HEKİMHAN- ULUGÜNEY İSTASYONU VAGON OKUL


Hekimhan Ulugüney İstasyonu

Her istasyon, kavuşmaların, ayrılıkların ve gurbete gidenlerin ortak noktasıdır. Bazı istasyonlarımız ise nice hikayeler saklar bağrında.19 Haziran 2024 tarihinde, yol arkadaşlarım Adil Aktaş ve Ömer Gül ile birlikte "Malatya – Çetinkaya arasında bulunan TCDD'ye ait 139,787 kilometre (86,860 mi) uzunluğundaki ana demiryolu" hattında bulunan Ulugüney İstasyonu’nda vagon okulu görmek için Malatya’dan arabamızla yola çıktık.


Binasız Kalan İlkokul, Öğretime Vagonda Devam Ediyor.
 28 Şubat 1979 Milliyet Gazetesi 

Fotoğraf - haber: Hekimhan Medyadan alıntı
(Fotoğraf altı yazısı: Ulugüney köyü ilkokul öğrencileri öğrenim gördükleri DDY vagonu önünde öğretmenleri ile birlikte (üstte). Bir yolcu vagonunda eğitim gören öğrenciler tek dileklerini kara tahtaya yazdılar: “Okul istiyoruz” (altta) (FEHMİ ARIKAN)

"Binasız Kalan İlkokul Öğretime Vagonda Devam Ediyor

Hekimhan, Fehmi Arıkan bildiriyor

Malatya’nın #Hekimhan İlçesine bağlı Ulugüney Köyünde 10 yıl önce şeker fabrikasına ait bir kantar binasında hizmete açılan ilkokul, fabrikanın kantar binasını geri alması nedeniyle eğitim ve öğretimi hurdaya ayrılan bir yolcu vagonunda sürdürmektedir.

VAGON “ZİMMETLİ” OLARAK VERİLDİ

1969 yılında, “Asıl binasına yapılıncaya kadar” şeker fabrikasına ait bir kantar binasında hizmete açılan Ulugüney köyü ilkokulu, aradan beş yıl geçmesine rağmen kendi (Devamı S. 14 S. 4’de) Baştarafı 1. Sayfada

....binasının yapılamayışı üzerine fabrika yetkilileri, okuldan kantar binasını boşaltmasını istemişlerdir. Bu nedenle açıkta kalan öğrencilerin durumuna acıyan DDY 5. İşletme Müdürlüğü hurda bir yolcu vagonunu “zimmetli” olarak okul müdürlüğüne vermiş, böylece eğitim ve öğretim çalışmaları burada sürdürülmeye başlanmıştır. DDY daha sonra iki hurda yolcu vagonunu daha okula vermiş, bunlardan biri öğretmen lojmanı, diğeri de depo haline getirilmiştir. Ulugüney köyünde hurda yolcu vagonlarından oluşan “eğitim sitesi” Hüseyin Tormana adlı bir hayırsever yurttaşın armağan ettiği, 360 metrekarelik alanda, eğitim ve öğretimi sürdürmektedir.

Ulugüney Köyü İlkokulu Müdür ve Öğretmeni Abdullah Göğebakan, “Elverişsiz koşullar nedeniyle öğrenci sayısında her yıl düşme olduğunu, halen okulda 7’si kız, toplam 18 öğrencinin bulunduğunu bildirmiştir."



 Ulugüney TCDD İstasyonu, Malatya'nın Hekimhan ilçesi Hasançelebi Mahallesi’ne bağlıdır. Karayolu Malatya ile Hekimhan arası 83 kilometredir ve Hekimhan'dan Ulugüney İstasyonu'na 22 kilometrelik bir mesafe bulunmaktadır. 
***
Haziran sıcağının kavurduğu öğle vakti, güneşin en tepeye yükselip yeryüzünü kızgın demir gibi ısıttığı bir zamandı. Bu yakıcı sıcaklık altında, kaderine terk edilmiş, yıkılmış ve kaldırılmış yüzlerce demiryolu ara istasyonundan biri olan Ulugüney İstasyonun arkasında arabamızı park ettik. Her yer sessiz ve ıssızdı. İstasyon ayakta sağlam bir şekilde duruyordu. İstasyonun dört bir yanı , Paslanmış demiryolu rayları, sararmış kurumuş otlarla kaplanmış, harabeye dönmüş istasyon derin bir hüzün ve nostalji kokuyordu. 

İstasyonun Malatya- Sivas yolundan arkadan görünüşü

Bu sessizlik; burada bir zamanlar canlı bir hareketliliğin olduğunu, ama şimdi sadece geçmişin izlerini taşıdığını anlatıyordu. Sözü edilen vagon okulu görmek için buradaydık; geçmişte çocukların cıvıltılarıyla dolup taşan, vagon okul yerinde yoktu. Tek bir ayak izinin bile olmadığı istasyonu mıcır yığınları sarmıştı. İstasyonun önündeki boş bir tahta sandalye bizi uzak diyarlara götürdü. İstasyonların bu yalnızlığı insanı derinden yaralıyordu. Adil öğretmenimle birlikte bu yalnızlığa bir an olsun son vermek istedik. Tahta sandalyeye oturup, istasyonun sessizliğini ve hüzünlü atmosferini ölümsüzleştiren bir fotoğraf çektirdim.


