Uzun Hasan Camii (Abdusselam Camii ) Fethiye, Yazıhan-Malatya

 
  Kahverengi tabelası olmayan Uzun Hasan Camii (Abdusselam Camii )      

   Yine yollardayım. Kendi içime aktığım zamanların yolculuğundayım. Yaptığım bir çılgınlık belki de, dile gelmeyen, söylenemeyen. Ah bir söylenseydi, belki; Bazen başımı alıp gidiyorum yol nereye götürürse. Bazen bir bazen iki arkadaşımla yol alıyorum. Renkli anılar yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum.   İşte bu yüzden sırtımı kentlere verip, yüzümü yollara dönüyorum, yine yollardayım.

                                                   Fethiye  Mahallesi( Köy)
                                          Fotoğraf: İmam Teslim Akpoyraz,

     Petrol fiyatlarının ve dolar kurunun artması, akaryakıtta zam olarak yurttaşa yansımaya devam ediyor. Geçen yıldan bu yana artan benzin fiyatları ve diğer maliyetler ulaşım sektörünü olumsuz etkiledi. 1 Ocak 2022 itibarıyla benzine, köprü ve yol geçişlerine gelen zamlar ve vatandaşların alım gücünün de düşmesiyle yolcu sayısı azalmaya devam ederken, otobüs firmaları zarar etmeye başladı.
Ne petrol fiyatları ne gıda fiyatları eskisi gibi değil. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durum maalesef bir türlü düzelmedi. Millet köyüne , gezmeye gidemez , gezginler yollara düşemez oldu.



                                     İmam Teslim Akpoyraz, Fikri Demirtaş, Şaban Karakuzu 

      Yol arkadaşlarım. Emekli eğitimci İngilizce öğretmeni Şaban Karakuzu, Eğitimci Kültür Bakanlığından emekli Adil Aktaş. Yolumuz Fethiye ama hangi Fethiye derseniz denizi olan değil. Malatya Yazıhan ovası denizinde tarihi Türk alevi köyü. 

    Fethiye geçmişi M.Ö sine dayatmasına İpek yolu, Caddeyi Bağdat yolu , Selçuklu, Osmanlı ,
Cumhuriyet döneminde de Sivas karayolu güzergahı olarak kullanılmış. 
Daha önceki yıllarda yol güzergahında sık sık heyelanlar olması, kışın yolun kuzeyinde kalmasından kar ve buzlanmadan dolayı topoğrafı( coğrafi yapı)şehirler arası karayolu kuruçayın güneyine taşınmıştır. 1984 yıllarında yeni karayolu trafiğe açılmış.33km'lik bir güzergah yer değiştirmiştir. Yazıhan ilçe merkezinden  geçen şehirler arası karayolu ve demir yolu Fethiye'ye 6 km. uzaklıktadır

     
      Fethiye'deki köyün girişinde kahvede dışarıya konan masa sandalyelere oturduk.
Cami imamı Teslim Akpoyraz ile burada tanıştık. Köylülerle birlikte çay içip güzel sohbet
ettik. Köylülerden edindiğim bilgiye göre; Yazıhan'dan Fethiye ve otuz pare köy yoluna yapılan ucube üst geçit için "Kışın kar buzdan arabalar geçmiyor. Geçenler ancak tarla yollarından geçmiş. Otobüslerde günlerce yolu kullanmamış vatandaş mağdur oldu. Halbuki ovaya alt geçit yapılsaydı daha kullanışlı olurdu ve görüntü kirliliği olmazdı." dediler.


Yurt dışına işçi olarak giden olduğu gibi Malatya merkeze ve İstanbul'a, batı illerine çok göç olmuştur. Gidenler Köy ile ilişkilerini kesmemişler ve güzel evler inşa ederek zaman zaman geri dönüşler yaparak yaşamlarını burada sürdürmüşlerdir. Bu köye 1915 tehcirinden sonra Arapkir'den Ermeni asıllı iki aile vatandaşımız gelmiştir.
                       
    


Burada mezarlıklar bile iç içedir. Din ayırımı yoktur. Yakın zamanda ölen Lusi ananın , mezarı, Avadis zirai aletlerini yapan , Değirmen  yapan Vartan usta, Demirci Seyidi Usta Kalaycı Osman usta anılmaktadır. Mezarları köydedir.
 
