MALATYA'NIN AĞLAYAN ERMENİ KONAKLARI
Malatya Çavuşoğlu/ Salköprü Mahallesi Çorbacı Sokak Ermeni Konakları
Bir dönem bu topraklardaki nüfusun çok büyük bir yüzdesini, hemen hemen bir buçuk asır önce üçte birini oluşturan ama bugün neredeyse yok olan bir halkın Türk mimarisine büyük katkıları olan Ermenilerin , Malatyada bulunan sivil mimari örneğinden Ermenilere ait iki konağın fotoğrafından yola çıkarak yazılan bir anı hikaye ...
Ermeni Konakları105 yıl önce, emperyalist devletlerin Almanya,Fransa, İtalya, İngiltere, Rusya, Amerika Birinci dünya paylaşım savaşı(1915) ve sonrası öyle ya da böyle, Osmanlı Türk imparatorluğunda asırlarca beraber yaşayan Türkler, Kürtler, Ermeniler, Süryaniler,Rumlar arasında bu coğrafyada da büyük acılar yaşandı.Savaş sonrasında demografik yapılar değişti . Artlarında silinmez izleri kaldı; o izler, hatıralarını bugüne değin taşıdı. Birçok kentte zanaat erbabı ve tüccarlık yapan, konaklar, tesisler ve yollar inşa eden, kentleşmenin bugünlere taşınan ana hatlarına biçim veren Ermenilerden, Süryanilerden ,Rumlardan arta kalanlarla sohbet etmek, onlardan hem bir zamanların dostane ilişkilerinin hem de büyük acının hikâyesini dinlemek, hâlâ mümkün. Yeter ki etrafınıza şöyle bir göz atın.
Ermeni KonaklarıMalatya geleneksel evleri Osmanlı dönemi sivil mimari örneklerinin genel özelliklerini taşımaktadır. Sivil mimarlık örnekleri, o dönemin yasam biçimini de günümüze taşımaktadır. Evler genellikle bahçe içerisinde inşa edilmiştir. Yol kenarında olanların bahçesi duvarla çevrilmiştir. Evlerin hemen hepsinde doğrudan doğruya sokağa açılan kapıları bulunmaktadır.Evin dışında günlük yaşantının devam ettiği,küçük bir bahçesi tandır örtmesi ya da örtmelik denilen mekânların da içinde bulunduğu bir iç avlu vardır.
Malatyamız'da beton yığınlarına dönmediği, içinde; kayısı, kiraz, dut ,kızılcık, armut, elma ağaçları olan bahçeli yan yana evleri hatırlayalım. Yaz akşamlarında büyüklerin bir masa başında sohbet ettikleri, küçüklerin; sokaklarda, kapı önünde oynadıkları günleri , 60 yaşını devirenler hatırlar.
Malatya Çavuşoğlu/ Salköprü Mahallesi Ermeni KonaklarıErmenilerle Türklerin ortak tarihinin sadece kötü sayfalardan ibaret olmadığını, acısıyla tatlısıyla asırlarca birlikte nice günler yaşamıştır. Gelen misafire evinde ne var ne yok ikram eden, doğumdan tutun da hastalığa , düğünden ölüme kadar her derdine koşan, Malatya'nın yerlisi Ermeni, Türk, Kürt Hıristiyan, Müslüman Alevi-Sünni komşuluk ilişkilerini büyüklerimizin anlattığını hatırlayalım.
Günlük hayatın vazgeçilmezi olan bayramlarda ise Türk ve Ermeni komşular arasında saygılı ve sevgi dolu bir ilişki olduğu vurgulanmaktadır; bayramlarda komşuların birbirlerini ziyaret ettiği anlatılır. Örneğin, Kurban Bayramı’nda Türk komşuların, hiçbir ayırım yapmaksızın kurban etlerini Ermeni komşularına da verirler. Paskalya vaktinde Müslüman komşu çocukları Ermenin komşularının annelerinin babalarının elini öpmeye gittikleri de anlatır...
Malatya Çavuşoğlu/ Salköprü Mahallesi Ermeni KonaklarıNinelerimiz , bibilerimiz , dedelerimiz Ermeni komşularıyla çok iyi iletişimler kurmuşlar. Aynı masada yemek yiyip, Ermeni esnaftan güvenerek alışveriş yapıp, uzun yıllar huzur içerisinde yaşamışlar .
Ancak anlatıldığı kadarıyla günler mazide kaldı. Malatya artık eski Malatya değildir; Malatyalıların çocukluğunu geçirdiği bahçeler ne de güler yüzüne alıştığı komşuları yerindedir
***
Malatya Çavuşoğlu/ Salköprü Mahallesi, Boztepe caddesi çorbacı sokak köşesinde.
