Kayıtlar

Eylül'ün Hüznü

Resim
Eylül'ün Hüznü Beyaz çarşaflar, damla damla serum, Pencereden gökyüzü, biraz buruk görünüm. Düşünceler uçuşur, geçmişe doğru, Eylül'ün bu köşesinde, bir nebze burukluk. Gri bulutlar ağlar, gökyüzünde hüzün, Yağmur inler camıma, hatıralar canlanır, Tuzlu damlalar yanaklarımı ıslatırken, kalbim bir çocuk gibi ağlıyor. Eylül'ün hüznü sarar her yanı, Kalbimde derin bir boşluk, gitmek bilmez. Güneş solgun, içimde keder derin, Yapraklar dökülür, ağaçlar üşür sessizce. Karanlık erken çöker, yıldızlar parlar, Kırmızı, sarı yapraklar toprağa kavuşur yavaşça. Hüzünlü bir melodi yankılanır içimde, Sonbahar tablosu, hüzünle boyanmış. Yağmur, gözyaşlarımın dili olmuş, Kalbim, solmuş yaprak gibi titrer. Bir veda mektubu mühürlenmiş, Her satır bir yaprak misali dökülür. Yüreğim eski bir albüm, sayfaları sararmış, Zaman durmuş sanki, yalnız hüzün akar damarlarımda. Fikri Demirtaş Yeşilyurt / Malatya

Eylül'ün Kara İzleri

Resim
12 Eylül 1980 askeri darbesi, demokrasimizin üzerinden geçen bir tank gibi, toplumun belleğinde silinmez izler bıraktı. Kapatılan partiler, susturulan sesler, işkencelerden geçirilen bedenler ve darağaçlarında sallandırılan genç fidanlar… Ardında ise gözyaşlarıyla ıslanmış topraklar ve yüreklerden hiç silinmeyen acı hikâyeler kaldı. Kenan Evren’in tarihe geçen “Bir sağdan, bir soldan astık” sözü, aslında yaşanan vahşetin soğuk bir itirafıydı. Gerçekte 32 devrimci ve 18 ülkücü, yani 50 genç insan, darağaçlarında can verdi. Darbe yalnızca bir dönemin gençliğini yok etmekle kalmadı; siyasal İslamcıların önünü açarak geleceğin toplumsal yapısına da yön verdi. Toplum baskı altında yeniden şekillendirilirken, 1982 Anayasası %93 gibi ezici bir çoğunlukla kabul ettirildi. Bugün, 12 Eylül’ün gölgesinde kaybolan o nesillerin ağıdını tutarken, aynı zamanda onların umut dolu çağrısını da duymalıyız. Demokrasi, özgürlük ve adalet mücadelesi, ancak bu acıların hatırlanmasıyla kök...

Sürmeli Gözlere Hasret

Resim
Bir Çift Sürmeli Göz Bir çift sürmeli göz , Gecenin bağrında yanıp sönen iki yıldız gibi. Görmeyince o gözleri, Kırık kanatlı bir kuş gibi savruluyorum boşluklara. Bedenim uzaklarda ey yâr, Ama yüreğim seninle aynı diyârda çırpınıyor. Geceler gündüzlere akıyor adınla, Her nefeste ateşinle yanıyorum. Sessiz gecelerin koynunda büyüyor özlemim, Dudaklarımdan dökülemeyen binlerce söz gibi. Mecburum, uzaklara sığınıyorum; Sana uzağım ama her gece kalbimde uyuyorsun, Rüyalarımda bile yalnız seni görüyorum.  Yay misali kaşlarınla vurursun her bakışta, Kirpiğin bir ok gibi deler kalbimi; aşkınla yanarım. Saçlarının gölgesi değiyor yüzüme, Rüzgâr bile kokunu taşıyor tenime. Sen, soluklarıma düşen bir gül bahçesisin, Hem dert, hem devâ, hem de ebedî sır. Ne zormuş meğer uzaktan sevmek, Gönlümde açan baharın sensiz solmasıyla. Sürmeli gözlerin gönlümde bir yâdigâr, Gülüşünse semâlarda yankılanan ezelî bir nâğme. 10 Eylül 2025  Malatya 

