MENEMEN ŞEHİTLİĞİ VE KUBİLAY ANITI: BİR VATANSEVERİN ÖLÜMSÜZ HİKAYESİ

6 Mayıs 2023 sabahı, gezgin öğretmen; yolculuğumun bir parçası olarak İzmir’in Menemen ilçesine adım attım. Bu küçük kasaba, Cumhuriyet tarihimizin aydınlık ve karanlık yüzlerini yansıtan, hüzün ve gururu bir arada hissettiren bir anlam yüklü. Şehit Kubilay Anıtı’na doğru yürürken, içimde derin bir saygı ve hüzün dalgası kabardı. Yıllar öncesine ait bir kahramanlık ve fedakârlık hikâyesine şahitlik etmek üzereydim.

Kubilay Anıtı: Bir Cumhuriyet Işığı

Fotoğraf: Fikri Demirtaş 

Menemen’in en yüksek tepesinde, çam ağaçlarıyla çevrili bir alanda al yıldızlı bayrağımızın altında yükselen Kubilay Anıtı, yalnızca bir yapıt değil, aynı zamanda bir semboldü. Cumhuriyetin ilk yıllarında yeşeren aydınlanma meşalesinin sönmemesi için canını veren genç bir öğretmenin, Mustafa Fehmi Kubilay’ın aziz hatırasını yücelten bir abide... Heykeltıraş Ratip Aşir Acudoğu’nun ellerinde şekillenen bu 15,66 metre yüksekliğindeki bronz ve mermer anıt, 26 Aralık 1934’te açıldığında yalnızca Kubilay’ı değil, tüm Cumhuriyet şehitlerini onurlandırıyordu.

Anıtın merkezinde yer alan genç adam heykeli, elinde mızrağı ufka doğrultmuş bir vaziyette Türk gençliğini simgeliyor. Gözleri, geleceğe umutla ve kararlılıkla bakan bu figür, aynı zamanda Kubilay’ın idealist ruhunu yansıtıyor. Heykelin altında yer alan Atatürk’ün “Gençliğe Hitabe”sinden bir bölüm, bu anıtın yalnızca geçmişe değil, geleceğe de ışık tuttuğunun bir göstergesiydi.

Arka planda ise üç sütun yer alıyordu: Soldaki sütun Bekçi Şevki’yi, ortadaki Kubilay’ı ve sağdaki ise Bekçi Hasan’ı temsil ediyordu. Onların arkasında ise şu kelimeler, insanın içine işliyordu:
“İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz.”

Menemen'de bulunan Kubilay Anıtı, şehidin anısına yaptırılmış, etkileyici bir yapıttır. Anıt, sadece Kubilay'ı değil, aynı zamanda cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan mücadeleleri ve şehit olan tüm vatanseverleri temsil etmektedir. Anıttaki heykel, genç ve kararlı bir öğretmen figürünü somutlaştırmakta ve ziyaretçilere derin bir saygı ve hüzün duygusu vermektedir.

Anıtın Önemi
Kubilay Anıtı, sadece bir anıt olmakla kalmayıp, aynı zamanda bir eğitim aracıdır. Burası, genç nesillere cumhuriyetin değerlerini ve bu değerler uğruna verilen mücadeleleri öğretmek için önemli bir mekandır. Anıtı ziyaret eden her birey, Kubilay'ın hayat hikayesini öğrenerek, vatan sevgisi ve milli bilinç konusunda daha duyarlı hale gelecektir.

Anıttan Yükselen Duygular

Kubilay Anıtı’nın önünde durup çevreme baktığımda, içimde karışık duygular kabardı. Bir yandan, bu kahramanın fedakârlığıyla gurur duyuyordum; diğer yandan, böylesine karanlık bir olayın yaşandığı topraklarda bulunmanın hüznünü hissediyordum. Heykelin kararlı duruşunda Cumhuriyet’in gücünü gördüm; ancak gözlerindeki hüzün, o gün yaşananları ve bunun tarifsiz acısını hatırlatıyordu.