Höyük; halk arasında Bayram yapılıp eğlencesi yapıldığı için Bayram tepesi olarak adlandırılmış. Bölge Sit alanıdır.  Müze yüzeysel kazı yapmış, küp parçaları çıkmış ve   Çevresi çevrilmemiştir Koruma altında olmayıp yağmaya açıktır. Köyün Camisi gibi kahverengi levhası yoktur.
Köyde okul bulunmaktadır. Çevre mahallelerden taşımalı eğitim yapılmaktadır. Okul karşısında halı saha vardır.
    
                             Öğretmen Şaban Karakuzu, İmam Teslim Akpoyraz, Öğretmen  Fikri Demirtaş

Fethiye mahallesinin ( köyünün) ahalisi Türkmen olup Alhas uşakları, Tenci aşireti, Şeyh Hasanlılar azda Enzekten( Ağılbaşı köyü) gelenler yerleşmiş. Ocak olarak da Seyyid Ali Sultan (kızıldeli) ocağı, Aliseydi sultan ocağı, Şah İbrahim ocağı, Hacım sultan ocağı, Şeyh Hasan ocağında talipleri vardır. 
  
İki Cemevi vardır. Birisi Tencilli mahallesinde Seyidali Sultan ( Kızıldeli) Cemevi. Merkezde Seyfi Koryürek kültürel Cemevi. Belirli günlerde Cem yapılmaktadır.


 

                                  İmam Teslim  Akpoyraz. Köyün tarihçesi , Caminin tarihçesi hakkında bilgi verdi. 

 
Çay ve sohbetten sonra  köyün camiine gittik. İmam yıllardır kendi köyünde görev yapıyormuş.  Caminin giriş alanında hayratlık asırlık dut ağaçları  bizi karşıladı.   Dallarından eğerek bal gibi dutlardan yedik. Beş gözlü tarihi çeşmeden de ellerimizi yıkayıp buz gibi su içtik.
 Caminin içi ve dışı pırıl pırıl. Bahçede yemyeşil.  Meyve ağaçlar, güller yüklerinin ağırlığından  dalları eğilmişti. Taş duvarların  arasında camii haziran sıcağında serindi. Mistik bir hava içindeydik.

Caminin bir bölümünde iki oda vardı. Birisini kütüphane yapmışlar. Birisi de dershane olmuş. 
Caminin etrafı vatandaşlarca tapulu olduğundan rahatça gezilememekte. Kamulaştırılarak caminin etrafı açılsa gelen ziyaretçiler daha rahat gezerler.

     Caminin o küçük bahçesini de gezdik. İmamın kendi elleriyle yetiştirdiği , aşı ve bakımını yaptığı meyve ağaçları; 3- 4 değişik dut ağacı Horum ve beyaz dut. Şeftali, erik ve çeşitleri, elma, armut, kayısı, nar ve ziyaretçilerin rengarenk güllerle karşılıyor cami. Türk Alevi / Kızılbaş köydeki bu
 Caminin cemaati yok denecek kadardır.


      1960 yıllarında Ankara Dil Tarih fakültesinden bir öğretim görevlisi adı belli değil. Bu camide araştırma yapmış. Kitabesini okumuş. Kendi el yazısı ile not tutmuş. Yazının bir kısmı silinmiş. Müftülükte bulunan bu cami ile ilgili araştırma yazısının fotoğrafını bana iletti.
Ben de zar zor bu yazıyı temize çektim. okuduğum Türkçe metnini yazdım.

        Şimdi Kitabenin metnini yazalım


1
        Malatya - Sivas şosesinin 41. kilometresinde ki  eski adı Hasan Patrik olan, Fethiye köyünde Kanuni  Süleyman'ın son saltanat  yılında Malatya Beylerbeyi olan Abdüsselam oğlu Mustafa Paşa tarafından inşa ettirilmiş güzel bir cami vardır. Cami Osmanlı mimarisinin en çok geliştiği bir devirde yapılmış olmakla beraber, 15. yüzyılda Bursa, Edirne ve İstanbul'da meydana gelen ve "T " şeklinde planlı ilk Osmanlı camileri ile gelişme devri yapıları arasında bir geçiş örneği teşkil eder. Caminin, yalnız  ibadet için yapıldığı gerek planından gerekse kitabesinden deki ,ifadeden anlaşılmaktadır.