Bir zamanlar bu ara istasyon, hareketli ve canlı bir yerdi. Vagon okulun öğrencileri, İstasyonda çalışan şefler, hareket memurları, makasçılar ve manevracılar, her gün demiryolu boyunca gelip giden trenlerin düzenini sağlarlardı. Köy ve mezralarda yaşayan yolcular, bu istasyonda iner-biner, gurbet ellere okumaya, çalışmaya, hastaneye veya askere gitmek için buradan yola çıkarlardı. Trenlerin gürültüsü, yolcuların telaşı ve istasyon çalışanlarının koşturmacası, burayı canlı ve enerjik bir mekân haline getirirdi.


İstasyonun sessizliği, eskiden burada çalışan görevliler, bekleyen yolcular ve vagon okulun öğrencileriyle dolup taşan günleri hatırlatıyordu bize. Artık ne telaşla koşuşturan görevliler ne de heyecanla bekleyen yolcular vardı. Trenden el sallayan yolcuların neşeli yüzleri de artık yoktu. İstasyon, zamanın ve anıların sessiz tanığı olarak, ıssız bir dağ başında kaderine terk edilmiş halde duruyordu.
Bu; hikayenin belirsizliğini daha da artırıyordu. Vagon okul, yıllar önce buradaki çocukların eğitim alabilmesi için büyük bir umut kaynağıydı. Bir vagon, sınıf olarak düzenlenmiş ve çocukların eğitim ihtiyaçları bu şekilde karşılanmıştı. Şimdi ise, bu vagonun akıbeti bilinmiyor.                        

İstasyon binasının sessizliği ve terk edilmişliği, bir zamanlar yaşanan hareketli günlerin anılarını saklıyordu. Kapıları kilitli, yetim ve öksüz bir binanın Van Gogh sarısı duvarları, yılların verdiği yıpranmışlıkla adeta hüzün saçıyordu. Binanın sararmış duvarları, ölümünü bekleyen bir insan gibi, zamana karşı direniyordu. Bu istasyon, geçmişteki hareketli günlerini, çocuk seslerini ve eğitim aşkını özlemle anıyor gibiydi.

Ulugüney İstasyonu’nun bu hüzünlü hali, Anadolu’daki pek çok köy okulu ve ara istasyonun kaderini yansıtıyordu. Eğitim için harcanan çabalar, yapılan fedakarlıklar ve yaşanan zorluklar, bu tür hikayelerle günümüze ulaşıyor. Bu istasyon ve vagon okulun hikayesi, Cumhuriyet döneminde Anadolu’da eğitime verilen önemi ve yapılan fedakarlıkları anlatan önemli bir örnek olarak hafızalarda yerini alıyor. Bu hikayeyi araştırmak ve yazmak, geçmişin izlerini günümüze taşımak adına büyük bir sorumluluk taşımaktadır.

İstasyonda Çam, dut ve elma ağacı

İstasyon binasının sol yan duvarına , yan yana dizilmiş beş metre ilerisinde çeşme olmasına rağmen susuzluktan can çekişen  çınarın, dutun, elma ağacının yeşil görüntüsü ve gölgesi, bir yaşam belirtisi olarak yansıyor bize. Ağaçların dallarından koparak  yayılan kuş cıvıltıları, adeta istasyonun sessizliğini bozan neşeli bir melodi gibiydi. İstasyonun gölgesinde, arkadaşlarım Adil ve Ömer öğretmen ile birlikte dut ağacının tatlı meyvelerini afiyetle yedik. Olgunlaşmış dutların şireli suyu ellerimizi yapış yapış edince, soluğu istasyonun çeşmesinde aldık. Soğuk suyun altında ellerimizi yıkarken, çeşmeden akan suyun serinliği bize yaz günlerinin sıcaklığını unutturuyordu. Bu dut ağacı ve istasyon, gezimizin unutulmaz anılarına ev sahipliği yapıyordu.
 

TCDD’ nin eğitim hizmetleri , Vagon Okullar

Bu demiryolu hattı, 1936-1937 yılları arasında, o zamanki adıyla Devlet Demiryolları Umum Müdürlüğü olan TCDD tarafından inşa edilmiştir. Eski bir gazete olan Tan'ın 15 Haziran 1937 tarihli arşivinde bu hattın yapımına dair haberler bulmak mümkündür.



