KAPATILAN KÖY OKULLARI KADERİNE Mİ TERK EDİLDİ?

                                       Akçadağ - Karapınar Köyü İlkokulu ( kapalı)

       Bugün size, köy okulları gezisini paylaşacağım. 

       Bizde köy; “Vatan” demektir. Köy kalkınırsa vatan da kalkınacaktır. İşin değeri ve büyüklüğü buradan geliyor.

      Osmanlı’da kaderine terk edilen köylüye Cumhuriyet sahip çıktı. 1923'te Cumhuriyet kurulurken Türkiye nüfusunun yüzde 80'i köylerde yaşıyordu. Bu köylerin yaklaşık yüzde 90'ında okul yoktu. Başka bir ifadeyle 40 bin köyün yaklaşık 35 bininde ne okul ne de öğretmen vardı. Cumhuriyeti kuranlar, Başöğretmen Atatürk önderliğinde okulsuz on binlerce köye okul ve öğretmen götürdü. Bu okullarda köy çocuklarına hem okuma yazma öğretildi, hem de köylüye sağlık, tarım, ekonomi, kültür, sanat konularında temel bilgiler verildi. Karanlıktan aydınlığa yürümek için devlet tarafından Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar kimi taştan, kimi kerpiçten, kimi ahşap barakadan devşirme, köylülerin de katkılarıyla binlerce okul açıldı.  Bayrak direkleri ağaçtan, demirden dikildi, bayraklar çekildi. Açılan bu okullarda her yanı dolduran zil, İstiklal Marşı, türkü sesleri, çocuk cıvıltıları yıllardan beri hareketsiz yatan köylere canlılık getirmişti... 

                                                             Akçadağ Köy Enstitüsü

          Köy Eğitmenleri ve Köy Enstitüleri projeleriyle tarihimizde ilk kez köyleri, öğretmenler şekillendirmeye başladı. Aydınlanma köyden başladı. Köy Enstitüleri tarım, hayvancılık, el sanatları ile üreterek devlete yük olmadan kendi binalarını yaptılar, ektiler, hasat ettiler, peynir ve konserve yaptılar, döner sermaye, kooperatif kurdular.  Kısaca ürettiler, yöre ve ülke ekonomisi için katma değer yarattılar. Edebiyat, müzik, folklor öğrenerek öğrencilerine öğrettiler. Ancak Türk Halkının aydınlanmasından rahatsız olan büyük toprak sahipleri ve politikacılar, Köy Enstitülerini kapatarak öğretmen okullarına dönüştürdüler. 1976 yılında kapatılmasına kadar Köy Enstitüleri dönemindeki oranda olmasa da öğretmen okulları da tarım hayvancılık alanında çalışmalar yaparak el sanatları atölyelerini kullandılar. Müzik ve folklorla, sporda örnek okullar olarak Milli Bayramların kutlamasında her zaman başrolde oldular. Köylerde halkın yoksulluğunu duyuyordu öğretmenler. Zengin, fakir çocuklarına tam bir eşitlikle alfabe öğretiliyordu. 

 Akçadağ Öğretmen Okulu kaderine bırakıldı.

Parasız yatılılık; Türkiye Cumhuriyeti’nin iyi düşünülmüş, akıllı bir eğitim tasarısıydı. Bulunduğu yerlerde ortaokul ve lise olmayan çalışkan çocuklara eğitim yolunu açtı. Bu yolla on binlerce çocuk okuma olanağına kavuştu ve topluma yararlı bireyler olarak yetişti.

Mili Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürünün 09.06.2014 tarihli yazısı ile Anadolu öğretmen liseleri; fen, sosyal bilimler, Anadolu ve Anadolu İmam hatip Liselerine dönüştürüldü.

Türk Milli Eğitim Sistemi içerisinde öğretmen yetiştirme konusunda 165 yıllık bir geçmişe sahip olan Anadolu Öğretmen Liseleri tarih oldu. Öğretmen yetiştirme görevi, önce Eğitim Enstitülerine sonra da üniversitelerin Eğitim Fakültelerine verildi.