1968 tarihli Samanlıoğlu caminin bitişiğinde bir bahçe içerisinde bulunan yıllar önce Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından tescilli yapılmış. Malatya yöresi sivil mimarisini yansıtan Ermenilere ait 150 yıllık sırt sırta vermiş iki bina da harap ve görünümüyle son demlerini yaşıyor...
Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili olarak kurulan ‘Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu’ (KUDEB)'in Malatya'nın yöresel sivil mimarisi olan bu konaklara da duyarlılık göstermesi halinde, yapılacak restorasyon ile yaşayacaktır.
***
Fotoğraf alıntı ( Hosrof İlözer )Facebook'ta sanal olarak tanıştığım Malatya'nın yerlisi Chistophe Hosrof İlıözer bu konaklarda beyaz boyalı olanın sahibi olduğunu diğeri Babaannesinin bibisin evi olduğunu öğrendim...Evlerin hikayesini ve Malatya anılarından bazılarını bana gönderdiği iletisinden alıntı yaparak yazayım.
"Bu evi benim dedem yüzeli sene evvel yaptırmış bitişikteki köşe evde babamın bibisinin eviydi. Dedem dört kardeşlermiş bütün aile seferberlikte yok olmuş , aileden bir tek babaannem 26 yaşta babamda 6 aylıkken bir Türk aile tarafından kurtarılmış ve saklanmış bu ailenin torunlarıyla Malatya da bir aile gibiydik simdi bu ailenin bir kızı hala Malatya'da yaşıyor diğer iki kızı İstanbul'da bir oğlu da İzmir'de yaşıyor hala görüşüyoruz. Seferberlikten sonra bizim evi Bulgar muhacirlerine vermişler. Sonradan babamı saklayan insan avukatmış, mahkemeye verip evi geri almış. Ben bu evde doğdum ,16 yaşına kadar bu evde büyüdüm teze caminin karşısında Fırat ilk okulunda Hafize öğretmenin sınıfında okudum. Orta okulu ve liseyi yukarı parkın bitişiğindeki sanat okulunun motor bölümünü bitirdim (motor bölümünün ilk mezunlarındanım iki sene İstanbul'da üniversitede okudum sonra okulu bırakıp Fransa'ya yerleştim 30 sene evvel bazı Malatyalı (babaları yada dedeleri Malatyalı) arkadaşlarla Malatya Ermenileri cemiyetini kurduk hala bakanı benim. Ben çocuklarımla beraber Bir çok sefer Malatya ya geldim Garabet Orunöz beni iyi tanır Malatya'da babama marangoz Nuri Yada Muharrem oğlu Nuri derlerdi. Annemin adı Mari ama çoğu Mariye derlerdi. Annemin kız kardeşini Malatya'da gece evlerine girip vurdular, Halit beyin buz fabrikasının yanında evleri vardı. Kuyumcu Kirkor Benginin hanımıydı.
Fotoğraf alıntı ( Hosrof İlözer )Malatya'da yeni Melek sinemasını Asri fırının arkasında Hüseyin abi (Allah rahmet eylesin gecen ay iki oğlu ile korona virüsten kaybettik) ve elektrikçi Kirkor ustayla birlikte açmışlardı.
Komşularımızla aramız çok iyiydi. Tandır ocağımız, kuyumuz ,havuzumuz vardı. Güz oldu mu herkes sıraya girerdi. Peynir küplerini ve turşu küplerini su damına koymak için...Komşuda bir cenaze olsaydı, bu Ermeni bu Kürt bu Türk diye ayırt etmeden bir hafta komşular yemek yapar götürürlerdi, mahallede düğün olduğu zaman çoğu bizim bahçede yaparlardı.
Malatya Çavuşoğlu MahallesiKışla yolu üzerindeki Malatya Vali konağının bahçesinin artezyen kuyusunu 1965-1966 yıllarında yaptı. Çarşıdaki Teze caminin su kuyusunu bile babam vurdu. Bazı kimseler inancımızdan dolayı bize hakaret edici sözler yazıyorlar, söylüyorlar . Ne diyeyim üzülerek söylüyorum bilsinler ki babam Marangoz gavur Nuri'nin çıkardığı suyla abdest alıyorlar...Kundubekde Mehmet Erkişi var babam onların dağdaki üzüm bağına artezyen kuyusu vurmuştu. Bende motorunu bağlamıştım. Sonra üzüm bağını kirazlık yapmıştı. Çok güzel kiraz yetiştiriyordu. Sanki o günleri yaşıyormuş gibi anlatıyordu.