Tan 15 Haziran 1937 gazete arşivi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Eğitimdeki yenilikleri, halk sağlığına ilişkin yararlı bilgileri Anadolu insanının ayağına götürülsün, insanımız kendisi ve çevresi konusunda bilgi ve bilinç sahibi olsun, Anadolu’da görevli insanlar Cumhuriyet yönetimini yanlarında görerek güç alsınlar istenmiştir.
                                             
"Devlet Demiryolları (TCDD) tarafından, demiryolu hatları boyunca ulaşımı zor olan bölgelerdeki çocukların eğitimi için vagonlardan dönüştürülerek kurulan ilkokullara Devlet Demiryolları Vagon Okulları adı verilmiştir. Bu okullar, 1937 yılından 1980'li yıllara kadar Türkiye'nin birçok yerinde faaliyet göstermiştir.


Malatya TCDD Gar

          


Ulugüney İstasyonu Vagon Okul Hatıraları

Ulugüney Vagon Okulu ile ilgili araştırma yaparken, Hekimhan İlçe Milli Eğitim Müdürü Pirvani Temelli Bey'i telefonla arayarak Vagon Okulda görev yapan öğretmenlerin isimlerini bana iletmesini rica ettim. Birkaç saat sonra bir öğretmen ismi verdi: "Abdullah Göğebakan". 
1945 doğumlu 5 çocuk babası olan 39 yıllık eğitimci Göğebakan'ın görev yaptığı Gazi Lisesi'nde 2016 yılında 60 yaşında kalp krizinden vefat etmiş olduğunu öğrendim. 


Gazi Lisesi Müdür  Abdullah Göğebakan ve öğretmenler

Abdullah Göğebakan'ın oğlu Resim öğretmeni ve heykeltıraş olan Cengiz Beyi önceden tanıyordum. Hatta bir kaç yıl önce  babası ve Vagon  okul hakkında atölyesinde sohbet ettiğimi hatırladım.
Abdullah Göğebakan ve Hekimhan Ulugüney İstasyonu vagon ilkokulu hakkında 7 Temmuz 2024  Pazar günü söyleşi yaptık. 

 Fotoğraf : Cengiz  Göğebakan,  Fikri Demirtaş 

Söyleşi: Cengiz öğretmen  Ulugüney İstasyonu, babasını , Vagon ilkokulunu  vagon evini anlatmaya başladı:
1972 yılı... Babamın tayini Sivas'tan Hekimhan'a bağlı Ulugüney mezrasına çıktı. Küçük bir yerleşim yeri, sessiz ve sakin. 7- 8 tane ev var.  Babamın tayin olduğu yerde okul yoktu. Ulugüney isatsyonun yerleşkesinde  Şeker fabrikasına ait bir kantar binası  ilkokul olarak kullanılıyordu. Okulun İki odası vardı, biri derslik, diğeri ise bizim lojmanımız. Çocuk gözlerimizle baktığımızda o kantar binası bize ne kadar büyük görünüyormuş meğer...
Sonra istasyon binasının çaprazında, iki ahşap vagon diğeri ise protokol müdür vagonu. Vagonlar U şeklinde yerleştirilmişti  . Bir anda yeni okulumuz oluverdi.
O ahşap vagon evimizde geçen günler, hafızamda hala canlı.  Vagonun  pencerelerinden dışarıyı izlemek, kış gecelerinin soğuğunu hissetmek... Vagon evimizdeki her köşe, her duvar birer anıya dönüşmüştü.

Okulumuz da farklı değildi. Vagon içinde  tahta sıraları, eski kara tahtası... Her şey o kadar sade ve samimiydi ki, sanki kitaplardan fırlamış bir köy okulundaymışız gibi hissediyorduk.
Vagon evimizde ve vagon okulumuzda geçen yıllar, hayatımın en güzel yıllarıydı. Belki imkanlar sınırlıydı, belki konfor yoktu, ama sevgi ve samimiyet vardı. Arkadaşlarımızla bahçede oynadığımız oyunlar, öğretmenimiz den aldığımız dersler, köyün sakinleriyle kurduğumuz dostluklar... Hepsi kalbimde unutulmaz izler bıraktı.

Cengiz Göğebakan.  Ulugüney İstasyonu kantar binası eski okul

Geçen yıl  Ulugüneye gittiğimde o ahşap vagonlar yoktu yerinde, kantar binası terk edilmiş kapısı penceresi sökülmüştü. Köy de değişmişti, Kerpiç eevler. Betonarme olmuştu. Ama ben hala Ulugüney'i o kerpiç evleri ve vagon okulu özlüyorum. Onlar sadece vagon değildi, benim çocukluğumun, masumiyetim ve hayallerimin yuvasıydı.

Ahşap vagonlarda  yaşamak ve  vagon okulda okumak, bana sadece bilgi ve beceri kazandırmadı. Aynı zamanda bana hayatın basit güzelliklerini de öğretti. Maddi imkanların her zaman önemli olmadığını, sevginin ve samimiyetin her şeyden önemli olduğunu anladım. O vagon evimizde  ve vagon  okulda geçen yıllar, bana hayatın zorluklarına karşı dirençli olmayı, paylaşmayı, dostluğu ve sevgiyi öğretti.

