Anadolu'da Kızılbaş-Alevi Mezar Kültürü

Fotoğraf alıntı: Güllü Nar/Yıldırım Ananın Mezarı Sivas İmranlı Boğazören köyü

Mezar taşları, sadece ölülerin anıtı değil, aynı zamanda bir dönemin sosyal, kültürel ve dini yapısının somut göstergeleridir. Tarihin en eski zamanlarından bu yana, mezarlıklar insanlık için kaçınılmaz sonun sessiz tanıkları olmuştur. İnsanoğlunun son durağı olan bu mekanlar, derin bir anlam taşır. Defnedildiğimiz bu çukur, gömüt, mezar, kabir ya da makber gibi adlarla anılır. Ancak mezar taşları, yalnızca birer taş parçası değil; aynı zamanda yaşanmışlıkların, inançların ve kültürel mirasın taşıyıcısıdır.

Bir mezar taşı, tarih ve sanat bakımından önemli bir vesikadır; o taşlar orada yatan kişiye şahitlik eder. Şahideler, yaşanmış medeniyetlerin mirası olarak karşımızda durur. Bu taşlar, geçmişin hafızasıdır. Bölgenin tarihini, inançlarını, kültürel yapısını çözmek istiyorsak, mezar taşlarına bakmamız yeterlidir. Bir kütüphanedir bu taşlar; okumasını bilen için, oymalarının ve yazıtlarının ardında çok şey saklıdır.

 Fotoğraf: Dr.Öğretim görevlisi İhsan Koluaçık
Sivas - İmranlı Koçgiri lahit mezar

Geçmişten günümüze, tarihe tanıklık eden mezar taşlarını yıkmak ya da başka bir yerde kullanmak, insanlık tarihine ve birlikte yaşama kültürüne saygısızlık olur. Vehhabi ve Selefi mezhep anlayışında, mezarların yeri belli olmaz; zira ölenin toprağa karışıp kaybolması istenir. Ancak, Anadolu’da mezarlara sanat eseri kıvamında taşlar dikmek, bu coğrafyanın eşsiz bir geleneğidir. Vehhabi mezar yıkıcılığının arkasında ise, sadece İslam'ı bidatlerden arındırma değil, kültürleri ve hafızaları dilleri yok ederek bir asimilasyon stratejisi yatmaktadır.

Anadolu coğrafyasında yapılan arkeolojik kazılarda, farklı medeniyetlere ve dinlere (pagan, Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamiyet gibi) ait mezarlıklar sıklıkla bulunmaktadır. Bu mezarlıklar, müzelerde ve açık hava müzelerinde sergilenerek geçmişe ışık tutmaktadır. Günümüzde de bu semavi dinlerin mensupları için ayrı ayrı mezarlıklar mevcuttur.
Fotoğraf alıntı
 Türkiye'de ilk ve tek: Üç semavi dinin inananları bu mezarlıkta yan yana yatıyor
Mersindeki Dinler Mezarlığı

Ülkemizde, hatta belki de dünyada tek örnek olarak gösterilen bir uygulama,
Dönemin Belediye Başkanı Mithat Toroğlu tarafından
dünyada ırk ve inanç ayrımcılığının zirve yaptığı zamanlarda 1938 yılında 380 dönüm arazide Türkiye'de ilk ve tek: Üç semavi dinin inananları bu mezarlıkta yan yana yatıyor.
Mersindeki Dinler Mezarlığı açılan Şehir Mezarlığı, kentin birlikte yaşama kültürü haline gelmişti
 Herkes, bu mezarlıkta ebedi istirahatgahını bulmaktadır. Bu uygulama, insanların ayrım gözetmeksizin birlikte yaşamasının güzel bir örneğidir. Mustafa Kemal Atatürk'ün de bu mezarlığı ziyaret etmesi, bu olayın önemini daha da vurgulamaktadır. Bence tüm dinlerin bu örnekten ilham alması ve hoşgörünün önemini hatırlaması gerekmektedir.

