Arapgir Taş Köprü : Tarihin İzinde Bir Yolculuk

Fotoğraf : Fotoğraf: Orhan Alkaya 
 Roma Dönemi  Taş Köprü,  restorasyon sonrası, Suceyin- Arapgir
 
Fotoğraf : Nezir Kızılkaya arşivi
Roma Dönemi Taş Köprü Restorasyon öncesi

Arapgir -Suceyin , Taş Köprü: Tarihin İzinde Bir Yolculuk

Sabahın ilk ışıkları, Malatya’nın doğal güzelliklerini sarı bir örtüyle kaplarken, sonbaharın o eşsiz paletinden tonlar yayılıyordu. Gökyüzü, maviliğini tüm berraklığıyla sergiliyor, dağlar ve bağlar sararmış yapraklarıyla bir sonbahar resmi sunuyordu. Kasım ayının ilk haftasında Mağma Dergisi Yazarı ve kayısı üreticisi M.Orhan ALKAYA ile birlikte rotamız, Malatya’nın tarihi dokusuyla öne çıkan Arapgir ilçesine, Kozluk Çayı üzerinde yer alan tarihi Roma dönemine ait iki bin yıllık Suceyin Taş Köprüsü’ne doğruydu. Malatya'dan hareketle, tarihi ve doğal güzellikleriyle büyüleyen Arapgir Suceyin Köprüsü'ne ulaşmak için iki alternatif güzergah bulunuyor. Her iki yol da farklı mesafelerde olsa da, sizi eşsiz bir yolculuğa çıkaracak.

Güzergah 1: Malatya - Arguvan - Arapgir Suceyin mahallesi ( Köyü)
Bu güzergah, toplam 107 km olup tamamı asfalt yoldan oluşuyor. Mahalleye ulaştıktan sonra, 5 km'lik stabilize virajlı  bir yol sizi köprüye ulaştıracak. Bu yol, tarihi taş köprünün köye olan yakınlığını ve ulaşım kolaylığını gözler önüne seriyor.

Güzergah 2: Malatya - Arapgir - Suceyin Köyü
Malatya'dan Divriği Arapgir Yolu/D260 üzerinden bu güzergah ise 148 km uzunluğunda ve yine tamamı asfalt yoldan oluşuyor. Mahalleye ulaşım mesafesi açısından biraz daha uzun olsa da, farklı bir rota izlemek isteyenler için alternatif bir seçenek sunuyor.

 Taş Köprü 

Türkiye, zengin bir kültürel mozaik olarak farklı kültürleri bir arada barındırır. Bu kültürlerin izlerini taşıyan tarihi taş köprüler, ülkemizin önemli bir mirasıdır. Bu köprülerin uzun ömürlü olması için özgün yapı malzemeleri ve teknikleriyle restore edilmeleri şarttır. Taş, dayanıklı bir malzeme olsa da dış etkenlere karşı savunmasızdır ve zamanla yıpranır.

Anadolu’nun en eski taş köprülerinden biri olarak bilinen Arapgir Suceyin Taş Köprüsü, Roma dönemine ait bu yapı, 3. yüzyılda inşa edilmiş olup, büyük bir kısmı zamanla zarar görmüş ve restorasyona ihtiyaç duymuştur. Arapgir ilçe merkezine yaklaşık 30 kilometre mesafede, Suceyin Mahallesi'nde bulunan bu köprü, hem tarihi hem de estetik değerleriyle dikkat çekmektedir. Kozluk Çayı’nın derin kanyonları arasında yükselen bu kemerli köprü, dönemin ustalığını yansıtan bir başyapıttır.

Tarihi İpek Yolu'nun Bir Parçası

Köprünün bulunduğu bölge, tarihi İpek Yolu'nun önemli bir kesişim noktasında yer alıyor. Köprüden sonra kuzeye doğru uzanan yol, Roma dönemi kervan yolunun bir parçası. Bu yol, Arapgir Kuyulan tepesinden Eskişehir vadisine uzanıyor. Kuyulan tepesindeki Roma dönemi sandık mezarları, bölgenin zengin tarihine işaret ediyor.

