Hekimhan Tarih ve Kültür Gezisi: Taşhan'ın Gizemli Kitabeleri ve Bir Dostluk Hikayesi
24 Ekim 2024 tarihinde, Ğrigoriyos Melki ÜREK Adıyaman ve Çevre İlleri Süryani Kadim Metropolit ve Patrik Vekili ile birlikte, Malatya'nın tarihi ve kültürel zenginliklerini keşfetmek üzere önce Malatya Büyükşehir Belediyesi Sanat sokağında dünyada üçüncü, Asya ve Avrupa'nın en büyük "Fotoğraf makinesi müzesini "gezdik. Müze sorumlusu İrfan Tunay müze hakkında bilgiler verdi. Anı fotoğraflar çekip hediye etti. Öğlen Maden ve ceviz diyarı Hekimhan'a gitmek için yola çıktık.
Malatya'dan Hekimhan'a giderken yaklaşık 45 dakikalık sohbet ederek keyifli bir yolculuk yaptık. Tarihi eski ipek yolundan 'gafladan' geçerek ilçeye yaklaştıkça manzara iyiden iyiye güzelleşmeye başladı. Birdenbire karşımızda sislerin arasından beliren Zurbahan Dağı'nın zirvesi, sanki gökyüzüne değecekmiş gibiydi.
Fotoğraf: Müslüm Mutlu
Yücekaya adeta ilçenin koruyucu meleği gibiydi. Tepelerden aşağıya doğru uzanan kollarıyla, kasabayı tehlikelerden koruyormuş gibi görünüyordu. Bu eşsiz manzara karşısında gözlerimizi alamadık. İlk durağımız, Hekimhan Belediye Başkanı Mehmet Şerif Yıldırım'ı makamında ziyaret ederek ilçenin tarihi değerleri üzerine bilgi aldık.
Hekimhan'ın Tarihi Mirasları
İlk önce ilçe içinde yeni yapılmakta olan Hükümet Konağı'nın hemen arkasında, eski bir cezaevi olarak kullanılan ve tarihi dokusu bozulmuş durumda olan tescilli ama kahverengi levhası olmayan Surp Pirgiç Ermeni Kilisesi'ni ziyaret ettik. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından yapılan araştırmalar kapsamında kilise alanında dört adet sondaj çalışması gerçekleştirilmiş. Ancak, yaklaşık iki metre derinliğindeki bu çukurlar güvenlik önlemleri alınmadan bırakılmış ve ziyaretçiler için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Yağmurlu ve karlı havalarda bu çukurlar daha da riskli hale gelmektedir. Üstelik kilisenin çevresi herhangi bir koruma altına alınmamış ve ziyaretçileri bilgilendirmeye yönelik bir tabela da bulunmamaktadır. Bu tarihi yapı, Hekimhan’ın çok katmanlı kültürel mirasını bir kez daha gözler önüne serdi.
Aracımızı Osmanlı dönemi eserlerinden Köprülü Mehmet Paşa Camiine yakın bir yerde park ettik.
Yücekayanın eteklerinde bulunan Selçuklu dönemine ait ve yaklaşık 800 yıllık bir tarihe tanıklık eden Hekimhan ilçesindeki Taşhan kervansarayını ziyaret ettik.
Fotoğraf : Fikri Demirtaş Selçuklu Dönemi Kitabe. Ermenice, Süryanice, Arapça
Celal Yalvaç, Mardin Metropoliti F.Hanna Dolapönü
Taşhan’a adım attığımızda, bizi karşılayan en dikkat çekici unsur, giriş kapısında bulunan üç dilli kitabe oldu. Bu kitabe, bizi yüzyıllar öncesine doğru bir zaman yolculuğuna çıkardı. Kitabenin üzerinde Ermenice, Arapça ve Süryanice yazılar vardı ve her biri ayrı bir medeniyetin izlerini taşıyordu. Bu esrarengiz kitabelerin anlamını çözmek için, Malatya’nın unutulmaz gazetecilerinden rahmetli Celal Yalvaç’ın 1960’lı yıllarda yaptığı araştırmalara yöneldik. Celal Yalvaç , kitabeleri fotoğraflamış ve farklı dildeki kısımların çevirileri için dönemin önemli isimleriyle yazışmalar yapmıştı.
