdürü olan Şinasi Tamer’in uçsuz bucaksız, üzerinde değil ağaç, ot bile bitmemiş bozkırı işaret ederek öğrencilerine ve eğitmenlere söylediği şu sözleri ile toprağın tozlu kokusu ve kuru iklimin yakıcı sıcağına aldırmadan bir mucizenin temeli atılıyordu. “Bu köyler, bu topraklar sizi bekliyor. Güçlükler öğretmeniniz olacak, yapılar başarınız. Bugün ilerde şu yoldan geçenlerin gözlerini kamaştıracak bir kurumun temellerini atacağız. Biz onu kuracağız, o bizi yetiştirecek." Şinasi Tamer 1942 yılı 3. ayda fiilen ayrılarak Sivas Pamukpınar KE'nde göreve başlamıştır.
Enstitüye 1940 yılında Malatya, Urfa, Mardin, Diyarbakır,Elazığ, Tunceli, Sivas, Erzincan,Muş ,Bingöl valiliklerin köylerinden 545 talebe kaydedilmiş
1942 yılında Enstitü Müdürü değişmiş, bozkırdaki mucizeyi gerçekleştirecek olan efsane Müdür Şerif Tekben göreve başlamıştı. 1943 yılında Enstitünün en acil ihtiyaçlarından olan elektrik sorunu Sultansuyu üzerine bir elektrik santrali kurularak çözülmüştür.
Enstitü arazisinde adeta bir seferberlik havası içinde çalışan fedakâr, sağlam karakterli Enstitü öğretmenleri ve öğrenciler, yüz binlerce tuğla pişirmiş, binalar yapmış, kilometrelerce öteden kendi imal ettikleri borular ile içme ve sulama suyunu getirmiş, bozkırı ışığa kavuşturmuşlardı. Sadece bir eğitim alanı değil, aynı zamanda bir yaşam alanı olarak kabul edilen ve işe yaramaz denilen arazi, büyük ölçüde ağaçlandırılmış..
21 Köy Enstitüsünün içinde ilk defa matbaa Akçadağ Köy Enstitüsünde kurulmuş; öğretmenlerin rehberliğinde okul gazeteler, dergiler çıkarılmaya başlanmıştı. Öğrenciler makaleler, şiirler, hikayeler, romanlar yazmışlar. Okulun matbu resmi evraklarını basmışlar."
Şerif Tekben ve Eğitim başı Reyzi Pamir önderliğinde öğretmen ve öğrencilerin çabaları ile 5 yıl içinde 57 bina yükselmişti. Kendi üretim ve çabaları ile devlete yük olmadan yapılanlar tam bir mucize idi. Toprak vatan haline gelmişti.
MİMARİ PROJE YARIŞMA SÜRECİ
Köy enstitüleri, kentlerin dışında demiryolu ve kara yollarına yakın, köylerin geçiş güzergahlarında köylünün kullanmadığı hazine arazisi ya da devlet tarafından kamulaştırılmış geniş bir bölgede, gelecekte üretim merkezi olarak bölgedeki büyük toprak sahiplerinin etkisini kırma amacıyla kurulmuştur. 1940-1943 yılları arası 21 adet Köy Enstitüsü’nden 15’inin projesi “yeni bir köy, yeni bir yaşam biçimi oluşturma” ilkesi dahilinde ulusal mimarlık yarışması ile elde edilmiştir. Mimarı Ahsen Yapaner'dir.
OKULUN MEZARLIĞI
Akçadağ Köy Enstitüsü mezarlığı Türkiye'de , hatta Dünyada okul arazisi içinde kabristanı bulunan ender okullardan biridir. Mezarlık, okulun Malatya-Adana karayolu istikametine giderken yolun sağında yıkılmış harabe binası duran marangozhane ve demir atölyesi geçtikten sonra. Aynı yolun solunda bahçe içinde su deposu ve işçi lojmanının karşısında geçen toprak yol ile ulaşım sağlanan mezarlık. Şimdi Malatya Kayısı Araştırma müdürlüğüne tahsis edilen arazinin içinde kayısı fidanları ve su kanalını alt tarafına düşmektedir.