Kitabedeki satırları okurken tüylerim diken diken oldu: “İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz.” Bu sözler, yalnızca geçmişin değil, aynı zamanda bugüne ve geleceğe bir çağrı gibiydi. Anıtın etrafında dolaşırken, Kubilay ve arkadaşlarının son anlarını zihnimde canlandırmaya çalıştım. Genç bir öğretmen, laiklik için canını veren iki bekçi… Ve karşılarında, kör bir inancın arkasına saklanmış karanlık bir topluluk. Bu anılar, yalnızca geçmişi değil, bugün de din üzerinden toplumları bölmeye çalışan zihniyetin tehlikelerini hatırlatıyordu.

Unutulmaz Bir Ziyaret


Fotoğraf: Fikri Demirtaş 

Menemen’den ayrılırken içimde bir huzursuzluk vardı. Ancak aynı zamanda, Kubilay ve onun gibi kahramanların sayesinde bu topraklarda özgürce yaşadığımı bilmenin gururunu da hissediyordum. Kubilay Anıtı, yalnızca bir şehidi değil, aynı zamanda Cumhuriyet’in aydınlanma mücadelesini temsil ediyordu. Bu anıtın önünde duran herkesin, geçmişin fedakârlıklarını ve geleceğe bırakılan mirası bir kez daha düşünmesi gerekirdi.

Şehit Kubilay ve diğer devrim şehitleri, bu ülkenin onur madalyasıdır. Onların yolunda yürümek, Cumhuriyet’in aydınlık geleceği için çalışmak, her birimizin en büyük görevidir.

Menemen Olayı: Aydınlanmaya Karşı Karanlığın Çığlığı

Dönemin gazetesi,( Menemen olayını anlatıyor)alıntı

23 Aralık 1930 günü, Menemen’de tarihimizin en kara günlerinden biri yaşandı. Cumhuriyetin getirdiği yeniliklere ve laik düzene karşı duran, halkı din üzerinden kandırmayı amaçlayan bir grup yobaz, önderleri Derviş Mehmet ile birlikte harekete geçti. Ellerinde yeşil bir bez parçasını bayrak yaparak, “Şeriat geri gelecek” naralarıyla halkı kışkırtmaya çalıştılar.

Fotoğraf Alıntı

Olayı bastırmak üzere yedek subaylık görevini yapan genç öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay ve iki bekçi, Hasan ve Şevki, görev başına gönderildi. Kubilay, bu bağnaz topluluğa teslim olmaları çağrısında bulunurken haince saldırıya uğradı. Yaralı haldeyken yakalanan genç öğretmenin başı, gövdesinden ayrılarak vahşice bir sırığa takıldı ve meydanda dolaştırıldı. Onu korumaya çalışan iki bekçi de aynı şekilde şehit edildi.

Fotoğraf  alıntı 

Olaydan hemen sonra bölgede ilan edilen sıkı yönetimin ardından suçlu bulunan 28 kişi Kubilay'ın şehit olduğu yerde idam edildi. Menemen olayında İstanbul'daki hain Nakşibendi şeyhinin ve Serbest Fırkanın parmağı olduğu daha sonra anlaşılmıştı.


Fotoğraf alıntı 

Bu vahşet, yalnızca Kubilay’ın değil, laik ve aydın bir Cumhuriyet ideali için verilen büyük mücadelenin sembolü oldu. Kubilay ve arkadaşlarının şehit edilmesi, karanlığa karşı verilen aydınlanma savaşının ne kadar zor ve acımasız olduğunun bir göstergesiydi.