Ülkemizde de Türkçe'nin resmi dil olmasına rağmen, Arapça, Farsça ve Batı dillerinden isimlerin tercih edilmesi, bu gönüllü asimilasyonun bir yansımasıdır. 
 Çocuklara, yerleşim yerlerine veya kurumlara ana dilde isim verilmemesi, başka kültürlere özenme ve kendi kültürünün yavaş yavaş erimesine neden olur.


Fotoğraf alıntı: Dersim Bölgesi Tunceli 

Mezar taşlarının Türklerdeki tarihi çok eskilere, İslamiyet’ten önceye dayanır.  Türk kültürünü aydınlatan pek çok ipucu mezar taşlarında saklıdır. Bu taşlar, Hunlardan Göktürklere, İslamiyeti resmi din olarak kabul ettikten sonrada Selçuklulardan Osmanlılara ve Türkiye Cumhuriyetine kadar tüm tarihde ki Türk devletlerinin mirasında yer almıştır.

Alevilikte Hakka yürüme erkanı :

Fotoğraf alıntı: Ali Koçak'ın Facebook sayfasından Halk Ozanı Şah Sultan  K.Maraş Elbistan Çiftlik kale köyünde sırlandı


Alevi inancının temel prensiplerinden olan eşitlik, kardeşlik ve insan sevgisini yansıtan önemli bir ritüeldir. Ölümü bir veda değil, yeni bir başlangıç olarak gören bu anlayış, Alevilik'in evrensel değerlerini ortaya koymaktadır.

Hizmeti yürütecek olan Can cemevinde hakka yürüyen Canın tabutu baş batıya gelecek şekide konur. etrafında yarım ay şeklinde Cemal cemale gelecek toplanılır.Hizmete başlanılır. Hizmet yürüten can, buranın hak meydanı olduğunu yaşarken hangi inanç ritüelleri uygulanıyorsa hakka yürüme erkanında aynı rütillerde olacağını, bu erkanın aynı zamanda cem erkanı olduğunu onun içinde hizmete başlamadan önce rızalık ister rızalık aldıktan sonra Çerağ uyandırılır.Ana dilde nefesler söylenir daha sonra hizmet yapılır.İstenirse Mezarlıktada sırlamadan önce Can mezara konulmadan nefes söylenir.Daha sonra sırlama yapılır.Orada da yapılması gereken hizmet devam eder

Rızalık: Törenin gerçekleşmesi için aileden ve cemaatten rıza alınması önemlidir.
 * Çerağ: Aydınlanmayı ve bilgeliği simgeleyen mum veya kandil.

*Mezarlar, doğanın döngüsüne uygun olarak güneşin doğuşu ve batışı yönünde kazılır ve cesetler başı batıya dönük şekilde sırlama yapılır.
 * Sırlama: Vücudun toprağa verilmesi ritüeli.
*Hakka yürüyen canın tabutunun ve türbelerin üstüne genellikle Arapça yazılı örtüler örtünmez. Aleviliği simgeleyen baskın renk hangi ise o renk örtülür bu renk yeşil, kızıl veya kırmızı renktir. 
Kırmızı renk, Alevilikte hayatın, aşkın, coşkunun ve mücadele ruhunun sembolüdür. Aynı zamanda şehadetin ve kanın da simgesidir. Bu nedenle Hakka yürüme erkanında kırmızı , yeşil renk türbelerde tercih edilir.