Emperyalist bir projeyle önce tarım ve hayvancılık bitirildi, ardından da köydeki kooperatifler ve küçük çaplı üretim tesisleri kapatıldı. Bunun sonucunda göç başladı, Anadolu’nun köyleri insansızlaştı. Sonra ne oldu biliyorsunuz. Köyde kimse kalmayınca da köy okulları birer birer kapandı. En sonunda taşımalı eğitim bu zaruretten doğdu. Bir okulda üç, diğer okulda beş öğrenci olunca “Hepsini bir araya toplayalım, merkezi yerlerde eğitim görsünler” mantığıyla çocuklar köyden kente taşınmaya başladı. Böylelikle eğitim yuvaları atıl duruma düşürüldü. Bu süreçte ekonomik olarak bir katkı sağlandıysa da öğrencilere verimlilik açısından bir fayda sağlamadı.

Hekimhan- Güzelyurt Ortaokulu/ Lisesi ( Yıkıldı)

Günümüzde bazı köylerde hiç okul olmazken, bazılarında ise, sadece ilkokul bulunuyor. İlkokulu bitiren öğrenciler, taşımalı sistemle ilçeye ya da faklı köydeki okula gitmek zorunda kalıyor. İlçeye yakın köylerdeki öğrenciler, ilçe merkezindeki okullarda, ilçeden uzak olanlar ise, kendilerine en yakın olan bir okula kayıt yaptırıyor. Özellikle kırsal kesimlerde yaşayan çocuklarımız evlerinden kilometrelerce uzaktaki bir okula gönderilmekte ve zor koşullar altında bin bir güçlükle eğitim mücadelesi vermektedir.

“Her Köye Bir Okul” projesini uzun yıllar uygulayan ülkemizde, taşımalı eğitim sisteminin getirdiği zorluklarla köylerdeki çocuklarımızın adeta geleceği karartılmakta, birçoğu da eğitim hakkından mahrum bırakılmaktadır. O köy için o küçücük okul, dünyaya açılan bir pencere, geleceğe giden güvenli bir yoldu. Birçok çocuk bu yoldan ilerleyerek güzel yerlere ve yaşamlara ulaşabildi.


                                             Akçadağ  Köy Enstitüsü  Yerleşkesi 

      Köy okullarının kapatılması konusunun, kapatılmaların köy üzerindeki sosyolojik, demografik ve ekonomik etkilerini düşünmeden, sadece eğitim açısından değerlendirilmesi tüm bu sebeplerden dolayı son derece yanlış... Bütün bunların üstüne, köy okulları kapatıldığı için şehirlerde ve ilçelerde gerek mecburiyetten gerekse mahalle baskısından dolayı tarikat, cemaat yurtlarına veya okullarına bırakılan bir nesil heba oldu.

                                               Malatya VENK Köyü İlkokulu ( kapalı)

      Yani, “Büyükşehir (Bütünşehir) yasası” ile tarihin derinliklerinden gelen, esasen tüm insanlığın kaynağı, kültür ve geleneğimizin temel taşlarından biri olan "Köy" kavramı ortadan kaldırılarak, dağın tepesindeki, ovalarda, vadilerde, ormanın içindeki yerleşim yeri olan köylerimiz  "Mahalle" yapıldı. Tarihi bir kurum ve kavram ortadan kaldırıldı. Köylerin adının mahalle olması bile yakışmadı, kabul görmedi. Halk yine “Köyümüz” diyor. “Mahallemiz” diyeni duymadım.

                             Hekimhan - Yukarı Güzelyurt İlkokulu( İsmail'i Mah.)( kapalı )

Türkülerimizde, masallarımızda, öykülerimizde, şiirlerimizde tarihi vesikalarda yazıtlarda, nüfus cüzdanlarımızda köyümüz ve köyümüzün adları vardır. Sırf bu yüzden bile olsa köylerimiz “köy”, mahallelerimiz “mahalle” olarak kalmalı, bu kavram yok edilmemelidir. 