Gazeteci ve araştırmacı yazar Celal Yalvaç ile yaptığım kitabenin okunmasıyla ilgili söyleşide şunları belirtti: "Ermenice yazıyı İstanbul Ermeni Patrikhanesi'ne göndermiştim. Beklediğim süre içinde okuyup çevirisini göndermedikleri için, bu kitabenin Ermenicesini Ankara'da arkadaşım Prof. Dr. Fahrettin Kırzıoğlu'na gönderdim. O da üniversitede bir Ermeni hocaya okutup çevirisini bana gönderdi. Kitabenin Arapçasını ise Malatya Müftüsü Hacı Halil Efendi okumuştu. Arapçayı ve Farsçayı ana dili gibi bildiği için bu konuda oldukça yetkindi.
Kitabenin Süryanicesini ise Mardin Kadim Metropoliti Hanna Dolapönü kısa zamanda okuyup bana göndermişti. Dolapönü ile vefatına kadar uzun yıllar mektuplaştığını belirttim.' "
***
Celal Yalvaç, yazdığı tüm mektupları ikişer nüsha olarak hazırlarmış. Gelen cevapları ve kendi yazdığı mektupların birer kopyasını da dosyasına saklarmış. Hekimhan Taşhan ile ilgili araştırması sırasında, Metropolit Hanna Dolapönü'ne yazdığı mektupları banada gösterdi ve ben de bu mektuplardan birisinin fotoğrafını çekmiştim.
Araştırmacı yazar Nezir Kızılkaya Doktora tezi olarak Gazeteci Celal Yalvaç'ı çalıştı. Yakında bu tez kitap halinde okuyucuları ile bulaşacak.
Fotoğraf: Kaynak: Nezir Kızılkaya(Celal Yalvaç Arşivi)
F.Hanna Dolapönü Süryani Kadim Metropolit
" T.C.
SURYANİ KADİM METROPOLİTLİĞİ
Tlf . 39- Pk.No.6
Mardin
Sayı:74
9/ 3 / 1965
Sayın Celal Yalvaç,
Malatya
Muhterem Efendim,
Malatya tarihiyle uzun zamandır meşgul olduğunuza tebrik ediyorum başarılar dilerim. Herhalde 1940 tarihli bay Ekrem Yalçınkaya tarihini takip edeceksiniz. Bunlarıda unutmayın.
Malatya büyük Mihailin veyiknamesi ve Ebulfarac'ın muhtasar - eldevul tarihi ikiside tarihe kurumu neşretti.
Birde Hekimhan'da bir eski Suryance kitabesi vardır. Ben İstanbuldayken bir Alaman Profesoru bana gönderdi. Kendisine tercüme ettim. Topladığınız Suryani kitapleri ( kitabeleri)gönderiniz. Tercümelerine hazırım, fakat ermeni kitaplerini İstanbul Ermeni Patrikhanesine göndermenizi tavsiye ederim. Çünkü ben Ermeniceyi bilmem, geciktirmeksizin tercüme edip göndereceğim.
Bilvesile selam ve hürmetlerimi sunarım.
F.Hanna Dolapönü
Suryani Kadim Metropoliti
İmza
Celal amcayla yaptığımız bir sohbette bana "Her gün sabah, akşam vefat eden anneme, babama, sevdiğim insanlara (bunların arasında din ve ırk farkı gözetmeksizin) saygıyla anar, Ermeni ve Süryani dostlarıma, Mardin Metropoliti mektup arkadaşım Hanna Dolapönü’ne de dua eder, rahmet dilerim. " demişti.
Arkadaşım Süryani Tarihçi Araştırmacı -yazar Muzaffer İris İstanbul'dan " kendi kitapları " bütün yönleriyle Süryaniler, Adıyaman Süryanilerinin Tarihi Soğan Kabukları " ve " Süryani Kadim Metropoliti Hanna Dolapönü, Yrd.Dr.Dr. Nihat Durak, Mardin Metropoliti Mor Filüksinos Hanna Dölebeni'nin Yaşam Öyküsü ve Günlüğü Türkçeye Çeviren Melfono Zeki Demir" kitaplarını Celal amcaya vermem için bana yollamıştı. Kitapları Celal amcaya verince nasıl da sevinmişti. O esnada yazar M.İris'i tlf'la arayarak teşekkür ettim. Celal Yalvaç kulağı işitmemesine rağmen ayağa kalkarak kitapları elinde o da tlf'la yazara teşekkür etmişti.