Malatya'da Ağlayan Ermeni KonaklarıChistophe Hosrof İliözer'e
Watsaptan evlerinin fotolarını yolladıktan sonra "Üzüldünüz mü?" diye sorunca...
"Üzülmedim böyle olacağını bekliyordum ama nede olsa çocukluğumun geçtiği annemin her gün o merdivenleri sildiği, şehir suyu kesildiğinde babaannem dış kapıyı sonuna kadar açık bıraktığını komşuların bakır sitillerle gelip su götürdüklerini hatırlamak insana bir burukluk veriyor...
- Chistophe Hosrof İlıözer'e
Anadolu'dan kadim topraklarından göç etmenin sıkıntıları zorluğunu sordum...
Ben 67 de Malatya'dan ayrıldım iki sene İstanbul'da üniversiteye gittim. Sonra ayrılıp Almanya'ya gittim. Niyetim okula orada devam etmekti. Ama umduğum gibi olmadı 70' li yılların başında Fransa'da kuzenlerimi (babaları seferberlikte Fransız yetimhanesiyle Fransa'ya yerleşmiş ama hiç görüşmemiştik) görmek için geldim ve buraya yerleştim.
Sonradan erkek kardeşim Konya mimarlıkta okuyordu onu da buraya aldırdım .Bir kaç sene sonra kız kardeşimi Anne ve babamı da yanıma aldım . Sizlere ömür önce babamı sonrada annemi kayıp ettim. Babam burada çok üzülüyordu devamlı Malatya'yı arıyordu. Tarihte büyük olaylar yaşanmış ,ama elden ne gelir olan olmuş bir kere yoksa bizim ellerin memleketinde ne işimiz var.
Hala ben her akşam uydudan özellikle Malatya'nın , televizyon kanallarına bakıyorum, TRT' de türküleri ,şarkıları dinliyorum...
Aileniz hakkında kısaca bir şeyler söylemek ister misiniz?
Ben burada Halepli bir ermeni kadın ile evlendim hanımın babası Yozgat'tan annesi de Sivas'tan Halep'e gitmişler, benim üç oğlum var en büyüğü burada nükleer işi yapan sivil bir fabrikanın müdürü ortancı oğlumun iki eczanesi var birde ilaç üreten bir laboratuvardan ortağı, üçüncü oğlum ise elektrik malzemesi klima ve kalorifer malzemeleri satıyor. Bende burada araba tamir atölyesi açmıştım 25 sene çalıştırdım. Şimdi emekliyim atölyeyi kiraya verdim .Bütün bunları Malatya'da yapsaydık kötümü olurdu?
Chistophe Hosrof İlözer 'in Malatya'daki Konağın PlanıMalatya'da ki evin son durumunu sorunca;
"Babam bu fotoğraftaki Samanlıoğlu cami bahçesine bitişik evi 25 sene evvel yok pahasına bir Türk alevi aileye sattı . Onlarda Fransa'da yaşıyorlardı. Sonra belediye restore yaptıracaktı ne istedilerse gönderdim ama sonradan vaz geçtiler.
Diğer köşedeki bizim evin bitişiğindeki ev babaannemin bibisinin eviydi. Seferberlikte 15 yasındaymış bir Türk tarafından kaçırılmış sonradan Müslüman olup evlenmiş, kendisini ben gördüm ama kocasını tanımıyorum .Ben doğmadan evvel ölmüş. Soyadları Aksoy... İki oğlu vardı, Kerim ve Hacıbekir .Kerim'in çocuğu yoktu. Hacıbekirin iki oğlu vardı. Büyüğünün adı Ümit Fransa'da Mulhouse şehrinde çalışıyorlardı. Sonradan Malatya ya geri döndüler biri evlerinin karsısında ekmek fırını açtı diğeri bakkal dükkânı açtı. Sonradan ne oldular bilmiyorum...
Chistophe Hosrof İlözer 'in Malatya'daki Konağın PlanıŞükrü Samanlıoğlu, caminin karşısında oturuyordu ve hal binasının alt tarafında küpçülerin evine bitişik bir oteli, hanımı da gavur hamamını işletirdi . Dört tane güzel kızları vardı. Caminin yerinde arka tarafta iki katli ermeni evi vardı. Kendilerine rahatsızlık verebilecek biri gelir diye Samanlıoğlu Şükrü evi satın aldı. Bizim evin önündeki pohlu dere önceden açıktan akardı burayı kapatıp yolu genişleteceklerdi . Birde tam minarenin yerinde bir çıkıntı vardı , oralar istimlak olup yola gidecekti, yola gitmesin diye Samanlıoğlu Şükrü para toplayıp o camiyi 1968 yılında yaptırdı. Minaresinde en köşeye diktiği yola gitmesin.