İstiklal Marşı, Öğrenci Andı ve türkülerimiz, özellikle milli gün ve bayramlarda çoğu köylerin dağlarında yankılanıyordu. Şimdi o dağlar sessizliğe bürünmüş, minik yüreklerin, tebeşir tozlu hayallerini saklıyor.

                                     Hekimhan- Güzelyurt  Polatlı İlkokulu( kapalı)

Öğrenci sayısı 10'un altına düşen köylerde taşımalı eğitime geçilmesi sonucu boş kalan okul binaları kaderlerine terk edilmiş. Boşaltılan köy okulları hakkında araştırma yapmak için bazı köylere gittim. 

İster kapatılsın ister deprem dolayısıyla yıkılıp yeniden yapılsın; bu okullar boşaltılırken neden gerekli itina gösterilmez? Eşyaların bir kısmı bırakılmış,  geriye kötü bir görüntü kalmış. O kadar zor mu, hiçbir iz kalmadan binayı tertemiz bırakmak? Benim gidip gördüğüm, duvarlarında eğitim ve öğretimin izlerini taşıyan okullardan bazılarının içler acısı görüntüsü, o bakımsız hali yürekleri burkuyor. Akçadağ Karapınar Köyü İlkokulu, Battalgazi ilçesi Venk köyü ilkokulu, Hekimhan Güzelyurt İlkokulu, yine Güzelyurt’un yıkılan lise ve ortaokulu, bunlardan sadece birkaçı. 
                                               Akçadağ   Enstitüsü  Ali Doğan Arşivi

Kapatılan okullara sahip çıkılmadığından okul binaları bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tutmuş, çatıları çökmüş, değişik amaçlarla kullanılır olmuş. Her düşen bir parçada anılar da yok olmuş, okulla birlikte köyün geçmişi, okulda okuyanların anıları da bir bir yıkılmış. Bir zamanlar öğrencilerin okul hayatlarına başladığı ilk adres olan yerler, şimdilerde samanlık, depo, ahır olarak kullanılıyor. Sahipsiz bir binadan samanlık veya ahır olmak dışında başka ne beklenebilir ki? Şöyle bir dolanıyorsunuz okulun etrafında; her yer kurumuş ağaçlar ve otlarla dolu... Okulların bir kısmı da depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yık-yap projesi kapsamına alınmış, bu kapsamda yıkılan okulun yerine öğrenci olmadığından yenisi yapılmamış. Köylerde kullanılmayan tüm okul binaları bu halde. Okulların hepsi perişan, milli servet heba oluyor. Bu binalara bir çözüm bulmak gerekiyor. 

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                              Hekimhan- Karamahmut İlkokulu (kapalı )

Binlerce köy okulumuz kaderine terk edilmiş ve içler acısı durumda. Ben her gittiğim köyde okulları bizzat ziyaret ettim, fotoğraflarını çektim.  Kapanan köy okulları ve sağlık ocakları insanları da şehirlere mahkûm etmiş; köylerde sadece yaşlılar ve cemaati olmasa da cami imamları kalmış. Kapatılan köy okullarıyla ilgili medyada bir haber görmüştüm. Bakanlıktan gelen yazıda, ‘kiralamak veya kullanmak isteyen olursa, bakım-onarımını yapmak kaydıyla kullanabilir’ diyordu. 

Bu okulların en iyi şekilde değerlendirilmesi ve kaderine terk edilmemesi için orada bulunan yapının halkın ve kamunun yararına olabilecek çalışmalara ayrılmasının zararın azalmasını sağlayacağı kanısındayım. Muhtarlık, köy evi, köy müzesi, kültür ve sohbet alanı olmalı, o içler acısı durumdan kurtarılmalı, sadece düğünlerde, bayramlara, cenaze işlerinde kullanılmalıdır. Köylerimizi kalkındıracak kurslar düzenlemeli, internet, televizyon gibi çağın haberleşme araçları da okullara konularak köylünün dünya ile iletişim de sağlaması temin edilmelidir. Lojmanlar da köye gelecekler için "Misafir Evi" olarak tanzim edilmeli, bir bakıma uygun ücretli köy oteli şekline dönüştürülmelidir. 