Adıyaman'dan gelen Süryani Metropolit Melki Ürek ile 6 Şubat depremi öncesi 30 Ocak 2023 tarihinde Celal Yalvaç'ın ofisinde buluşarak bu dostluk dolu yazışmalar üzerine uzun uzun sohbet etmiştik. Metropolit Ürek, Celal Yalvaç’ın 15 Aralık 2023'te vefat haberini aldığında Adıyaman’dan Malatya’ya gelerek cenazesine katılmıştı.
Bu yazışmalar , sohbetler yıllar sonra bile bizleri etkileyen, kültürler ve inançlar arası dostluğun ne kadar derin olabileceğini gösteren bir hikaye oluşturmuştu.
Malatya Şehir Mezarlığı Celal Yalvaç'ın cenaze töreni
Malatya'nın kalbinde yatan, şehirle özdeşleşmiş bir meşaleydi Celal Yalvaç. Arşivlerin derinliklerinde kaybolup giden hatıraları gün yüzüne çıkararak, kentin hafızasını tazeledi. Sosyal bilimlerin her alanında yaptığı titiz araştırmalarla, Malatya'nın tarihine ışık tutan bir fener oldu. Objektifinden süzülen karelerle, şehrin ruhunu ölümsüzleştirdi. Onun yokluğunda, Malatya bir parçasını eksik hisseder. Celal Yalvaç, sadece bir gazeteci, fotoğrafçı veya araştırmacı değildi; o, Malatya'nın yüreğinde yaşayan bir efsaneydi.
Bugünkü Hekimhan ziyareti, Celal Yalvaç'ın hayalini kurduğu bir başka buluşmayı gerçekleştirdi; Metropolit Ürek, Celal Yalvaç'ın hayalinde olan Hekimhan’a onun anısını yaşatmak üzere gelmişti.
Metropolit Melki Ürek, Taşhan kapısındaki üç dilli kitabeyi gördüğünde gözleri parladı. Beyaz ipek misali uzun sakalını sıvazlayarak, ceketinin düğmelerini ilikledi. Bir çocuk gibi sevinen Metropolit, 5500 yıllık atalarının dilini konuşan Süryanice yazılı kısmını seslice okumaya başladı. Dudaklarından çıkan her söz , söyleyen ve susan bu kitabenin 800 yıl sonra dile gelmesiydi.
"Süryanice, Hz. İsa'nın annesi Hz. Meryem'den öğrendiği Arimece dilinin gelişmiş bir halidir. Bu dil, Babil, Kalde ve Akad gibi kadim uygarlıkların beşiği olan Ortadoğu'nun en eski ve köklü halklarından biri olan Süryanilerin dilidir. Süryaniler, bu coğrafyanın etnik ve kültürel bütünlüğünün en önemli halkalarından biridir."
'Renkler solmasın, kültürler solmasın' diyerek, bu zengin kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak gerektiğini vurguladı. Ve o an, fotoğraflarla ölümsüzleştirildi.
Taşhan gezisinden sonra İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne de uğradık. Burada çay içip kısa sohbetin ardından , ikindi vakti ezan sesi Yücekayada yankılanırken geziyi sonlandırıp Malatya’ya geri dönmeye karar verdik.
Unutulmaz Bir Gün
Bu gezi, yalnızca tarihi yapılar arasında gerçekleştirilen bir keşif yolculuğu değildi. Gezi sayesinde aynı zamanda, dostlukların, kültürler arası diyaloğun ve geçmişle gelecek arasında kurulan köprülerin ne denli önemli olduğunu bir kez daha anladık. Rahmetli Celal Yalvaç’ın azmi, Hanna Dolapönü’nün bilgeliği ve Metropolit Melki Ürek’in duyarlılığı, Taşhan’ın hikayesini daha da zenginleştirirken bizlere de unutulmaz bir gün armağan etti. Bu tür ziyaretlerin, tarihsel bağları güçlendirip geleceğe taşımak için ne denli değerli olduğunu bir kez daha idrak ettik.