Her mezarlıkta olduğu gibi Akçadağ Köy Enstitüsü mezarlığında acı, gözyaşı ve keder var. Bir toplum hafızasına bu kadar düşman olur mu? Yani Köy Enstitüsü Mezarlığı... En az kırk -elli kişinin gömülü olduğu yer . 2022 yılında kendi elimle yazdığım bir tabela "Akçadağ Köy Enstitüsü Mezarlığı" ve sessiz bir mezarlık… Ne gideni ne geleni var. Şüphesiz ölümün değil, utancın acısı… Sır perdesi bir kez aralanmaya görsün, her mezar bir sır taşır, her mezar taşının bir öyküsü vardır.
Mezarlıklarına sahip çıkamayan bir ulusa uygar, sağlıklı tarih ve millet düşüncesi olan bir toplum olarak bakmak olası değildir.
Tüm Türkiye'de mezarlıkların bakımı belediyeler tarafından özel bir hizmet olarak yürütülürken maalesef Köy Enstitüsü mezarlığı konusu Malatya'da bugüne dek ne okul idareleri, ne Akçadağ Belediyesi, İlçe Müftülüğünün, ne de Malatya Büyükşehir Belediyesinin hiç gündemine gelmemiş.
Okulun Mezarlığının son halini görenlerin içi sızlar. Mezarlar üzerine en küçük bir işaret dahi konmamış ve mezar yerlerini yabani otlar kaplamıştı. Halen yaşayan Akçadağ Köy Enstitüsünün 1949 mezunu Ali Doğan öğretmen ve Karapınar köyünden Ediz Boz'ayın yardımı ile 30 Ekim 2019 tarihinde sararmış otlar içinde kalmış mezarlığın yerini uzun uğraşlardan sonra bulabilmiştik.
Beşikteki bebekten tut , her yaştaki en az 30-40 insanın bu mezarlarda bulunduğu tahmin ediliyor. Ali Doğan öğretmenden ve başkalarından bilgi edindiğim mezarlar;
Tek yapılı mezar Öğretmen okulunda elektrik işleri elemanı olarak görev yapan Haydar Ertaş'ın eşi İnsaf Ertaş'ın mezarı.
İnsaf ERTAŞ 1987 yılında okul mezarlığına defnedilmiş. Türkçe öğretmeni Nurten Ertaş Çolak annesinin 2021 yılında kardeşleri ile birlikte mezarını yıllar sonra yaptırmış.
Akçadağ Köy Enstitüsünde öğretmen Ahmet Kun'un eşi Hüsniye Kun genç yaşta bebeğinin doğumunda vefat eder.
Hüseyin İpek okulun elektrik santrali yapımında toprak kayması sonucu öldü
1943. Akçadağ Köy Enstitüsü Müdürü Şerif Tekben'in torunu Çağla Ormanlar Ok'un bana gönderdiği iletide dedesi okulun matbaasında basılan "Canlandırılacak Köy Yolunda " kitabını öğrencisi Hüseyin İpek 'e ithaf edildiğini söylemiştir.
TBBM nin birinci dönem Elazığ milletvekili Hacı Fevzi'nin torunu Köy Enstitülü öğrenci Bülent Celayir okulda vefat etmiş (Kaynak:1974 öğretmen Okulu mezunu Celalettin Çakmak)
Hekimhan- Karamahmut köyü öğrenci Salih Kurak okulun yonca tarlasını sularken elektrik akımına kapılarak ölmüş 1951.
, Adanalı Şoför Azmi ve altı aylık oğlu , Karapınar köyü İstasyona yakın yerde evinin yangınında , ölmüş 1944. Usta öğretici (tuğlacı ) Elazığlı Muhlis usta 1944. 1962 yılında bir öğretmenin bebeği
Mezarların çoğu hakkında hiçbir bulgu veya isim tespit edemedim. Sahipsiz mezar taşlarının birçoğu kırılmış, kırılmayanlar ise doğal etkenlerin etkisiyle toprak altında.