Hakka Yürüme Erkanının Temel Özellikleri
 * Basitlik ve Doğallık: Aşırı gösterişten uzak, sade bir törenle gerçekleşir.
 * Kırmızı Rengin Önemi: Aleviliği simgeleyen kırmızı renk, hayatın ve aşkın sembolü olarak tabutta kullanılır.
 * Dil ve Kültürel Özgünlük: Tören, kişinin kendi ana dilinde ve kültürel değerlerine uygun olarak gerçekleştirilir.
 * Cem Erkanıyla Benzerlik: Hakka yürüme erkanı, bir cem erkanı gibi kabul edilir ve aynı ritüeller uygulanır.
 * Evrensellik: Farklı coğrafyalardaki Alevi topluluklarında benzer şekilde uygulanır.
 * Ölümün Doğal Bir Süreç Olarak Görülmesi: Ölüm, bir yok oluş değil, varlığın başka bir boyuta geçişi olarak kabul edilir.
Hakka Yürüme Erkanında Kullanılan Unsurlar
* Devriye: Törenin düzenli bir şekilde ilerlemesini sağlayan ritmik söylemlerdir.
 * Nefes: Kutsal sayılan nefeslerle ruhsal bir bağ kurulur.
 * Deyiş: Törenin duygusal ve anlamsal derinliğini artıran şiirsel sözlerdir.
 * Semah: Dönerek yapılan zikir, birlik ve beraberliği simgeler.
Örnek Deyişler
 -Cihan var olmadan ketmî âdemde,
 -Vahdetname
 -Haktan Gelirim
 -Kim Bilir
 -Türlü renge boyandım
 -Geldi geçti ömrüm benim
 - Bir kandilden bir kandile atıldım
 -Dostlar beni hatırlasın
 -Ölüm ölür, biz ölmeyiz

Kızılbaş-Alevi İnancı ve Mezar Kültürü
Fotoğraf: Fikri Demirtaş 
Sivas Şarkışla  Sivrialan köyü Aşık Veysel ' in mezarı

Binlerce yıllık Anadolu topraklarında, mezar taşları yalnızca ölümü değil, aynı zamanda canlı bir kültürü de simgeler. Alevilikte mezar taşları, inançların, geleneklerin ve tarihin bir araya geldiği kutsal bir alan oluşturur. Alevilik, tek bir milletin, tek bir coğrafyanın sınırlarına sığmayan evrensel bir inançtır. Bu inancın kökleri, semavi dinlerden çok önce Anadolu’da yaşayan medeniyetlerin kültürel mirasına dayanmaktadır. Alevilik, insanlık tarihi kadar eski bir inançtır ve bu inancın izlerini mezar taşlarındaki sembollerle görmek mümkündür.
Malatya  - Kuluncak,  Bicir  Türk  alevi Köyü

Alevilik inancında mezar kültürü, sadece ölüme dair bir ritüel değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir kimliği yansıtan önemli bir ögedir. Aleviler, Hz. Muhammed’in vefatından sonra Hz. Ali ve Ehlibeyt’e duydukları sevgiyle Kerbela olayını ve On İki İmam’ı savunmuşlardır. Alevilerin kimliği, ozanların deyişlerinde, gülbanklarında ve dualarında yaşar. Bu kültürel kimlik mezar taşlarına da işlenmiştir.

Safevilerle Osmanlıların mücadelesi, aslında bir mezhep çatışmasından öte, siyasi bir cihangirlik savaşıdır. Yavuz Sultan Selim’in Şah İsmail’e karşı giriştiği mücadele, Alevilerin yok edilmesine yol açmış, Osmanlı şeyhülislamlarının fetvalarıyla Aleviler katli vacip ilan edilmiştir. Ancak, bu baskılara rağmen Alevilik, inançlarını korumayı başarmış ve zamanla yeni bir form kazanarak günümüze kadar var olmuştur.

Mezar Taşlarında Alevilik Sembolleri

Alevilikte mezar taşları, sıradan birer anıt değil; inançların ve kültürel birikimlerin sembollerle dışa vurulduğu önemli birer eserdir. 

Alevilikte mezar taşları, kişilerin sadece kim olduğunu değil, onların inançlarını ve dünyaya bırakmak istedikleri mesajları da içerir. Mezar taşlarında genellikle canın fotoğrafı, doğum ve ölüm tarihleri, devri daim olsun dileği yer alır. Alevilikte doğa kutsaldır ve mezar taşlarında doğayla ilgili semboller sıklıkla kullanılır. Turna, güvercin, anka kuşu, yıldız, 12 burç, hayat ağacı, teslim taşı gibi figürler mezar taşlarında sıkça yer alır.

Aleviliğin en önemli özelliği ve simgelerinden biri, semah dönen kadın erkek, İnsandır.
Günümüzde, Alevi mezar taşlarında Sünni İslam geleneğinden etkilenme sonucu "Ruhuna Fatiha" gibi yazıların görülmesi, inançsal bir kirlenme olarak kabul edilmektedir. Ancak Alevi vakıf ve derneklerinin bilinçlendirme çalışmalarıyla bu tür uygulamaların azaldığı gözlenmektedir.