Bilimin ve Dostluğun Köprüsü: Malatya'da Şilili Bilim İnsanları

Resim
Bilimin ve Dostluğun Köprüsü: Malatya'da Şilili Bilim İnsanları ​ 3 Eylül 2025 Çarşamba günü, Güney Amerika'nın uzak ülkesi Şili 'den dört bilim insanı, Malatya'ya özel bir bilimsel yolculuk için geldi. Bio-Bío Üniversitesi'nden gelen Gipsy Tabilo, Maria Rivera, Luis Moreno ve Mario Perez , Malatya Kayısısı, gıda işleme ve kurutma teknolojileri üzerine incelemeler yapmak ve bilimsel iş birlikleri kurmak amacıyla bu ziyareti gerçekleştirdiler. ​Bu ziyaretin temelleri, Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. B. Murat Asma'nın 2012 yılında Şili'de katıldığı bir bilimsel etkinlikte attığı dostluklara dayanıyordu. Prof. Asma, meslektaşlarıyla kurduğu bağları güçlendirmek ve Malatya'nın benzersiz değerlerini tanıtmak için bu özel fırsatı yarattı. Ziyaretin sadece bilimsel çalışmalarla sınırlı kalmaması, aynı zamanda şehrimizin tarihî ve kültürel zenginliklerinin de doğru bir şekilde aktarılması hedefleniyord...

Malatya’nın Eğitim Hafızası: Gazi İlkokulu (Taş Mektep) Eğitim Müzesi Olmalı

Resim
Malatya’nın Eğitim Hafızası:  Gazi İlkokulu (Taş Mektep) Eğitim Müzesi Olmalı Geçtiğimiz yıllarda araştırmacı-yazar Nezir Kızılkaya'nın 12 Eylül 2022’de Malatyahaber.com’da yayımlanan “Malatya’nın Taş Mektebi” başlıklı yazısını okudum. Yazıda, okulun yapılış hikâyesi belgelere dayandırılarak anlatılıyor.  Yazıda yer alan bilgilere göre: “(...) Kentin ihtiyaç duyduğu yeni ve modern bir ilkokul binası için kollar sıvandı. Orta mektep yanındaki, 1912 yılında inşaatına başlanan ancak Balkan, ardından Dünya Savaşı ve Ulusal Kurtuluş Mücadelesi nedeniyle tamamlanamayan yarım kalmış bina uygun bulundu. Taş Mektep’ in yapımı yerel basında olduğu gibi ulusal basında da yer buldu. İstanbul merkezli Son Posta gazetesi, 25 Ağustos 1934 Cumartesi günkü sayısında, ‘Malatya’da bir türlü bitirilemeyen mektep’ olarak tanımladığı okul inşaatının, Vali Etem Bey’in çabalarıyla yeni ders yılına kadar tamamlanacağı bilgisini aktardı. fotoğraf alıntı ,Gazi İlkokulu önünde 1951-1...

Cemevlerine İsim Verilirken Yol ve Erkânın Kutlu Mirası: Kimlik, Rıza ve Aidiyet

Resim
Malatya Arapgir Onar Köyü Büyükocak Cemevi( Selçuklu dönemi 800 yıllık) Cemevleri: Hakk'a Giden Yolda Bir Nefes Alevilik, Tanrı merkezli bir din ve devlet anlayışının aksine, insan ve doğa merkezli bir yaşam felsefesidir. Bu anlayışa göre Tanrı, dışsal ve erişilmez bir varlık değil, insanın ve doğanın içinde tecelli eden Hak'tır. Bu nedenle Alevilikte en büyük ibadet, insana ve doğaya hizmet etmektir. Kızılbaş Alevi inançı kökleri evrenin varoluşuna uzanan ve tarih boyunca farklı kültürel ve dini unsurlarla etkileşime girerek şekillenmiş bir inanç sistemidir.  Alevilik-Kızılbaşlık, tarihsel süreçte yalnızca asimilasyon ve baskı gibi zorlayıcı faktörlerle değil, aynı zamanda etkileşim içinde olduğu farklı kültür ve inançlardan da doğal bir şekilde etkilenmiştir. Aleviliğin, Türk, Arap, Fars, Kürt gibi farklı etnik kökenlere veya Anadolu, Ortadoğu, Balkanlar gibi çeşitli coğrafyalara ait halklar, bireyler arasında görülmesi de bu sosyolojik ve coğrafi etkileşimin bir ...