PLANI, " T " şeklindedir. güneye doğru çıkıntı yapan ve içten içe  9.45 x9.45m.!lik tek kubbe ile örtülmüş bir ibadet salonunun iki yanında  içten içe 3.60 x 3.60  m 'lik kubbeli iki oda yer almaktadır. Bu odaların  hem köy işlerinin istişare edildiği hem de çocukların ders gördüğü birer dershane olduğuna  şüphe yoktur. Son cemaat yerini örten 5 kubbe çökmüştür.. Minaresi kuzey- batı  köşededir

 xx. yüzyıl başında devletimizin geçirdiği uzun ve felaketli yıllarda  bu güzel ve tarihi cami harap olmağa yüz tutmuştur. En kısa zamanda onarımının 

   
2
ele alınması gereklidir.    
    kapı üstünde 0.48 x 0.77 ml'lik  bir taş üzerine  Arapça sülüs girift 3 satırlık inşa kitabesi vardır. Cami mahallinde  Ansur ( Buzluk )  taşı denilen bir nevi  beyaza kaçan  köfeki taşı  ile yapılmıştır dış kaplamalar hava  tesiriyle  koyu gri bir renk almıştır. Kitabenin bulunduğu taş 'ta aynı cinstendir.  

Kitabeyi okumaya  çalıştığımızda bilhassa  banisinin  adının ve  inşa tarihinin bulunduğu son satırda  kelimeler  birbiri üstüne  istif edilmiştir. taşın yumuşak olması, taşçının  da kaleminin tam hakimim olamaması  yüzünden  oyma sırasında  kelimelerin  bazı parçaları  kopmuştur. bu durum yazının okunmasını  hayli güçleştirmiştir. bu sebepten  bizden önce  kitabeyi okumayı deneyen bazı kimseler  tam başarı gösterememişlerdir. biz 1963  yılı haziranda  köye giderek iskele kurarak  bir saat 'tan  fazla süren bir çalışmadan  sonra metni  tam olarak okumaya muvaffak olduk. 
Metnin ilk satırında  binanın adı  " cami olarak geçmemektedir. İsim yerinde " Buk'a         "  kelimesi görülmektedir. Bu kelime  Anadolu Selçukluları , Beylikleri ve Osmanlılar çağına ait bir çok altında  çok maksatlı  bazı binaların  inşa kitabelerinde  rastlanır.  Bir camiye bitişik olarak yapılmış , türbe  medrese imaret  gibi külliye  teşkil eden yapıların çok önemli akımından dolayı 



3
   böyle bir inşa kitabesi
            Fethiye köy camisinin bitişiğine de dershane ve köy odası gibi kullanıldığı anlaşılan iki hücrenin  bulunuşu  bu yapıdan ibadet dışındaki  işler içinde faydalandığını göstermektedir.

          Şimdi Kitabenin metnini Arap harfleri ile Osmanlıca yazalım

Kitabenin mealen  tercümesi:
Bu şanlı şerefli Buka'nın  oğlu Sultan  Süleyman ( Kanuni'nin) devleti günlerinde 
- Allah ona fetih yollarını açsın -  ve hayır sahibi beylerbeği Abdülselam oğlu  Mustafa Paşa'nın  belirli yardımlarıyla  dokuz yüz yetmiş dört  yılında bitirildi.

H: 974= 1566 M: Kanuninin Son Saltanat yılı

 kitabede  "         " adı,  "           " şeklinde yazılmıştır.