                                  Akçadağ Öğretmen Okulu / Fen lisesinden geriye kalanlar

Okulların kapanmasının köyler üzerindeki bir başka etkisi de genç, çocuklu ailelerin şehre göç etmesi, dolayısıyla da kırdan kente göçü hızlandırması. Göçün artması sadece nüfusla ilgili değil, köyün ekonomisi ile de ilgili bir durum.

                                   Malatya Sümer İlkokulu yıkıldıktan sonra geriye bırakılanlar

Bu yüzden köy okulları, köylüler tarafından ve devletimizin desteğiyle yeniden ayağa kaldırılmalı, yerel yönetimler de bu konuda gerekli hassasiyeti göstermeli ve bu konuda çalışma başlatmalıdır. Bu sayede köye dönüşler hızlanır, ekilmedik bir tek tarla bile kalmaz ve ülkemizin kalkınmasına da büyük faydası olur. Köy okullarımız; yeniden köyün, köylünün ve milletimizin ışığı olur. Okulla başlayan bu değişim, köylerde derneklerin ve kooperatiflerin kurularak, köylü yetiştirmiş olduğu ürünleri değerlendirmesine kadar gider ve bunun sonucunda eskiden olduğu gibi imece bilinci gelişir.

Bunun yanında, kapatılan bazı köy okulları bir proje kapsamında tadilat yapılarak yeniden hizmete açılıyor. Halk Eğitim Merkezinin kursları açılıyor. Diyanet Kur'an kursları olarak değerlendiriliyor, Köy odası yapılıyor ya da kamp okulları olarak hizmete girdikleri oluyor.

Köy okulların önünde bulunan Atatürk büstlerinin sökülerek Milli Eğitim Müdürlüğünce yeni yapılan okullara ve kurumlarda değerlendirilmesi gerekiyor. Bu köy okullarının önündeki Atatürk büstleri kaldırılmazsa bazı art niyetli kişiler veya provokatörler tarafından zarar verilir. Sıkıntısını köylü çeker.

Eskiden her köyde bir cami, en az bir imam ve bir ilkokul bir öğretmen vardı. Nüfus azalmasına ve cemaat olmamasına rağmen cami ve imam sayısının arttığına ama köy okullarının kapatılarak taşımalı eğitime dönüldüğüne, ayrıca köyden öğretmenin koparıldığına tanık oldum.  Bu köylerde camiler komşusu olan okullardan ayrıldı. Onlar da yalnız kaldılar...

1976 yılında mezun olduğum Akçadağ Öğretmen Okulu yakılmış, yıkılmış kapıları pencerelerine kadar talan edilmiş. Laboratuvar malzemeleri, haritalar, ahşap dolaplar, döşekler,  Atatürk portreleri, İstiklâl Marşı, Gençliğe Hitabe çerçeveleri... Bayraklar ortalığa atılmış, malzemeler etrafa saçılmış.


Köy enstitüsü ve sonradan öğretmen okulu öğrencilerinin diktiği ağaçların çoğu kurumuş, yollara devrilmiş. Ortalık sanki savaştan çıkmış bir yerleşim yeri gibi. 80 yıldır akan tarihi çeşmenin suyu kesilmiş. Ağaçlar, kuşlar, topraktaki canlılar su diye ağlıyor... Akçadağ Enstitüsünün kurucu müdürü Şinasi Tamer sonrası Akçadağ’da iz bırakan bozkırı vahaya dönüştüren Müdür Şerif Tekben'in öncülüğünde öğretmen ve öğrencilerin imece ile yapılan vahası yok artık...