Taşhan - Hekimhan'ın Tarihi Hazinesi
Hekimhan ilçesinin merkezinde bulunan, kahverengi işaret levhalı tarihi Taşhan, derin bir kültürel ve tarihi öneme sahip nadide bir yapıdır. Ama ne yazık ki bu yapı hakkında turistlere bilgi verici Türkçe ve İngilizce yazılı bir pano yoktu.
Türk- İslam tarihinin
üç farklı dönemde inşa edilmiş olan bu yapı, üzerindeki kitabeler ile zengin tarihî mirası gözler önüne sermektedir. Taşhan'ın giriş kapısında yer alan üç kitabe; Ermenice, Arapça ve Süryanice dillerinde yazılmış olup, yapının çok kültürlü geçmişine ışık tutar. Bu kitabelerden ilki, Selçuklu döneminde (1218), I. İzzettin Keykâvus'un hüküm sürdüğü döneme aittir ve Taşhan'ı yaptıranın, dönemin ünlü hekimlerinden Ebusalim Bin Ebu-l Hasan Ela-Şamas El Hekim El Malati olduğu anlaşılmaktadır. Bu bilgi, yapının adının da hekimlere ithafen verildiğini düşündürmektedir.
Malatya Vesikası: Üç Dilli Kitabelerin Önemi
2017 yılında Malatya Valisi Ali Kaban, Hekimhan'a yaptığı ziyarette İl Kültür ve Turizm Müdürü Levent İskenderoğlu'ndan Selçuklu dönemine ait üç dilli bir kitabe hakkında bilgi alması üzerine, Vali Kaban'ın talimatıyla bu kitabe üzerindeki yazılar incelenmeye başlanmıştır.
Yaklaşık elli beş yıl önce gazeteci Celal Yalvaç bu kitabenin fotoğrafını çekmiş ve yaptığı tercüme çalışmaları, özel arşivinde bulunmaktadır.
İskenderoğluda yıllar sonra bu kitabenin fotoğrafını yeniden çekerek, tercümesini yaptırmış ve bir imitasyonunu yaptırarak "Malatya Vesikası" adıyla Valilik binasına astırmıştır.
Bu vesika, Malatya'nın çok kültürlü yapısını ve farklı din ve dillerden insanların barış içinde bir arada yaşadığını göstermesi açısından büyük bir önem arz etmektedir. Ermeni, Arap ve Süryani dillerinde yazılmış bu kitabeler, sadece bir yapının değil, aynı zamanda bir dönemin kültürel ve dini zenginliklerini de sembolize etmektedir.
Taşhan'ın Günümüzdeki Durumu
2014 yılında Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden kiralanan Taşhan, ne yazık ki günümüzde tarihi dokusuna uygun bir şekilde kullanılmamaktadır.
Kervansaray, düğün, mevlit, toplantı salonu ve hatta Kızılay deposu gibi farklı amaçlarla işlev görmektedir. Ayrıca içinde bir alıç sirkesi dükkanı yer almakta olup, hamam kısmı ise atıl vaziyette durmaktadır.
Taşhan’ın iç mekânları ciddi bir bakımsızlıkla karşı karşıya kalmış; duvar sıvaları nemden dökülmüş ve yapı oldukça kötü bir durumdadır. Tarihi bir yapının bu denli hoyratça kullanımı, kültürel mirasa karşı bir ihmal olarak değerlendirilmektedir.
Özellikle dikkat çekici olan ise, Taşhan'ın içinde bulunan iki bölümün tuvalet olarak düzenlenmiş olmasıdır. Yapının yakın çevresinde cami ve belediyeye ait tuvaletler bulunmasına rağmen, Taşhan’ın tarihi atmosferine zarar verecek bu düzenlemeler, yapının asli kimliğinden uzaklaşmasına sebep olmaktadır. 31 Aralık 2023 tarihinde Büyükşehir Belediyesi ile yapılan sözleşmenin sona ermiş olmasına rağmen, Hekimhan Belediyesi herhangi bir resmi protokol olmaksızın yapının bakımını üstlenmeye devam etmektedir.