Anadolu'da yaşayan Türk, Kürt, Zaza   tahtacı Kızılbaş- Aleviler Şii- İran , Sünni Arap inanç ritüellerini yapmasalar da bunların kültürlerinden inançlarından  etkilenerek  Ehl Beyt'in Arapça adlarını kullanmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün,  Hz. Ali ve On İki İmamın  Hacı Bektaşı Velinin fotoğrafları, Arap harfleriyle yazılmış levhalar,  Zülfikar ( Hz. Ali'nin kılıçı ) Cem evlerini ve evlerini süslemişlerdir.
Ölümsüzlüğe Seslenen Mezar Taşları
Alevilik, varoluş felsefesiyle insanı merkeze alan, doğayı ve canlıları incitmeden onlarla uyum içinde yaşamayı öğreten kadim bir inanç sistemidir. Bu inançta asıl hedef, kamil insan mertebesine erişip Rıza Şehri'nde yaşamaktır. Rıza Şehri, insanın hem kendisiyle hem de doğayla barış içinde olduğu, hoşgörü ve sevgiyle yoğrulmuş bir manevi dünyayı temsil eder.

Anadolu'nun bereketli topraklarında, Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağı altında yaşayan her birey; Alevi, Sünni, Şii fark etmeksizin aynı vatanın evladıdır. Bu coğrafyada vatanları için şehit düşen, vergi veren, üreten vefat eden her can, hangi inanca sahip olursa olsun, ister camide ister cem evinde uğurlansın, aynı mezarlığa defnedilir. Ölülerinin bile yan yana yattığı bu topraklarda birlik ve beraberlik ruhu yaşamaktadır. Ancak ne acıdır ki, bazı dış güçler ve ideolojik yapılanmalar, bu birlikteliği bozmaya çalışmakta, Aleviliği çeşitli yerlere bağlayarak toplum içinde ayrışmalar yaratmayı hedeflemektedirler.Emperyalist Amerika, Rusya, İngiltere Avrupa devletleri, Araplar ve İran gibi dış unsurların, Alevilik üzerinden yürüttükleri beşinci kol faaliyetleri, toplumu mezhepsel ve ideolojik olarak bölme amacını taşır.

Yakın bir geçmişte, Aleviliği farklı kültürlere ve tarihi figürlere bağlamaya çalıştılar. Kimi zaman Luvilere, kimi zaman Göbeklitepe’ye dayandırdılar. Oysa ki, Aleviliğin herhangi bir yere bağlanmaya ihtiyacı yoktur. Alevilik, insanlıkla birlikte doğmuş, insanlığın özüyle var olmuş kadim bir inançtır. Her dönemde, her coğrafyada, farklı donlara bürünmüş olsa da, özünden hiçbir şey kaybetmeden var olmaya devam edecektir. Bu inancın sırrı ve özü, hangi dili konuşursa konuşsun, ulu ozanların deyişlerinde gizlidir. Aleviliğin şiirlerinde, türkülerinde, deyişlerinde insan olmanın ve evrensel değerlerin izleri sürülür.

Alevilik, ne bir milletin ne de bir dinin tekelinde olan bir inançtır. Alevilik, tüm insanlığın ortak mirası ve evrensel değeridir. İnsanlığın aydınlık yüzü olan bu inanç sistemi, insanı insana, insanı doğaya ve tüm varlıklara sevgiyle, saygıyla bağlayan bir öğretidir. Alevilerden bir etnik grup yaratmaya çalışmak, dirileri ve ölüleri ayırma gayreti, kimseye fayda sağlamaz. Bu topraklarda ölülerin bile yan yana yattığı, barış ve kardeşliğin filizlendiği bu toplumda, ayrımcılık ancak ve ancak insanlığa zarar verir.