Doğanın Kalbinde Bir Seyahat

Arapgir, sonbaharla birlikte adeta bir masal diyarına dönüşüyor. Altın sarısı yaprakların rüzgarda dans ettiği ağaçlar, dingin sularıyla akan Kozluk Çayı ve tarihi Taş Köprü, bir araya gelerek unutulmaz bir manzara sunuyor. Serin esintiler ve doğanın huzur verici kokusu, ruhu dinlendirirken, şairlerin şiirlerine, ressamların tablolarına ilham oluyor. Bu büyülü atmosfer, fotoğrafçıları, gezginleri de kendine çekiyor ve onlara unutulmaz anılar yaşatıyor.

Yalçın kayaların arasında gizlenmiş köprüye giden yol, tarih kokan bir maceraya davet ediyor. Suceyin mahallesinde yol kenarında kahverengi tabelada  "Taşköprü 5 km" stabilize yol, binlerce yıl öncesinden günümüze uzanan bir hikayeyi anlatır gibi. Ceviz, armut,  meşe, alıç ve maki bitkileri, bu topraklarda yaşayan medeniyetlerin izlerini taşıyor. 

Roma köprüsü, zamanın akışına inat dimdik ayakta duruyordu. Taşları üzerinde binlerce insanın hikayesi yazılmıştı. Köyün tarihine tanıklık eden bu köprü, şimdi yalnızlığa terk edilmişti.
Sonbaharın renkleriyle bezenmiş doğa, geçmişin ve günümüzün iç içe geçtiği bir tablo çiziyor.Suceyin tarihin ve doğanın iç içe geçtiği bir cennet. Köprüden sonra ise sizi bekleyen sürpriz: Eski bir Roma yolu! Tarihin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkmaya hazır mısın?

Köprünün mimari özellikleri ise oldukça etkileyicidir.

 Köprünün uzunluğunun 19 metre, kemer açıklığı 16 metre, yüksekliği ise 13 metre olan bu köprü, kesme taştan yapılmış olup, batı tarafı dik kayalıklar üzerine oturtulmuştur. Yıllar içerisinde, su girişi ve çıkışındaki taşlar yer yer dökülmüş, bazı bölümleri aşınmıştır. 

Köprünün Restorasyonu


Taş Köprü Geç Roma Dönemi ( MS.2.- 3.yy)12.12.2014 / 1885 Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu  kararıyla eserin I. Gurup yapı olarak tescil edilmiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın onayıyla başlatılan proje kapsamında, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'na bağlı Karayolları Genel Müdürlüğü 
"Karayolları Elazığ 8. Bölge Müdürlüğünden yetkili bir kişden aldığım bilgiye göre;  Taş Köprünün projesini başlatan kurum Karayolları Genel Müdürlüğü'dür. Köprü için hazırlanan projeler, Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun onayından geçtikten sonra uygulamaya konulmuştur.
Mart 2023 te başlayan restorasyon çalışmaları kasım 2023 te tamamlanmıştır.

Köprünün özgün yapısını korumak amacıyla, Elazığ Baskil bölgesinin taş ocağından doğal taşlarından tedarik edilerek inşa edilen Suceyin Taş Köprüsünün zaman içerisinde yıpranan hasar gören bazı taş parçaları çıkarılarak yerine  yeni kesme taşlarla  köprü güçlendirilir. 
Özellikle kemerdeki hasarlı taşlar bile korunarak yapının orijinal hali korunmak istendiğini  restorasyon çalışmalarının proje doğrultusunda tamamlandığını belirtmişti.Bu sayede, köprü hem tarihi dokusunu korumuş hem de gelecek nesillere aktarılmıştır
Arapgir Suceyin Taş Köprüsü, geçmişin izlerini günümüze taşıyan nadide yapılardan biri. Roma döneminin ustalıkla işlenmiş taşları, köprünün sağlamlığını ve estetiğini bir araya getiriyor. Yılların etkisiyle zarar gören köprü, restorasyon çalışmalarıyla yeniden hayat bulmaya çalışılmış ama bu restorasyon konusunda yerli ve yabancı uzmanlar restorasyonun uygun olup olmadığını hakkında neden görüşlerini bildirmezler?  Tarihi eser köprülerinin restorasyon işlerini   neden Karayolları Genel Müdürlüğü yapar ?

