CAN SIKINTISINDA EN İYİ ÇÖZÜM ÇALIŞMAK, OKUMAK, GEZMEK ..?


       Akçadağ Öğretmen okulundan öğretmenim eğitimci -yazar Mehmet Kılıçoğlu
"Bu Korona ve havaların soğuması sonucu eve tıkılmak, insanı hareketsiz hale getiriyor. 
 " Can sıkıntısına en iyi çözüm çalışmak" yazısını Facebookta paylaşımını okudum.  
Salgın sürüyor hem de gemi azıya almış olarak. Salgına direnmenin de iyi yollarından biri öğretmenimin dediği gibi bedenen çalışmak.  Ben de  diyorum ki sanatla / kitaplarla iç içe yaşamak, gezmek, okumak - yazmakta can sıkıntısına çözümdür.

    F.Rıfkı Atay'ın bir yazısı vardı, orta okul Türkçe kitaplarında. İngiliz halkının sıkıntılardan kurtulmak için balık tutmaya gittiklerinden söz ediyordu. Kırlarda ,ırmak kıyılarında, göllerde balık tutarken ,bir çok sıkıntılardan da kurtulduklarını yazıyordu.
Sağlıklı, düşünüp yaşamanın böylece daha kolay olduğunu belirtiyordu."


Doğayla aramızdaki bağların çoktandır kopmuş olması, bazı bilim insanlarına göre insanlığın içine düştüğü bütün bunalımların temel nedenini oluşturuyor. 

..Biz de bu sıkıntılardan kurtulmak için  Malatya Yeşilyurt Barguzuda ki bahçemize oğlum Hasan'ın kayınbabası Haydar beyle ve eşi Filiz hanımla gidiyoruz .Sonbaharın, gazel yaprakları her tarafta sarı yorgan gibi serilmişti. Ağaçların altındaki yaprakları tırmıkla topladık. Yaz boyu dalından kopararak yediğimiz sebzelerin domates, biber , salatalık, kabak, patlıcan , fasulye aklınıza ne geliyorsa bahçede vardı. Bitkileri köklerinden çıkararak
el arabasıyla, boş bir alana taşıdık...
 
"Adem’den bu deme neslimi getirdi
Bana türlü türlü meyve yedirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sâdık yârim kara topraktır"

     Bu dizeler, hepinizin çok iyi bildiği Âşık Veysel’in “Kara Toprak” şiirinden... Yaşamı boyunca sadık olan tek dostunun, tüm ihtiyaçlarını karşılıksız veren toprak olduğunu anlatıyor. Sadece insanın değil, yeryüzündeki tüm canlıların hayatları için toprağa bağlı olduğunu, bu yüzden dünyanın ortak kaderi olduğunu söylüyor. Canlıların yaşam döngüsüne toprakla başladığını, öldüklerinde yine toprağa düştüklerini hatırlatıyor.

                                                             Haydar Yıldız 

      Günlerce önce yaşlı iki kayısı ağacının hızarla doğranan kütüklerini baltayla kestik, bir taraftan da kesilen odunları kulübenin arkasına istif ettik. Bahara bizi karşılasın diye ıspanak , sarımsağı toprakla buluşturduk.


      Ağaçlarda elmalar savunca bu sefer bizde yer alması söktük. Muşmula ağacının yaprakları sarı kırmızı bir renk almıştı. Kahverengimsi meyveler olgunlaştığından dallarda başını aşağıya salmıştı...
Artık bahçenin en son ikramına sıra gelmişti.  biraz yer elması, muşmula toplayıp. Sonbaharın deminde fotoğraflar çektik.

Muşmula Ağacı

Bir Şaman öğreti şöyle der.
Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz..
Nehirler kendi suyunu içemez..
Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez..
Güneş kendisi için ısıtmaz..
Ay kendisi için parlamaz..
Çiçekler kendileri için kokmaz.
Toprak kendisi için doğurmaz..
Rüzgar kendisi için esmez..
Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz..”
Doğanın anayasasında ilk madde şudur..
Her şey birbiri için yaşar..
Birbiri için yaşamak, doğanın kanunudur.
Eski çağlardan süre gelen anlayıştı bu.
Bütünlüğü anlatırdı..
Özü iki cümleydi..
“Ben biz olduğumuz zaman ben olurum.”
“Ben, ben olduğum için sen, sensin.”

     Biz Türkler Müslümanlığı kabul etmeden önce Şaman’mışız. Onun içindir herhalde içimizde bir yerlerde yukarıdaki kavramlar yankılar, çabuk bütünleşir bizimle. Tarihimize baktığımızda da bunun örneklerini görüyoruz. Örneğin, Kurtuluş Savaşında Atatürk ve silah arkadaşları, dedelerimiz bizim için savaşmış, yaşamış. 

     Tam gün çalıştık. Odun ateşinde semaverde çay demledik. Ocakta ızgarada sucuk , biber , domates közledik. Bahçede geçirilen yoğun bir zamanın ardından yemek yemenin, uyumanın hazzı çok başka oluyor. Terledik, yorulduk. Sohbet ettik. Gurbetteki çocuklarımızı andık.  Ama en azından bu günü böylece sıkıntılardan uzak geçirmiş olduk. Yani oturup sıkılmaktan daha iyi çalışıp rahatlamak. Yorgunluk mu? O tatlı bir yorgunluk. Hepsinden iyisi can sıkıntısından uzak olmaktır . 

Yorumlar

  1. Doğa ve insan her daim dost olmalı dost kalmalı. Insanoğlu ne zaman dostuma ihanet ettiyse doğa onun yanıtını fazlasıyla vermiştir.

    YanıtlaSil
  2. Öğretmenim duygularınızı çok içten ve akıcı anlatmışsınız. Fotoğraflar çok canlı ve güzel. Odun kırmak iyi bir spor olmalı.

    YanıtlaSil
  3. Sevgili kardeşim Fikri, öyle keyifli okudum ki anlatamam. Ankara'ya gelir gelmez okudum hem de. İlaç gibi geldi. Ayrılalı 8 saatte olsa burnunun direği sızlıyordu hasretten. Teşekkür ederim emeklerin için. Bu arada fotoğraflarından bazılarını çalacağımı bilmeni isterim. Duvarda, memleket kokulu fotoğraflar her derde deva imiş(!) Öyle dediler...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Haceli: Malatya'nın Efsanevi Divanesi

Arguvan'da Lezzetin ve Geleneğin Buluştuğu Gün: Yöresel Yemek Yarışması Coşkusu

Malatya'nın Ermeni Terzilerin Unutulmaz Anıları