"1972-1980 yılları arasında babam Ulugüney istasyonda Vagon İlkokulunda öğretmenlik yaptı ve aynı zamanda babam benim de ilk öğretmenimdi.
Öğretmenlik mesleğini gerçekten hakkıyla yapan, cehaleti kendine dert edinmiş ve özellikle kız çocuklarının okumasını isteyen biri olan babamızı böyle hatırlıyorum. Babamı ilk hatırladığımım zamanlara dönecek olursak, ilkokula başladığım dönemden hatta birkaç yıl öncesinden bahsedebilirim. Babam çok iyi resim çizerdi ve aynı zamanda  iyi bir matematikçiydi. Rakamları, yazısı ve imzası adeta tablo gibiydi. Ben de şu anda o yolda ilerledim. Babamızdan gelen bu yetenek  genetik olarak bana da bulaşmış olmalı ki şu anda resim ve heykel üzerine çalışıyorum. Malatya Kuluncak ilçesi  Göğebakan Köyü'ndeniz ve babamı ilk tanıdığım, algıladığım dönemler tam da o döneme rastlar. 

Hekimhan Ulugüney İstasyonu benim ve kardeşlerimin çocukluğumuzun geçtiği yerdir.
Ulugüneye gittiğimizin ilk günlerinde ailecek vagon evin önündeki yamaca kocaman bir bahçe yaptık. Annem , babam bahçeyi belledi, terasladı, dikenli tellerle çevirdiler. Ağaçlar diktik, sebzeler yetiştirdik. Ürettiğimiz sebzeleri komşularımızla paylaştık. Komşulara annem Göğebakan köyünden getirdiği çiçek ve sebze tohumlarından verdi. Orada tanıdım toprak anayı; terim toprak ananın tenine ilk orada düştü. Annemin singer dikiş makinesi vardı. Komşu kadınlara elbise, şalvar , çocuklara önlük dikerdi. 
Komşulardan muharrem ayında sitil, stil aşure gelirdi. O aşurenin tadı hala damaklarımda..

Can Yücel'in bir sözü vardır: "Bir insanın memleketi ne doğduğu yer ne de doyduğu yerdir; bir insanın memleketi çocukluğunun geçtiği yerdir." Bu yüzden hangi memlekete gidersek gidelim, asıl memleketimiz olarak hep hafızamızda Ulugüney İstasyonu vardır.
 Çocukluğumuzu dolu dolu geçirdik ve o dönemde belki şikayet ediyorduk, şartlar bizi öyle düşündürüyordu. Ama belli bir yaşa geldikten sonra, sahip olduğum estetik ve zihinsel anlamda kıymetli şeylerin aslında o çocukluğuma ve Ulugüney İstasyonu'ndan kalan anılara dayandığını fark ettim. O dönemde bunu fark etmiyoruz, ama belli bir olgunluğa geldikten sonra anlıyoruz.

Yakın zamana kadar dünyada böyle bir örneğinin olduğunu düşünmemiştim, fakat birkaç vagon okul olduğunu Fikri hocam senden öğrendim.   Bizim Ulugüney'deki vagon okulunu diğerlerinden ayıran özelliği, bizim evimizin de orada vagondan olmasıydı. Kitaplara olan düşkünlüğüm oradan geliyor çünkü diğer insanlar gibi bir mekanda yaşamıyorduk; bizim evimiz bir vagondaydı. Evimizin kapısı sürgülü büyük bir vagon kapısıydı, iki odası ve bir mutfağı olan bir evimiz vardı. Diğer evler anahtarla kilitlenirdi, bizimki ise demir kilit ile kapanırdı. 
Fotoğraf alıntı , işçi vagonu ev

Muhtemelen inşaat işlerine yatkın insanlar da vardı ama bildiğim kadarıyla köylüler hep beraber dışı tahta içi demir olan vagonun iç Kısımını tuğla ile  örmüşlerdi ve kışın sıcaktan duramazdık. Büyük pencereler açılmıştı ve aklımda kalan en önemli şeylerden biri, pencerelerimizde hiç demir koruma olmamasıydı. Yaşadığımız çevreden mi yoksa o dönemdeki insanların  güven veren yapılarından mı bilemem, ama pencerelerimiz demirsizdi.
Evimize gelecek olursak, iki vagondan oluşuyordu, dışı ahşap içi demir ve sonra içine duvarlarına tuğla döşenmişti . Okul U şeklinde konuşlandırılmıştı. Girişte 6-7 basamaklı bir merdiven vardı ve önünde küçük bir demir balkon gibi bir yer bulunuyordu. İstiklal Marşı ve andımız burada okunurdu. Babam bize burada günün anlam ve önemine ait bir şeyler söylerdi, sonra içeri girerdik. Koltuklar sağ ve sol tarafta karşılıklı bakacak şekilde yerleştirilmişti. Yeşil meşin koltuklar vagonun üçte ikisine kadar uzanırdı. Arka tarafta bir bölme vardı, belki temizlik malzemeleri veya kırık sıralar vardı. Öğrenci sayısı kız erkek 15-20 kişi kadardı. Birleştirilmiş sınıfta okuduk. Sınıflar 1'den 5'e kadar giderdi. Sınıfta kara bir tahta, öğretmen  kürsüsü , tahtanın üzerinde Atatürk portresi,  İstiklal Marşı,  Andımız ve Türk bayrağı asılıydı. Yan duvarda Türkiye haritası,  Dünya haritası, mevsim şeridi ve tarih şeridi asılıydı.