                                    Akçadağ Karapınar  İlkokulu Enstitülü  Ali Doğan ( Kapalı )

1949 Akçadağ Köy enstitü mezunu Ali öğretmenle birlikte Akçadağ Öğretmen Okuluna ve görev yaptığı kendi köyü Akçadağ Karapınar Uygulama İlkokuluna gittik. Okulun tarihçesi hakkında bilgi verdi. “1957- 1958’de öğretime açıldı.  Öğrenci çokluğundan ikili öğretim yapılıyordu. Bu okulda 10 yıl görev yaptım. Köyler çocuk doluydu. Serçe sürüleri gibi oradan oraya koşuyorlardı. Köy okulları tıklım tıklımdı. Şimdi kuşlara, örümceklere yuva oldu” derken çok duygulanmıştı. Köyde nüfus kalmayınca köyün ilkokulu ve ortaokulu kapatılmış. Üç öğrenci taşımalı eğitimle Cumhuriyet Örnek köyüne gidiyormuş.

Malatya Battalgazi ilçesin kapatılan Venk Köyü İlkokulu içerisinde kayısı kasaları konmuş. Venk Kilisesi gibi kapısına kilit vurulmuş. Aynı yalnızlığı, aynı kaderi yaşıyorlar desem yalan olmaz... 

Eğitim bir hak ve aynı zamanda kamusal bir hizmet. Bu hakkın ve hizmetin bütün yurttaşlara bedelsiz ve eşit sunulması devletin temel görevi. Ancak "özel okulların eğitimde fırsat eşitliğine aykırı olması” özellikle son yıllarda anaokulundan başlayıp ilkokuldan üniversiteye kadar özel paralı okulların sayısı epey arttı ve çocuğunu bu okullara göndermek bazı kesimler için statü göstergesi haline gelmeye başladı.  Asıl mesele, devlet okullarının bu okulların sağladığı imkânların yarısını bile sağlayamıyor olması. Her ders için ayrı derslik ve çalışma alanları, laboratuvarlar, spor alanları vs. özel okulların hemen hemen hepsinin sağladığı imkânlar. Hatta mezun olduktan sonra ailelerinin ekonomik durum, sosyal çevreden referanslarından dolayı iş yeri açma, kamu işlerine girmede avantajlı olmaları, ta baştan fırsat eşitliğine aykırıdır. Eğitim hizmetinin kamusal hizmet olmaktan çıkarılması, nitelikten yoksun bırakılarak piyasanın insafına terk edilmesi, çocukların uluslararası sözleşmelerden doğan eğitim haklarının tahrip edilmesi anlamına gelmektedir.

Köy okullarını dolaştım, köylülerle konuştum, çocuklarla konuştum. Hepsinin talebi kendi köylerinde okulların açılması. Gelişmiş ülkelerde, bir tane öğrencisi olsa bile o okulun açık tutulduğunu medyada görüyoruz.. Aynı şekilde Türkiye’de de mutlaka en azından 1, 2, 3, 4. sınıfa giden çocukların kendi köylerinde okumalarını ve her köyde en az bir öğretmenin bulunması gerektiğini düşünenlerdenim...

Köy okullarımıza geri dönülmeli, köy okullarımız, nitelikle meslek (tapu-kadastro, maliye, ziraat, meteoroloji vb.) ve askeri liseler yeniden açılmalıdır. Üniversite öğrencilerine yeterli yurtların yapılmalı, köy çocuklarının kalacak yerden dolayı mahrum olmaması için ilçelerde ve şehirlerde ortaöğretim kız ve erkek pansiyonları açılmalıdır. En azından bu felsefe ile okullar yeniden açılmalı, çocuklarımız cemaat yurtlarından ve evlerinden, illegal örgütlerin ellerinden kurtarılmalıdır.

Köy yaşamının; muhtarıyla, bilge büyükleriyle, öğretmeniyle, öğrencisiyle, imamıyla, dedesiyle ve hatta papazıyla, ürettikleriyle, gelenek ve töreleriyle bir kültür olduğu bilinmelidir.

Fikri DEMİRTAŞ

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hekimhan - Basak Köyünde Kış Yarısı Geleneği Kuşaklar Boyu Yaşatılıyor.

AĞ TOPRAK ; BİR HEKİMHAN ÖYKÜSÜ

Malatya Hekimhan İlçesi Dursunlu Mahallesinde Dört Yüzyılık Ceviz Ağacı.