Kubilay Olayı: Bir İhanetin Sembolü

Kubilay Olayı, Cumhuriyet'in ilk yıllarında yaşanan önemli bir dönüm noktasıdır. Yeni kurulmuş bir cumhuriyetin, daha yedi yıl gibi kısa bir süre içinde, geçmişin karanlık güçleriyle yeniden karşı karşıya gelmesi, Türk milletinin ne denli büyük bir mücadele içinde olduğunu göstermektedir.
Kurtuluş Savaşı'nda saltanat ve hilafet yanlıları ile mücadele eden Türkiye Cumhuriyeti, bu zaferin ardından da içeriden ve dışarıdan gelen tehditlerle karşı karşıya kalmıştır. Menemen Olayı, bu tehditlerin en çarpıcı örneklerinden biridir.
23 Aralık 1930'da Menemen'de yaşananlar, sadece bir şiddet olayı değil, aynı zamanda emperyalizmin ve gericiliğin birleşerek cumhuriyete karşı yürüttüğü kirli bir oyunun sonucuydu. Bu olayda, dini duyguları istismar ederek insanları kışkırtan bir zihniyetin ne kadar tehlikeli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Emperyalist güçler, uzun yıllardır Müslüman coğrafyalarda dini inançları kullanarak kendi çıkarlarına hizmet eden bir takım güçleri desteklemişlerdir. Menemen Olayı, bu oyunun Türkiye'deki bir yansımasıdır.
Özetle, Kubilay Olayı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun hemen ardından yaşanan bir ihanet olayıdır. Bu olay, dini duyguların istismar edilerek siyasi amaçlara hizmet ettiği, emperyalizmin ve gericiliğin birleşerek cumhuriyete karşı mücadele ettiği bir dönemin kanlı bir örneğidir.



Bir Kahraman Öğretmen: Mustafa Fehmi Kubilay


Fotoğraf alıntı 
Asteğmen Kubilay şehit edildiğinde 24 yaşındaydı.


1906 yılında İzmir’de doğan Mustafa Fehmi, İzmir Erkek Öğretmen Okulu’nu bitirerek öğretmen oldu. Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden biri olan Kubilay, genç yaşına rağmen idealist, vatansever ve kararlı biriydi. Henüz öğrenciyken “Kubilay” soyadını benimseyerek Türk tarihine olan bağlılığını simgelemişti.

Kubilay, sadece bir asker ya da öğretmen değil, aynı zamanda Cumhuriyet’in aydınlanma mücadelesinin cesur bir neferiydi. Genç bir yaşta şehit olması, onun adını Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasi ve laiklik değerlerinin temel taşlarından biri haline getirdi.


GAZİ’NİN ORDUYA TAZİYENAMESİ

Menemen’de ahiren vukua gelen irtica teşebbüsü esnasında Zabit Vekili Kubilay Beyin vazife ifa ederken duçar olduğu akıbetten Cumhuriyet ordusunu taziyet ederim. Kubilay Beyin şehadetinde mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tavripkar bulunmaları, bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadisedir. 

Vatanı müdafaa için yetiştirilen; dahili her politika ve ihtilafın haricinde ve fevkinde muhterem bir vaziyette bulunan Türk zabitinin mürteciler karşısındaki yüksek vazifesi vatandaşlar tarafından yalnız hürmetle karşılandığına şüphe yoktur. 

Menemen’de ahaliden bazılarının hataları bütün milleti müteellim etmiştir. İstilanın acılığını tatmış bir muhitte genç ve kahraman Zabit Vekilinin uğradığı tecavüzü milletin bizzat cumhuriyete karşı bir suikast telakki ettiği ve mütecasirlerle, müşevvikleri, ona göre takip edeceği muhakkaktır. Hepimizin dikkatimiz bu mes’eledeki vazifelerimizin icabatını hassasiyetle ve hakkile yerine getirmeğe matuftur. 

Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefkureci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kublay Bey, temiz kanı ile cumhuriyet hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.

Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal

***

Bu anlamlı Şehit Kubilay Anıt ziyareti, Malatya. Darendeli hemşerim A. Kadir Paksoy’un Kubilay için yazdığı bir şiirin dizeleriyle taçlandırmak isterim:

Fotoğraf alıntı 

Kubilay

Elbette su akar düşman uyumaz
İnine çekilen irtica ininde durmaz

Elbette mızrak çuvala sığmaz
Karagüç de bir kararda durmaz

Elbette düşman düşmana gazel okumaz
Bağnazlığın bağında gül açmaz

İrtica, karagüç, bağnazlık
Ne derseniz deyin artık
En büyük korkusu bu belanın
Aydınlanma, aydın
Nice canın aldı devrimin altın başlı çocuklarının
Hangi birini anlatmalı
Hangi birini anmalı
Ama öyle biri var ki
Öyle vahşet görmemişti
Anadolu Anadolu olalı
Yüz yıl sonra hâlâ acısı yürek yakar
Ansızın saplanır sırtımıza kapkara oklar
Anıldıkça onun adı
Dayanır boğazımıza kör bir bağ bıçağı