Fotoğraf: Alıntı

Bayrak direği Vagon okulun önünde dikili ve yaklaşık 15 metreydi. Bayrak;  gönderde asılıyken rüzgarda gelincik çiçeği gibi dalgalanıyordu. Bayrağımız dağlardan, derelerden ve uzaklardan adeta bir kutup yıldızı gibi görünüyordu. Türk bayrağının bir mekana bu kadar güzel yakıştığını görmedim.  Tarlalardan topladığımız gelinciklerden şurup yapardık. Belki de sazın tellerini tren raylarına benzetmem buradan gelir. Günlük yaşantımız ve olaylarımız istasyonda geçti çünkü o bölge mahrumiyet bölgesiydi. Özellikle kışın, yoğun kar yağdığı zamanlarda kuş bile uçmazken öğretmenlik vardı ve metrelerce kar yağsa da kar  tatilimiz yoktu, her koşulda eğitim devam ederdi. O çetin kış şartlarına rağmen günde en az 6 tren geçerdi ve o trenler insan dolu olurdu. Trenler 3-5 dakika dururdu ve istasyon bir panayır yerine dönerdi. Trenler bizim istasyonun neşesiydi. Bu trenin varlığında, çok güzel anılarım oldu:
Vagon okulumuzu  resmi bayramlarda Atatürk posteri ve bayraklarla süslerdik. Kız ve erkek arkadaşlar birlikte oyunlar oynardık. Tren olmadığı zaman raylar biz çocuklar için eğlence yeri gibiydi. Rayların üzerinde gezmek yarışmak, çok eğlenceliydi.15- 20 tane tavuğumuz , bir tane ineğimiz vardı. Arkadaşlarla inek yaymaya gider, derede yüzerdik balık tutardık. Doğu ekspres tren vagonlarında arkadaşlarımla, kardeşimle dut, kayısı, elma, erik, armut, su, ayran, kenger sakız satardık.
İnsanları da ilk orada tanımaya başladım. Kimi zaman yolcular sattığım ayranın parasını vermez, bardağımızı yere atıp kırar giderlerdi. Kimisi ise ayranın on  katı parasını verirdi. İnsanları da o zaman tanımaya başladım."

Sağlık memuru Adil Aktaş'n Ulugüney İstasyonu Anısı

Fikri Demirtaş,  Adil Aktaş 

Yol arkadaşım Adil Aktaş, 1970'li yılların sonlarında Hasan Çelebi Sağlık ocağında sağlık memuru olarak çalışmış. İstasyonun 100- 150 metre arkasında çaprazında bulunan vagon okulunun bulunduğu alanda bize Vagon okul anısını anlatıyordu. Tam bu sırada, uzaktan gelen bir tren sesi duyuldu. Homurtulu bir tren düdüğü, hız kesmeden yankılandı havada. Ardından gelen uğultu, havayı doldurdu ve tren, saniyeler içinde gözden kayboldu.


Ulugüney istasyonu

"1980 öncesi görev Sağlık Memuru olarak görev yaptığım Hasan Çelebi Sağlık Ocağı'nda bize bağlı köyler arasında Ulugüney İstasyonu ve etrafında bulunan az miktarda sekiz on civarı evler ve Vagon Okul öğrencileri de bulunuyordu. İstasyonun yaklaşık 100 metre arkasında bir yolcu vagonu okul haline dönüştürülmüştü. Ben rutin olarak köy okullarında okuyan öğrencilerin sağlık taramalarını ve aşılarını yapardım. Bu vagon okulda okuyan öğrencilerin de sağlık işlerini yürütürdüm. Vagon okul hala gözlerimin önünde.
1981 Mart ayında Hasançelebi sağlık ocağından ayrıldım. 1978'den 1981'e kadar düzenli olarak o vagon okulu ziyaret ettim ve sağlık açısından gerekli hizmetleri verdim. Vagonu bugün bile görsem tanırım; eski bir yolcu vagonuydu."

Adil Bey'in bu nostaljik hatırası, Ulugüney İstasyonu'na yaptığımız ziyaretin ne kadar anlamlı olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyordu. Bu  vagon okul,  eğitim göremeyen çocuklar için  adeta bir umut kapısı olmuştu.