AKÇADAĞ KÖY ENSTİTÜSÜ / ÖĞRETMEN OKULUNUN MEZARLIĞI SAHİPSİZ KALMAYACAK
Bu mezarlık hakkında birkaç yıl önce Malatya Sonsöz gazetesinde " İçinde Mezarlığı Olan Okul Akçadağ Köy Enstitüsü, Akçadağ Köy Enstitüsü Yerleşkesinde Hüzünlü Kareler" adıyla araştırma yazıları yazarak mezarlığı dile getirmiştim. Medyada çıkan bu yazım üzerine Akçadağ Öğretmen okulunda çalışarak buradan emekli olmuş ve bugün kendisi de rahmetli olan Haydar Ertaş'ın eşi İnsaf Ertaş da vasiyeti üzerine 1987 yılında bu mezarlığa defnedilmiş. Mezarlığın içler acısı durumunu gösteren fotoğraflardan duygulanan ve Çanakkale’de yaşayan emekli Edebiyat öğretmeni aynı zamanda çocuk kitapları yazarı Nurten Ertaş Çolak ve kardeşleri annelerinin mezarını yeniden yaptırdılar.
Sosyal medyada ve yerel basında paylaştığım bu yazıyı okuyan Çanakkale'de ikamet eden Edebiyat öğretmeni Nurten Çolak hanımdan bir ileti aldım. İleti şöyleydi:
"Fikri bey merhaba,
Öncelikle yaptığınız çalışmadan dolayı size teşekkür ediyorum. Annemin mezarı da o mezarlıkta. Annemin adı İnsaf Ertaş( Koşal kızlık soyadı) . Öğretmen Okulundan emekli Haydar Ertaş’ın eşi. Ben kızı Nurten Ertaş Çolak. O ıssız mezarlığa gömülmeyi kendisi babama vasiyet etti. Kendim de buna şahidim. Annem 5 Ekim 1987’de pazartesi günü rahmetli oldu. Kan kanseri hastasıydı ve tam iki yıl yatalak geçirdi hastalığı. Rahmetli olmadan üç gün önceydi. Cuma günüydü. Kardeşlerim evde yoktu. Ben kapının önündeydim. Benim konuşmalarını duyduğumdan habersizlerdi.
Annem babama:” Beni hastaneye götür, evde ölmek istemiyorum; çocuklar eve rahat giremez.” dedi. Babam, bir şey demedi, onun ağladığını duydum. Annem :” Beni ne Çobanuşağı köyünün mezarlığına göm, ne de Malatya mezarlığına. Beni Öğretmen Okulunun mezarlığına göm.” dedi. Babam: “ Ben seni yazı yabana nasıl gömeyim” dedi ve başladı hıçkırarak ağlamaya. Ben de kapının önünde sessizce ağlıyordum. “Annem yoksa sana hakkımı helal etmem.” Dedi. Bu konuşmadan sonra babam çıktı evden, bir taksi bulup annemi Malatya Devlet Hastanesine götürdü. Pazartesi günü de annem yaşama veda etti.
Yıllarca, annemin gömülmek için neden yazı yabanda bir yeri tercih ettiğini bir türlü anlayamadım. Hatta mezarını ziyaret ettiğimde onun yalnızlığı bu kadar tercih etmesine içim el vermedi. Bu yaz geldim ziyaret ettim. Yine çok üzüldüm. Şimdi oraya neden gömülmek istediğini anlıyorum. Hatta öldüğümde benim tercihim de annemin yanı olur. Oraya mezarlık statüsü verilmesini çok isterim. Koruma altına alınırsa çok sevinirim. Gösterdiğiniz duyarlılığı kendi adıma takdir ediyorum."
Nurten Hanım annesini mezarını ziyaret etmek için Malatya'ya gelmişti. Mezarlığa birlikte gittik. Mezarlığın bu derece korumasız bırakılmasına çok üzülmüştü. Nurten öğretmen "yetkililerden buna bir çözüm bulmalarını istiyorum". Diye konuşmuştu. Annesinin mezarının başında dua okumuştu.