Alevilik, köklü ve derin bir manevi yapıya sahiptir. İnsanlığın, sevgi, saygı ve hoşgörüyle bir arada yaşadığı bir dünyayı inşa etmeyi amaçlar. Her türlü bölücülüğe ve ayrışmaya rağmen, bu inanç varlığını sürdürmüş ve sürdürmeye devam edecektir. Çünkü Aleviliğin kökleri, insanlığın evrensel değerlerinde saklıdır; sevgi, kardeşlik ve barış onun özüdür.

 Alevilerden etnik bir grup yaratmaya, dirilerini, ölülerini ayırmaya kimseye yarar sağlamaz...
***
Alevilik inancında mezar taşları, sadece birer anıt değil; ölümsüzlüğe atılan birer imzadır. Bu taşlar, devriye inancı gereği ölümün bir son olmadığını, varlığın farklı formlarda devam ettiğini simgeler. Aleviler için mezar taşları, sadece bir mezarın değil, bir kültürün, bir inancın yaşadığı birer alan olarak karşımıza çıkar.

Alevilik, her türlü dini ve etnik ayrımcılığa karşı duruşuyla insanlığın ortak evrensel değerlerinin temsilcisidir. Bu yüzden, mezar taşları da bu evrensel duruşun birer nişanesidir. Mezarlıklar hangi medeniyete dine inanca ait olursa olsun mezar kültürünü korumak ve gelecek nesillere aktarmak, hepimizin ortak sorumluluğudur.


Fotoğraf Galerisi:

Fotoğraf  Fikri Demirtaş 
Malatya Battalgazi ilçesi Atabey köyü Türk alevi (mahallesi )Zeynel Abidin Türbesi


Fotoğraf alıntı:
Nevşehir Hacıbektaş ilçesi Halk ozanı Mahzuninin mezarı
Fotoğraf: Fikri Demirtaş 
Elazığ - Baskil Şeyh Hasan Türk alevi köyü
Fotoğraf: Fikri Demirtaş 
Elazığ - Baskil Şeyh Hasan Türk  alevi köyü. Selçuklu  mezarı

Malatya - Yazıhan Tenci köyü Kızıl Deli Sultan türbesi
Fotoğraf: Fikri Demirtaş 
Elazığ - Baskil Şeyh Hasan Türk  alevi köyü. Ali Göktürk dede 

Fotoğraf: Cafer Doğan
Malatya  Akçadağ  Karapınar Kürt alevi köyü. 1949 Akçadağ Köy Enstitüsü  1949 mezunu Ali öğretmenin eşinin mezarı

Malatya Hekimhan  Ballıkaya ( Mezirme) Türk  Alevi  köyü 

Fotoğraf  Fikri Demirtaş 
Malatya  Yazıhan İlçesi Fethiye Türk  alevi köyü  mezarlık

Malatya- Kuluncak  Bicir Köyü Derviş Ali Türbesi
Ali Şahabettin Aktaş
Malatya- Akçadağ Qarran ( ikinciler köyü) Balyan aşiretinden Akçadağ Köy enstitüsü son mezunu

Fotoğraf alıntı 
Iğdır  Koç başlı mezarlar
Fotoğraf Fikri Demirtaş 
Malatya - Arapgir Türk alevi Onar Köyü
Şeyh Hasan Onar Türbesi 
Malatya- Hekimhan  Güvenç Türk alevi köyü  , Âşık Sadık Baba Türbesi 

Hekimhan- Culhalı Türk alevi köyü  Âşık Esiri Babanın mezarı
Halk ozanı Birfani ( Öğretmen Metin Özer), Fikri Demirtaş 

Yorumlar

  1. Eline yüreğine kalemine ve emeğine sağlık sevgili öğretmenim. Çok güzel yazmış ve çok güzel fotoğraflamışsın. Kutluyorum seni.

    YanıtlaSil
  2. Kalemine sağlık arkadaşım, bu güzel araştırma için teşekkür ederim..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hekimhan - Basak Köyünde Kış Yarısı Geleneği Kuşaklar Boyu Yaşatılıyor.

Malatya'nın Ermeni Terzilerin Unutulmaz Anıları

HEKİMHAN- ULUGÜNEY İSTASYONU VAGON OKUL