Hekimhan’ın Kültürel Değerlerine Sahip Çıkılması Gerekliliği
Ankara’da bulunan Hekimhan Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Vahap Uzunoğlu ile yapılan bir görüşmede, Hekimhan’daki 1940-1950 li bazı iki katlı kerpiç evlerin tarihi mekan olarak tescillendiği ifade edilmiştir. Ancak Uzunoğlu, yalnızca bu evlerle sınırlı kalınmaması gerektiğini, Taşhan Kervansarayının yanı sıra dünyaca ünlü masal yazarı Eflatun Cem Güney’in doğduğu kerpiç ev, Çırzı Hitit Yazıtları, ilçe sınırları içindeki tescilli Sırp Pirgiç Kilisesi ve Güzelyurt Höyükleri gibi diğer önemli tarihi ve kültürel eserlerin de korunup, turizme kazandırılması gerektiğini dile getirmiştir. Bir emekli görsel sanatlar öğretmeni olarak, Malatya İl Kültür ve Turizm müdürlüğü , Büyükşehir Belediyesi ilçe belediyesi ve hem yerel hem de merkezi yönetimlerin bu eşsiz kültürel mirasa sahip çıkmaları gerektiğini talep ediyoruz.
Taşhan’ın Geleceği İçin Öneriler
Taşhan gibi bir yapının korunması, restore edilmesi ve gelecek nesillere aktarılması büyük bir sorumluluktur. Bu bağlamda, kervansarayın geleceğine yönelik bazı öneriler şu şekildedir:
1. Restorasyon ve Rehabilitasyon: Taşhan'ın tarihi dokusuna uygun bir şekilde restore edilmesi ve hasar gören kısımlarının onarılması öncelikli bir adımdır. Bu süreç, titizlikle yürütülmeli ve yapının orijinal mimarisi korunmalıdır.
2. Müzeye Dönüştürme: Taşhan, bölgenin tarihini, kültürünü ve medeniyetlerini anlatan bir müzeye dönüştürülerek, ziyaretçilere açılabilir. Böylece, bölgenin zengin tarihi ve çok kültürlü yapısı geniş kitlelere tanıtılabilir.
3. Kültür Merkezi Olarak Kullanım: Yapının kültürel etkinlikler için bir merkez haline getirilmesi, konserler, seminerler ve sergiler gibi etkinliklerin düzenlenmesi, Taşhan'ın canlı bir kültürel merkez olarak varlığını sürdürmesine katkı sağlayacaktır.
4. Konaklama Tesisi: Taşhan, butik otel ya da pansiyon olarak hizmet vererek, bölgenin turizmine önemli bir katkı sağlayabilir. Bu, aynı zamanda yapının ekonomik sürdürülebilirliğini de sağlayacaktır.
5. El Sanatları Atölyesi Kurulması: Geleneksel el sanatlarının yaşatılması amacıyla Taşhan içerisinde atölyeler kurulabilir. Bu sayede, hem yerel sanatçılara bir alan sunulmuş olur hem de ziyaretçilere otantik bir deneyim yaşatılır.
6. Çevre Düzenlemesi: Taşhan’ın çevresinin düzenlenerek yeşil alanlar oluşturulması, yapının estetik görünümünü ve ziyaretçiler için cazibesini artıracaktır. Böylece, daha keyifli bir ziyaret ortamı sağlanabilir.
7. Tanıtım: Hekimhan’ın çevre yolunun girişlerine Taşhan’ı tanıtan levhalar ve büyük fotoğraf panoları asılarak, yapı daha geniş kitlelere duyurulabilir. Bu, hem yerel hem de ulusal turizm açısından büyük bir fayda sağlayacaktır.
Sonuç olarak, Taşhan’ın korunması ve işlevsel hale getirilmesi, sadece Hekimhan’ın değil, Malatya’nın da kültürel mirasına sahip çıkılması açısından büyük önem taşımaktadır. Yapılacak çalışmalar, bölgenin turizmine katkı sağlarken, aynı zamanda tarihi dokusunun korunmasına ve gelecek nesillere aktarılmasına vesile olacaktır.
Fotoğraf Galerisi:
Yorumlar
Yorum Gönder