Ulugüney İstasyonu Hareket memuru Ali Kılıç'ın vagon Okul anısı
Malatya Gar  

1976 - 1980 yılları arasında Ulugüney istasyonunda hareket memuru olarak görev yapan Ali Kılıç'la Vagon Okul ile ilgili  tlf' la yaptığım söyleşi ;
"Ulugüney istasyonu, Terzihan, Göğebakan, Akmağara, Keçemameyler (Kavlaklar), Karagüney, Oğuz, Köylüköyü, Taşoluk, Yeşil, Yeşilkale ve Çataltepe gibi birçok köy ve mezraya hizmet veriyordu. Bu istasyon sadece bir tren istasyonu değil, aynı zamanda bölgenin sosyal ve kültürel merkeziydi.

Ulugüney 'de 
On tane ev vardı. İstasyonda yedi tane demir yolu personeli , 12 takım işçileri çalışıyordu. İşçiler barakalarda kalıyordu. Bazıları köylerine gidiyorlardı.
Ulugüneyde 
Üç  bakkal vardı. Bunlar  Abdullah Kılç, Mehmet Toraman ve iİlyas Çağlayan 

İstasyon personelinin çocukları , benim zamanımda aklımda kalan 
hareket memuru Mehmet Karlıdağın çocukları, şimdi öğretmen olan oğlum Sedat Kılıç ve istasyonun yakınlarında ki evlerin çocukları vagon okulu'na gidiyorlardı.

Eğitim, Ulugüney'de önemli bir yer tutuyordu. Vagon okul, istasyon binasının yüz, yüzelli metre arkasında yer alıyordu. İstasyonun çevresinde yer alan evlerdeki  çocukların eğitim gördüğü özel bir okuldu. Bu okul, bir yolcu vagonundan ve iki işçi vagonundan dönüştürülmüş lojmanlardan oluşuyordu.

Vagon okulda Abdullah Göğebakan ve Hasançelebili Gülşah öğretmenler görev yaptı. Abdullah Göğebakan, sadece bilgili ve donanımlı bir öğretmen olmakla kalmadı, aynı zamanda köylüye çeşitli konularda da yardımcı oldu. Hükümet ile resmi yazışmalara yardımcı oldu, radyolarını tamir etti ve yeteneği ile öğrencilere ilham verdi.
Vagon okul sadece bir eğitim kurumu değildi, aynı zamanda bir sosyal merkezdi. Öğrenciler, köylüler okulun kütüphanesinden roman ve hikaye kitapları ödünç alarak okuma imkanı buldular. Milli bayramlar coşkuyla kutlandı ve istasyonun bahçesi, bölgedeki en güzel istasyon bahçelerinden biriydi.

1990'lara kadar Ulugüney istasyonu ve vagon okulu canlılığını sürdürdü. Fakat zamanla istasyonlar önemini yitirdi ve vagon okul da kaderine terk edildi. Binalar yıkıldı, çitler ve kamelyalar devrildi, ağaçlar kesildi ve üzümler kurudu. Çeşmelerden artık sular akmıyor ve istasyon hüzünlü bir atmosfere büründü.

Vagon okul, Ulugüney ve çevresi için sadece bir bina değildi. Bu okul, eğitim ve yaşamın buluştuğu bir yerdi. Öğrencilere bilgi ve beceri kazandırmanın yanı sıra, vagon okul aynı zamanda bir aidiyet ve topluluk duygusu da yarattı. Bu okulun hikayesi, bize geçmişin değerini ve eğitimin önemini hatırlatıyor.

Ali Kılıç'ın anıları, bize Ulugüney'in ve vagon okulun altın çağını anlatan bir pencere açıyor. Bu anılar, bir dönemin ruhunu ve o dönemde yaşayan insanların hayatlarını yansıtıyor.

***


                                            Vahap Uzunoğlu, Fikri Demirtaş

Vahap Uzunluğu'nun Ulugüney Vagon Okulu Anısı: Bir Eğitimci Emeklinin Hikayesi

Vahap Uzunoğlu, eğitimci, emekli cezaevi müdürü, Ankara Kent Konseyi üyesi ve Hekimhan Derneği Başkanı olarak birçok alanda iz bırakmış bir isim.Uzunoğlu'nun 1970'li yıllarda bir Hürriyet Haber Ajansı muhabiri olarak yaşadığı Ulugüney vagon okulu anısı :

Ulugüney'e Yolculuk:



1976 yılında, o dönemde Hürriyet Haber Ajansı'nda Hekimhan muhabiri olarak görev yapıyordum. Osman Çavdar'ın 33 plakalı 124 Murat arabasıyla Hekimhan'dan Ulugüney istasyonuna gittim. Okul müdürü ve öğretmeni Abdullah Göğebakan ile vagon okul hakkında sohbet ettik.