***
El yazısının  metni;


                                            Şaban Karakuzu, Adil Aktaş, Fikri Demirtaş 


Fethiye Beldesi Tarihçesi

Fethiye Beldesi´nin ne zaman ve kimlerce kurulduğu bilinmemektedir. Ancak Fethiye Beldesi´nin M.Ö. 1. Yüzyılda Çin´in Başkenti Pekin´den Başlayıp M.S. 14. Yüzyıla kadar uzanan İpek Yolu – Bakır Yolu Kervanları´nın konakladığı Suriye – Malatya, Gürün – Kayseri, Hekimhan – Sivas tarihi yollarının birleştiği alanda yer almıştır. Bilinen en eski tarih; 12. Yüzyılı başında Fethiye bir Türkmen beyliği olan Danişmend oğullarından (1071-1178)  sonra Selçuklu Devleti’nin yönetimime geçmiştir. Selçuklu Devleti’nin yıkılmasından sonra  Elbistan, Maraş ve Malatya civarında 1337-1522 yılları arasında hüküm sürmüş olan Dulkadirliler Beyliğine mensup olan Horasan Beyi tarafından fethedilmiştir. Beyliğe adını vermiş olan Dulkadirli Türkmenleri Oğuzlar'ın Bozok koluna mensupturlar. Dulkadirli halkını teşkil eden Bozok Türkmenleri Oğuzların Bayat, Avşar ve Beydilli boylarından idiler. Bu gün Fethiye Beldesinde yaşayan köylülerin bir kısmının Dulkadirli Horasan Beyin fethinden sonra yerleştikleri ve daha sonra Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk yıllarında çevre ilçe ve köylerden  yerleşenlerin olduğu bilinmektedir. Dulkadirli Beyliği Şah İsmail in Ordusuyla birlikte  Çaldıran Savaşını ( 1514) kaybettikten sonra, 1517 yılında Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim´in Malatya´yı fethine kadar burada hüküm sürmüşlerdir. Malatya´nın Osmanlı Dönemi'nde, Maraş Eyaletine bağlı sancak haline getirilmesiyle Fethiye´de Maraş Eyaleti'ne bağlanmıştır, Malatya sancağı 1847 yılında idari bölünmeyle Fethiye ile birlikte Harput Eyaletine bağlanmış, daha sonra da  bazı idari değişiklikler geçirerek  Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte il olmuştur. Harput'un Keban nahiyesine (İlçesine) bağlı olan Fethiye 1924 Anayasası ile Türkiye Cumhuriyeti ili olan Malatya´ya bağlanmıştır. 1990 yılına kadar Malatya Merkez’e bağlı olan Fethiye Köyü Yazıhan´ın İlçe olmasıyla birlikte  Yazıhan´a bağlanmıştır. 1999 yılında yapılan yerel seçimlerde  Belde statüsünü kazanmıştır. Belde’nin son nüfus sayımına göre nüfusu 2950’dir.

 Kaynak: Faruk Sümer Oğuzlar  (Türkmenler), Mevlüt Oğuz Malatya Tarihi, Osmanli ve Selçuklu Tarihi




     Malatya, Yazıhan’ın 6 km. kuzeybatısında Fethiye Köyü(beldesi)’nde bulunan bu camiyi giriş kapısı üzerindeki kitabesinden öğrenildiğine göre; Abdüsselam oğlu Mustafa Paşa 1566 yılında yaptırmıştır. Halk arasında Uzun Hasan Camii olarak da tanınmaktadır.

   Hasan Badrik Han ( Malatya'nın kuzeyinde)Melas/ Tohma üzerindeki  Kırkgöz adıyla bilinen büyük köprüde hemen yakınındadır. İmparator Vasil za anında küçük bir kentti. Serap ve Badrige adıyla biliniyordu.  Sonradan yıkık bir han ve yanında küçük bir kmy olarak kaldı.Nahiyenin tüm diğer  köyleri müslümandır(Aleksantryan, s.393;Alişan, Aşkharhakrutyan)Alıntı Malatya Ermenileri- Arşag  Alboyacıyan

     Daha önceden adının Hasan Badrık olduğunu bildiğimiz bu yerleşim yeri Evliya Çelebi’ye göre Uzun Hasan’dan ad almıştır. Bilindiği gibi Badruk korkak demektir. Evliya Çelebi’ye göre korkak olan Uzun Hasan burayı kurmuştur. Adı da oradan gelmektedir. Oysa Türkmen grupları Osmanlılar’dan önce bu bölgeye yerleşmişlerdi. Evliya Çelebi’ye göre Hasan Badruk 200 hanelik, bir camii ile bir hanı olan bir köydür. 

Not:

Emekli Uzm. Görsel sanatlar öğretmeniyim. Tarihe, Sanat Tarihine, farklı kültürlere inançlara ilgi duyuyorum.  Gezi yazıları yazıyorum. Yazdığım konular hakkında yanlışlarım varsa, yeni bilgiler varsa bana yazıp gönderirseniz memnun  olurum. 

Foto Galeri: Oppo A74 Adil, Fikri Demirtaş


Fotoğraf: İmam Teslim Akpoyraz,




















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hekimhan - Basak Köyünde Kış Yarısı Geleneği Kuşaklar Boyu Yaşatılıyor.

Malatya'nın Ermeni Terzilerin Unutulmaz Anıları

HEKİMHAN- ULUGÜNEY İSTASYONU VAGON OKUL