Nurten Ertaş Çolak’ın müracaatı üzerine Malatya Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürü Osman Gönültaş'a gittik. Yaklaşık 250 metre kare olan Okulun mezarlığının " Anı Mezarlığı” olarak koruma altına alınması, mezarların bakımının yapılarak mezarlığın etrafının çevrilmesi ve Akçadağ Köy Enstitüsü, Öğretmen okulu mezarlığı levhasının yazılması talebinde bulunduk.
Mezarlık olarak da kaydedilmesini söyledik. haftalar sonra mezarlıklar müdürü Osman Gönültaş ,
Kudep Başkanı Gökçek Hanım, mühendis ve Sanat tarihçi ile birlikte okulun mezarlığına ziyaret gerçekleştirildi. Mezarlıkla ilgili durum tespiti yapıldı. Ama Büyükşehir Belediyesince isteklerimiz yerine getirilmediği gibi olumsuz yanıt aldık.
Köy enstitüsü adını taşıyan stk. larımız, öğretmen derneklerimiz , bazı partiler "demeç"in ötesine geçemeyerek hazin görüntüyü devam ettirmişlerdir.
Bunun üzerine mezarlık ile ilgili çalışmamda beni yalnız bırakmayan yol arkadaşım babası da Akçadağ Köy Enstitüsü mezunu Müfettiş Ali Şahabettin Aktaş'ın oğlu kültür Bakanlığından emekli eğitimci Adil Aktaş ile birlikte mücadeleye devam ettik. Kendim görsel Sanatlar öğretmeni olduğumdan ilk işim Mezarlığa bir tabela yazmak oldu. Adil beyle mezarlığını tabelasını yerleştirdik.. Tabelanın üzerine de Türk bayrağını astık. Anısına ithafen bir fotoğraf da çektirdik.
En büyük sevincim yıllar sonra olsa da Malatya Pötürgeli İstanbul CHP İl Başkan yardımcısı arkadaşım iş adamı Nurettin Aydın, Celal Özden, Bayram Karabulut ve Adil Aktaş'ın oldukları 30 Ağu 2022 tarihinde birlikte Köy Enstitüsü ziyaretinde mezarlık hakkında verdiğim bilgiden etkilendiler. Nurettin Aydın " Fikri Hocam ben buranın tel örgü ile çevrilmesini yapacağım " ,sen gerekli görüşmeleri yap dedi. Mezarlık alanı Milli emlak tarafından Kayısı Araştırma Enstitüsü Müdürlüğüne verilen 2140 dönüm arazi içindeydi . Önceden tanıdığım müdür Abdullah Erdoğan beye telefon ederek mezarlık hakkında görüştüm sonra da Nurettin Aydın bey müdür beyle telefonla görüştü . Kayısı Araştırma Müdürü Mezarlığın etrafını ve otlarını temizlettireceğini ifade etti sonra da mezarlığın etrafını çevirebilirsiniz dedi. Böylelikle yıllarca Milli Eğitim Müdürlüğünce ve okul müdürlerince, Diyanet işleri başkanlığı ve ilçe , Büyük şehir Belediyesince sahip çıkılmayan mezarlık Tarım ve Orman Bakanlığı Malatya Kayısı araştırma Müdürü Abdullah beyin uygun görmesi ve Nurettin Aydın beyin maddi katkılarıyla beton direkler ve tel örgülü çit ile çevrilmiştir.
Oysaki Eğitim tarihi araştırmalarında ve dönemin aydınlatılmasında mezarlar büyük öneme sahiptirler. Bu mezarlığın da yaşatılarak Köy Enstitüsü adının yaşatılması değerli bir hizmet olacaktır.
Cumhuriyeti eğitim hafızası İlk Köy Enstitülerinden Akçadağ köy enstitüsü, Öğretmen okulu, Anadolu Öğretmen lisesi sırasıyla kapana kapana sonunda Fen lisesine dönüştürülüp Akçadağ merkezde Fatih Fen Lisesine taşınmıştır. Köy Enstitüsünden okuldan ancak birkaç dolap dolusu resmi evrakın dışında bir şey kalmamıştır. Kütüphanesinin on binlerce kitapları, atölyelerin, müzik odası laboratuvarlar, sinema makinesi, koca yerleşkenin her şeyi talan edilmiş. Binalar yıkılmış, yakılmış.