Vagon okul ile ilgili ilk haberi Türk haber ajansı vasıtasıyla Milliyet Gazetesi muhaberi rahmetli Fehmi Arıkan 1974'li yılında kamu oyuna duyurmuştu...
Vagon Okulun Kuruluşu:
Abdullah Göğebakan," Uzunoğlu  Sivas'tan Ulugüney'e tayin edildim.  Okul binası olmadığından   İstasyonda şeker fabrikasına ait bir kantar binasını okul ve lojman olarak kullanmıştık. Sonra Vagon ise zimmetli olarak verildi.
Küçük Bir Okul, Büyük Hayaller:
Okulun öğrencileri istasyon personelinin ve civardaki 10 evden gelenlerden oluşuyordu. Toplamda 16 öğrencisi olan okulda 7'si kız öğrenciydi."

Vagonun kapısında "Milli Eğitim Bakanlığı Ulugüney İlkokulu" tabelası asılıydı, bu da vagonun bir eğitim yuvasına dönüştüğünü gösteriyordu. Vagon okul, Anadolu'nun uzak köşelerinde ara istasyonlarda bile eğitimin önemsendiğinin bir göstergesiydi. Öğrenciler, sınıfın içine yayılan demir raylarının sesiyle, Atatürk'ün resmine bakarak ve İstiklal Marşı'nın dizeleriyle büyüyorlardı. Her şey, kısıtlı imkânlarla bile olsa, öğrenmenin ve öğretmenin bir yolunun bulunduğunu gösteriyordu. Bu küçük vagon okul, bilgiye aç genç zihinlerin şekillendiği, umut dolu bir yer olmuştu.

Abdullah öğretmen ders anlatırken , vagonun demir parmaklıkları arasından sızan güneş ışığında, her kelimenin hakkını vererek, çocukların gözlerindeki ışığı artırıyordu. Bu minik sınıfta, geleceğin büyük hayalleri filizleniyordu  Bu etkileyici eğitim ortamı hakkında bir haber hazırladım.
Manşet Haber ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın Dikkatini Çeken Bir Hikaye:
Bu haberim Hürriyet gazetesinde manşetten yayınlandı. Bu haber, o zamanki Hürriyet Haber Ajansı genel müdürü Oktay Ekşi ve Diyarbakır Hürriyet gazetesi bölge müdürü Kamil Başaran tarafından da takdirle karşılandı.beni maddi olaraktan da ödüllendirdiler.
Vagon okulun hikayesi 1980-1981 yıllarında Milli Eğitim Bakanlığı'nın Milli Eğitim dergisinin güz sayısında da yer aldı. Derginin kapağında vagon okulun fotoğrafı ve haberi yer alarak, bu özel eğitim kurumunun hikayesi daha geniş kitlelere ulaştı.

Vahap Uzunoğlu'nun Ulugüney vagon okulu anısı, zor koşullarda bile eğitime verilen önemin ve bu alandaki özverinin güzel bir örneğidir. Bu hikaye bize, eğitim imkanlarının her yere ulaşması ve her çocuğun kaliteli eğitim alma hakkının savunulması gerektiğini hatırlatıyor.

Vagon okul hikayesi, değişime ve kayboluşa karşı bir direnç hikayesidir. Bu hikaye bize geçmişin değerini ve eğitimin önemini hatırlatıyor. Vagon okulun mirası, gelecek nesiller için ilham kaynağı olmaya devam edecektir.
***
  
Fotoğraf alıntı Doktor (Sıhhiye) Vagonu'

İstasyondaki Vagon okullar , Ulugüney vagon okulu

Eğitim tarihimizde önemli bir yere sahip olan istasyonlardaki vagon okullardan biri de Malatya'nın Hekimhan ilçesine bağlı Ulugüney İstasyonu'ndaki vagon okuldur. 

Bu okullar, sınırlı imkanlara rağmen büyük bir azim ve fedakarlıkla hizmet vermiştir. Kırsal kesimde, birleştirilmiş sınıflarda eğitim veren öğretmenlerden 15-20 öğrencisi için gösterdikleri çaba ile takdire şayan bir mücadele örneği sergilemiştir. Bu öğretmenler, çoğu zaman bir sınıfta farklı yaş ve seviyedeki öğrencilere aynı anda ders vermek zorunda kalmışlar, ancak bu zorluklara rağmen çocukların eğitimini aksatmamak için büyük bir özveri ile çalışmışlardır.

Ulugüney İstasyonu'ndaki vagon okul, bu mücadelenin somut bir örneğidir. Bir tren vagonunun içine yerleştirilen sınıfta, öğretmen tahtada ders anlatırken, kız ve erkek öğrenciler sıralarında dikkatle derslerini dinlerlerdi. 