Restorasyonun Önemi ve Tartışmalar

Arapgir Suceyin Taş Köprüsü, sadece bir ulaşım aracı olmaktan öte, zengin bir kültürel mirasın önemli bir parçasıdır. Ancak, bu tür tarihi yapıların restorasyonu her zaman uzmanlar arasında tartışmalı bir konudur. Köprünün son restorasyon çalışmaları, sosyal medya ve basında geniş yankı bulmuş ve kullanılan malzemeler ile uygulanan yöntemler konusunda ciddi eleştirilere maruz kalmıştır. Özellikle köprüyü yerinde görenler ve sosyal medyada paylaşılan görseller üzerinden yorum yapanlar, restorasyonun köprünün özgün dokusuna zarar verdiğini iddia etmektedirler.

Restorasyon projeleri, sadece estetik kaygılar taşımakla kalmayıp, aynı zamanda yapısal güçlendirme, malzeme bilimi ve tarihsel araştırmalar gerektiren karmaşık süreçlerdir. Bu bağlamda, Arapgir Suceyin Taş Köprüsü’nün restorasyonu, Roma döneminden kalan bu değerli yapıyı geleceğe taşımak amacıyla yapılmış olsa da, sürecin nasıl yönetildiği konusunda bazı soru işaretleri mevcuttur.

Restorasyonun temel amacı, yapının orijinal halini yeniden inşa etmek değil, mevcut kalıntıları koruyarak gelecek nesillere aktarmaktır. Müdahalenin görünür olması, yeni eklemelerin eski yapıdan ayırt edilebilir şekilde yapılması restorasyonun önemli prensiplerinden biridir.

Taş Köprüsü'nün  iki bin yıllık eski taşları, güneşin ve yağmurun etkisiyle yıpranmış ve bu uzun süreçte kendine özgü bir karakter kazanmıştı. Köprünün restorasyonunda kullanılan yeni taşların da zamanla aynı görünümü alacağını, heykeltraş bir arkadaşım 'Doğal koşullar, yeni malzemeleri de eski taşlar gibi zaman içinde yıpranacak ve benzer bir görünüme kavuşturacaktır' diyerek açıklamıştı.

Tarihi Eserlerde Restorasyon: Prensipler ve Sorunlar

Fotoğraf: Nezir Kızılkaya arşivi

Tarihi eserlerin restorasyonu, büyük bir hassasiyet ve uzmanlık gerektiren bir süreçtir. Amaç, eserin orijinal dokusunu koruyarak gelecek nesillere aktarmaktır. Bu süreçte dikkat edilmesi gereken bazı temel prensipler vardır:

1. Minimum Müdahale: Yapının orijinaline zarar vermeden sadece gerekli müdahaleler yapılmalıdır.

2. Geri Dönüşümlülük: Yapılan müdahalelerin gelecekte geri alınabilir olması önemlidir.

3. Orijinal Malzemelerin Kullanımı: Mümkünse orijinal malzemeler kullanılmalı; bu malzemelere en yakın özellikte olanlar tercih edilmelidir.

4. Bilimsel Yöntemler: Restorasyon çalışmaları bilimsel yöntemler ve güncel teknolojilerle yapılmalıdır.

5. Toplum Katılımı:
Tarihi yapıların restorasyonu, sadece bir yapısal müdahale değil, aynı zamanda kültürel bir dönüşüm sürecidir. Bu süreçte toplumun katılımı, restorasyonun daha anlamlı ve sürdürülebilir olmasını sağlayacaktır. Uzman mimarların görüşlerinin halka açık bir şekilde paylaşılması, toplumun projeye sahip çıkmasını ve restorasyon çalışmalarının daha başarılı olmasına katkı sunacaktır. Katılımcı bir yaklaşım sayesinde, tarihi mirasımız gelecek nesillere daha iyi bir şekilde aktarılacaktır.

Türkiye'de restorasyon projelerinde sıkça karşılaşılan sorunlar arasında eğitimsiz personel, hızlı sonuç alma baskısı, yetersiz bütçe ve deneyimsizlik yer almaktadır. Bu faktörler, kültürel mirasın korunması açısından ciddi tehditler oluşturmaktadır.

