Sensiz Sonbaharlar

Sensiz Sonbaharlar

Güz gülleri soluyor,
yine sen varsın aklımın her köşesinde.
Sararan yapraklar dökülüyor birer birer,
tıpkı umutlarım gibi — solgun ve sessiz.

Kayısı ağacının yorgun dalları arasında
rüzgâr hüzünlü bir melodi çalıyor.
Teninin kokusu düşüyor burnuma,
saçlarına sarı, kızıl yıldızlar yağarken
gözlerimde aşkın o eski ışıltısı —
sanki hâlâ orada.

Bir zamanlar,
bakışlarımız kaybolurdu gökyüzünün derinliğinde,
mavinin en uçsuz bucaksız yerinde.
Şimdi tek başımayım.
Bahçem sessiz.
Ve yüreğim bir kırık ayna gibi dağılıyor;
her nefeste adın, bir yangın gibi sarıyor içimi.

Ne çok severdik çocuklarımızla
gazellerin hışırtısında yürümeyi,
yaprakların altında gülüşlerimizi gizlemeyi...
Şimdi yüreğimde yankılanan tek şey,
senin sesin —
her an biraz daha uzak,
ama bir o kadar yakın.

Bu kaçıncı sonbahar bilmem,
sensizliğin rüzgârı yine aynı serinlikte.
Gözlerim gökyüzüne açılan pencereler,
yağmur yağıyor içime…
ve her damlada sen düşüyorsun yeniden.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arguvan'da Lezzetin ve Geleneğin Buluştuğu Gün: Yöresel Yemek Yarışması Coşkusu

Kayısı ve Su: Hayati Bir İlişki

Fırat'ın Kıyısında Bir Zaman Yolculuğu: Gerger'in Saklı Köyleri