Vagon okullar, eğitim alanında kırsal kesimde yaşayan çocuklar için bir umut ışığı olmuş, onlara eğitim fırsatı sunmuştur. Bu okullar, Cumhuriyet’in eğitim alanındaki kararlılığını ve eğitimin herkes için erişilebilir olması gerektiğini vurgulayan önemli bir adım olmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurduğu vagon okullar, eğitim tarihimizde önemli bir yere sahiptir. İmkansızlıklar içinde bile eğitimden vazgeçmeyen öğretmenler ve bu okullarda eğitim gören çocuklar, Türkiye’nin eğitim seferberliğinin ne denli geniş kapsamlı ve kararlı olduğunu göstermektedir. Bu örnekler, geçmişten günümüze eğitimin önemini ve bu uğurda verilen mücadeleyi bizlere hatırlatmaktadır.

Eğitim Süreci

Vagon okul, köy çocukları için büyük bir nimet oldu. İstasyon personeli ve köylüler, çocuklarını okula göndermek için artık endişelenmiyorlardı. Eğitim, demiryolu yolcu vagonunda başladığında, çocuklar büyük bir heyecanla derslere katılırlardı. Vagonun istasyonda olması, çocuklar için hem eğitici hem de eğlenceli bir deneyim sunuyordu.

Vagon okul, istasyon ve çevresindeki evlerin eğitim açığını kapatmakla kalmadı, aynı zamanda başka istasyonlarda benzer uygulamaların hayata geçirilmesine ilham kaynağı oldu. Bu yaratıcı çözüm, köydeki eğitim seviyesinin yükselmesine katkı sağladı. Vagon okul  projesi, köy çocuklarının eğitimle tanışmasında önemli bir rol oynadı ve Hekimhan-Ulugüney İstasyonu gibi vagon okullar eğitim tarihine altın harflerle yazıldı. Bu hikaye, eğitimde yaratıcı çözümler ve yerel ihtiyaçların dikkate alınmasının önemini vurgulayan güzel bir örnek olarak hatırlanmaktadır. Bu güzel hizmet sayesinde demiryolu personeli ve köylüler, yaşama daha güçlü tutunmuş ve motivasyonları artmıştır. .

Eğitimin Önemi 

Köy çocuklarının yaşamlarının vazgeçilmez bir parçası haline gelen Ulugüney İstasyonu’ndaki yolcu vagonundan dönüştürülmüş okul çocuklarca çok seviliyordu. Bu sıra dışı okul, onların hayal dünyalarını süslüyor ve öğrenme arzularını körüklüyordu. Her gün, trenin gelişiyle istasyona yayılan kömür kokusu ve demir tekerleklerin raylar üzerindeki yankısı, öğrencilerin heyecanla pencerelere koşmasına neden oluyordu.

Yolcu trenleri istasyondan geçerken uzun bir düdük çalarak selamlıyordu öğrencileri. Bu düdük sesi, çocuklar için sadece bir selam değil, aynı zamanda dış dünyadan gelen bir merhaba gibiydi. Trenlerin gürültüsü ve düdüklerin yankısı, onların ders aralarındaki sohbetlerine bile konu oluyordu. Çocuklar, trenlerin getirdiği bu hareketliliği severek izliyor, her geçen trenle birlikte uzak diyarlara gitmenin hayalini kuruyorlardı.

Köy ve mezralarda yaşayan yolcular, gurbet ellere okumaya, çalışmaya, hastaneye veya askere gitmek için bu istasyonda inip binerlerdi. Trenlerin gürültüsü, yolcuların telaşı ve istasyon çalışanlarının koşturmacası burayı enerjik bir mekân haline getirirdi. İstasyona yakın köylerden çocuklar, tren vagonundan dönüştürülen bu okulda eğitim alarak umut dolu geleceklerine adım atarlardı. Sınırlı imkanlara rağmen, bu okul bilgiye aç genç zihinlerin şekillendiği, öğrenme arzusunun filizlendiği unutulmaz bir eğitim yuvası olarak hizmet vermiştir.

Günümüzde: internetten  edindiğim bilgiye göre, Atatürk Vagonu müzesi Ankara,TCDD 'Doktor (Sıhhiye) Vagonu' sağlık müzesi  İzmir -Alsancak Garı'nda ziyaretçiler tarafından gezilmektedir. Aynı şekilde bazı demiryolu vagon okullarında müzeye dönüştürülerek geçmişe dair anıları yaşatmalıyız. Bu müzeler, hem tarihimize sahip çıkmamızı sağlayacak hem de demiryollarının toplum üzerindeki etkisini eğitim konusunda da gözler önüne serecektir.



fotoğraf: Alıntı 

Yazı ve fotoğraflar: Fikri Demirtaş 


 Malatya Gar



İstasyon binasının arkadan görünüşü

                                   İstasyon  Çeşmesi



Fotoğraf alıntı: Bir Sevdadır Demiryolu Facebook-  Seyfettin Demir

Fotoğraf alıntı: Bir Sevdadır Demiryolu Facebook- Seyfettin Demir
İstasyonda su satan çocuklar 

Fotoğraf: Malatya Gar. 






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hekimhan - Basak Köyünde Kış Yarısı Geleneği Kuşaklar Boyu Yaşatılıyor.

Malatya'nın Ermeni Terzilerin Unutulmaz Anıları