Akçadağ Köy Enstitüsü ve öğretmen okuluna ait azda olsa kalan bazı malzemeler , resmi belgeler Akçadağ Fatih Fen Lisesinde. Okula ait başka diğer malzemeler Malatya Anadolu Lisesi (Emeksiz Lisesi)Bodrum katında okul müzesinde sergilenmektedir. Okul kütüphanesinin binlerce kitabı yakılmış ,talan edilmiş, akıbeti meçhul.
Bu okullardan mezun olan on binlerce cumhuriyet öğretmeninin, öğrencilerin, yöneticilerin hayallerinde rüyalarında sararmış fotoğraflarında kaldı… Okulda Üç bin dönümlük araziye, kendi mezarlığına gömüldü...
Valilik ve belediyeden gerekli izinlerin alınarak tahrip olan yıkılan mezarların kime ait oldukları yeniden araştırılarak yapılması. Mezarların bulunduğu alana Akçadağ Köy Enstitüsü meçhul öğretmen anıtı dikilmesi, Akçadağ Köy Enstitüsü yerleşkesinde bulunan sağlam kalan bir kaç binanın restorasyon yapılarak müze haline getirilmesi Türkiye Cumhuriyeti dönemi eğitim tarihi hafızamızı canlı tutmaya yarayacaktır.
Gün akşamın içine akarken Akşamın koyu karanlığı yavaş yavaş renkleri yok ediyordu.
Lacivert gök yüzü göz kamaştıran yıldızlarla süslenmişti .Işıltılı ay köy Enstitüsünün binalarının üzerine, sarımsı bir ışık döküyordu. Kurucu müdür Şerif Tekben, Eğitim Başı Reyzi Pamir öğretmenler, usta öğreticiler, öğrenciler ve köylülerin imece ile yaptıkları o yeşil vahası yok artık. Geceleri gökyüzünde yıldızlarla cilveleşen okulun elektrikleri sönmüş. Mimar Ahsen Yapaner çeşmesinden artık su akmıyordu. Okulun kampanası çalmıyordu...
Adil bey ile ben okulun mezarlığının etrafının tel örgüsü ile çekilmesine o kadar sevindik ki. Hatıra fotoğrafı çektirirken gözlerimden sevinç göz yaşları dökülüyordu. Güneş akşam sofrasını kaldırıp dağlardan aşarken mezarlıkta yatanların ruhuna dualar okuyup yola çıktık.
F. Demirtaş1976 mz., Ali Doğan 1949 , İsmail Kaygusuz1962, Süleyman hoca 1958
2 Kasım 2022 çarşamba günü Köy Enstitüsünün mezarlığının yerinin bilgisini aldığım ve söyleşi yaptığım Ali Doğan öğretmeni Malatya'daki evinde ziyaret ettim. 1949 mezunu Ali Doğan öğretmene Akçadağ köy Enstitüsü mezarlığının etrafının tel örgüsü ile çevrilip koruma altına alınması bilgisini verip çektiğim fotoğrafları da gösterdim. Çok duygulandı, bu mezarlığa kendisinin de gömülmesini vasiyet ederek enstitülü, Öğretmen okulu mezunu arkadaşların da buraya defnini önerdi.
Şu anda o mekanda ebedi uykularında olanların huzur içerisinde olduklarını tahmin edebiliyorum.
Işıklarda uyuyun. Ruhunuz şad olsun. Sizler var oldukça Akçadağ Köy Enstitüsü ve Öğretmen Okulunun adı sonsuz kadar yaşayacaktır.
Fotoğraf Galerisi:
Cumhuriyetimizin aydınlığı Köy Enstitülerinin binalarına bile tahammül edemediğini artık biliyoruz.
"Sahipsizliğin" hazin görüntüleri.
Yorumlar
Yorum Gönder