Sonuç
Arapgir Suceyin Taş Köprüsü’nün restorasyonu, her ne kadar bazı eleştirilere konu olsa da, genel anlamda restorasyon prensiplerine uygun bir şekilde yapılmış gibi görünmektedir. Tarihi eserlerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması açısından bu tür çalışmalar büyük bir önem taşır. Ancak, restorasyon sürecinin toplumla şeffaf bir şekilde paylaşılması, uzman görüşlerinin dikkate alınması ve tarihi dokunun hassasiyetle korunması, projelerin başarısını artıracaktır.


Suceyin Mahallesi (Köyü): Unutulmuş Bir Cennet

fotoğraf : Fikri Demirtaş
Arapgir Suceyin Mahallesi

Arapgir ilçesine bağlı Süceyin köyü, Türk Alevi kültürünün yaşandığı, tarihi ve doğal güzellikleriyle öne çıkan bir yerleşim yeridir. Göldağı'nın eteklerinde, Kızılkaya'nın gölgesinde konumlanan köy, Hamza dağı ziyaret tepesine sırtını yaslar. Karşısında yükselen Yığma tepesiyle birlikte nefes kesici bir manzara sunar. Köyün içinden akan dere ise bu tabloya ayrı bir güzellik katar.

Tarihi ve Kültürel Dokusu

 Köyde Ermeni ustaların yapısıyla dikkat çeken tarihi bir ev bulunmaktadır. Roma döneminden kalma taş köprü ise köyün yakınlarında, doğa harikası bir ortamda yer alır.

Göç ve Değişen Yaşam

Köy halkının büyük bir kısmı İstanbul'a göç etmiş olsa da, yaz aylarında bağ ve bahçelerine dönerek köye hayat verirler. Kış aylarında ise köyde yaklaşık 60-70 hane kalır.

Eğitimde Yaşanan Sorunlar

Köyün ilkokulu maalesef kapalı durumda. Atatürk büstünün önündeki çeşme, eskiden çocukların kahkahalarıyla yankılanan bahçesi şimdi hüzünlü bir sessizliğe bürünmüştür. Öğrenciler, taşımalı eğitimle Arapgir'e gidip gelmek zorunda kalmaktadır. Bu durum, hem öğrenciler hem de köy halkı için büyük bir zorluk oluşturmaktadır.


Köy Okullarının Önemi

Ulaşımın ve iletişimin bu kadar geliştiği bir dönemde köy okullarının kapatılması düşündürücüdür. Eğitim fakültelerinde köy okullarına yönelik özel müfredatlar geliştirilmeli, öğretmenler bu göreve gönülden bağlanmalıdır. Köy okulları sadece bir eğitim kurumu değil, aynı zamanda toplumsal bir dönüşümün aracıdır. Birleştirilmiş sınıflarda eğitim yapılması gibi farklı yöntemlerle köy okullarında eğitim kalitesi artırılabilir.

Dini Yapılar ve Sağlık Hizmetleri

Köyde köylülerin imece usulüyle yaptırdığı bir cemevi ve  Ali Dede Makamı bulunmaktadır. Ancak sağlık ocağı kapalı durumda olup, köy derneği tarafından alınmasına rağmen atıl durumdadır. Muhtarlık binasında ise PTT ve morg hizmetleri verilmektedir.

Sonuç
Süceyin köyü, doğal güzellikleri, tarihi dokusu ve kültürel zenginlikleriyle dikkat çeken, ancak aynı zamanda eğitim gibi önemli konularda sorunlar yaşayan bir yerleşim yeridir. Köy okullarının yeniden açılması, köydeki yaşamın canlanması ve sürdürülebilir bir geleceğin inşa edilmesi için önemli bir adımdır.


Fotoğraf Galerisi:

Fotoğraf: Rıza Altun arşivi

Fotoğraf: Orhan Alkaya 



Fotoğraf: Fikri Demirtaş 











Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Haceli: Malatya'nın Efsanevi Divanesi

Arguvan'da Lezzetin ve Geleneğin Buluştuğu Gün: Yöresel Yemek Yarışması Coşkusu

Fırat'ın Kıyısında Bir Zaman Yolculuğu: Gerger'in Saklı Köyleri