Babam yazlik yeni melek sinemasını açtığında içinde kuru yemiş ve gazoz satan Sadık Abe vardı . O devamlı gazoz verirdi.
Chistophe Hosrof İlözer 'in Malatya'daki Konağın PlanıEn son ne zaman Malatya'ya geldiniz? Gelmeyi düşünüyor musunuz?
Malatya Kiltepe de Ermeni Mezarlığındaki son dua yerinin açılışına hanım ve üç Malatyalı arkadaşı getirmiştim ölmeden baba evini görmek istiyorlardı. Bütün geziyi resimler le kitap halinde hazırladım bir tane İstanbul'da Hayder e göndermiştim, belki Garabet de vardır (Orunöz)Surp Yerrortutyun / Taşhoron kilisesinin açılışında Malatyalı arkadaşlarla memleketimize baba ocağına gelmeyi düşünüyoruz. Sizlerde yüz yüze tanışırız, Sohbet ederiz.
Chistophe Hosrof İlözer 'in Malatya'daki Konağın PlanıHosrof bey Sonsöz olarak Malatya'ya ne demek istersiniz?
Nar taneleri gibi her birimiz bir tarafa savrulsak ta bu topraklarda doğup, dünyanın dört bir yanına savrulan ve yıllarca “vatan özlemi, sıla özlemi” çeken bizler bu güzelim vatanımızı hiçbir zaman unutmadık.
Malatya'dan ne kadar uzak da olsak çocuklarımız torunlarımıza sorsan nerelisin diye iki yaşındaki en küçük torunum bile "Malatyalıyım" diyor. Bahçesi olan her Malatyalı ermenin bahçesinde Malatya'nın bal kayısısının tadını vermese de bir kayısı ağacı vardır.
Chistophe Hosrof İlözer 'in Fransadaki bahçesi Kayısı AğacıTarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Malatya’mızın tarihinin, kültürünün, insanının ve dokusunun bir parçası olduğumuzu hiç unutmadık ve gittiğimiz yerlerde gene bunu yaşadık ve yaşattık. Bugün Ermenistan’ın başkenti Yerevan’daki Nor Malatya semtini, Malatya spor takımını başka nasıl açıklayabiliriz?
Chistophe Hosrof İlözer 'in Fransadaki bahçesi Kızılcık Ağacıİşte böyle Fikri Öğretmen, benim hayat hikayem biraz uzun oldu ama başınızı ağrıttıysam özür dilerim." diye ileti göndermişti.
Bende bu söyleşiden memnun olduğumu belirttim.
***
Malatya Belediyesi tarafından tarihi evlerden bazıları beş konaklar, restore edilerek turizme kazandırılmış. Ermenilere ait bu iki konakta kültür merkezi , müze yapılacak diye yıllar önce tescili yaptırılarak kamulaştırılmış. Keşke zamanında restorasyon yapılsaydı. Ermeni kültür müzesi olarak açılsa ne iyi olurdu. Belediye tarafından gelişigüzel hiç bir koruma önlemi almadan konağın etrafına bir çit çekilmiş. Tarihi eser diye dokunulamayan yatık bina, mahalle halkının hayatını tehlike atıyor. Bu evlerde yıllardır bakımsızlık nedeniyle harabeye dönmüş. Harap durumundaki bina sarhoşların ve madde bağımlıların mesken tuttuğu alanlar haline gelmiş. Üç yıl önce büyük bir yangın geçirmiş. Mahalle halkını özellikle gece saatlerinde bezdiren bu mekanlar fiziki yapılarıyla tehlike saçıyor. Yayaların ve araçların yoğun olarak kullandığı caddede bulunan binanın insanların başına yıkılmasından endişe ediliyor. Belediyenin yıllar önce kamulaştırmasına rağmen tarihi yapının onarılması için yazılı, görsel medyada dile getirilmesine rağmen Valilik, Belediye, Anıtlar Kurulundan bir sonuç alamadıkları görülmüştür.
Chistophe Hosrof İlözer 'in Fransadaki bahçesi Nar AğacıBurada anlatmaya çalıştığımız bu konaklarda Malatyalı Ermeni aileleri dört kuşağı bir ara-da yaşamış. Ne gelinler, ne düğünler ne ölümler gördü. Gününü gördü, devranını sürdü. Yılların ağırlığına dayanamayan, artık çok yorgun ve tamiri bile bir servet olan bu konak bugün göçüp gidiyor. Sadece anılarda ve rüyalarda ve fotoğraflarda kalacak...
Yorumlar
Yorum Gönder