23 Aralık 1930, Menemen
Yeşil bayrak açıyor mürteciler tan ağarırken

Tan ağarırken hırsızın gözü kararır
Ne ar ne namus kalır

Dönüp duruyorlar yeşil bayrağın etrafında
Çağırıyorlar halkı Tanrı adına

Oysa ne Tanrı’yı tanır mürteci ne tan’ı
Ama ustasıdır gütmenin aymaz olanı

Başıbozukların başındaki mehdi bozuntusu
Toplayınca etrafında bir aymaz güruhu
Diyor ki geldi gelecek halifelik ordusu
Lanetliyorlar arsızca Cumhuriyet’i
Aşağılıyorlar hayasızca Cumhuriyet’in kurucusunu

Böylesi bir ihaneti duyar da durur mu Mustafa Kemal’in 
askeri
İşte o vakit tarih sahnesine çıkıyor Kubilay, yanında bir
 manga askeri
Kubilay Kubilay
Vay anam vay
Yirmi dört yaşında gencecik bir asteğmen
Hemi de öğretmen
İstemiyor cana kıymayı
Gerçek mermi koydurtmuyor askerlerinin silahlarına
Silahlar kurusıkı
Ah ah!
Karşısındakileri de kendisi gibi insan sanıyor Kubilay
Öldürmek değil, öğretmek istiyor insan olmayı

İnsan olmak ya
İnsan olmak derin mesele
Erişmiş Kubilay o yaşta o derinliğe
Ah, yürek elvermiyor olanları kâğıda dökmeye
Hakkım yok diyorum kendi kendime
Okura gözyaşı döktürmeye
Ama elvermiyor insanlığım da
Bu kıyını geçiştirmeye

“Dağılın” diyor Kubilay, dağılmıyorlar
“Bu yaptığınız Cumhuriyet’e başkaldırıdır” diyor,
“Hakka, hukuka aykırıdır.”
Aldırmıyorlar
“Ateş!” diyor o zaman Kubilay, ateş!
Ama bir işe yaramıyor kurusıkı
Geçiyor öne başıbozukların başı
“İşte” diyor, “gördünüz, işlemiyor bana mermi”,
“Mehdiyim ben mehdi!”

Bir yiğitlik örneği veriyor o zaman
Mangal yürekli Kubilay
“Geri dön, marş marş” diyor askerlerine
Gönderiyor karakola mangasını
Tek başına çıkıyor güruhun karşısına
Göstermek için insanlığını
“Gelin, konuşalım” diyor, “kardeşiz”
“Boş yere dökülmesin kardeş kanı.”

Türk askeri acıyor onlara ama
Onlar acımıyor Türk askerine
Mehdi bozuntusu hergele
Nişan alıp Kubilay’ın göğsüne
Basıyor tetiğe

Yıkılıyor yere Kubilay
Yalın yiğit nasıl yıkılırsa öyle
Son bir kez selam verir gibi yeryüzüne
Eli kalbinin üstünde

Atılıyor mehdi bozuntusu yine
Yaralı Kubilay’ın üstüne
Yezit nasıl atılırsa öyle
Kerbela yaralılarının üstüne

Aman Tanrım, aman Tanrım
Tarih Baba bile bakamıyor kıyıma
Avuçlayıp avuçlayıp kanın içiyor
Kubilay’ın başın kesen softa

Düşüyor bir güneş gibi Kubilay’ın başı
Acıdan, öfkeden tutuşup yanıyor bayrağımızın yıldızı
Ay ağlıyor çaresizlikten
Amanın diyerek yardıma gelirken
Vurulup düşüyor Bekçi Hasan, Bekçi Şevki de

Duyar gibiyim ey okurlar sesinizi
Mustafa Kemal öldü mü?
Mustafa Kemal nerede, ne yaptı?
Elbette Mustafa Kemal sağ
Elbette aldı çok geçmeden ulusun öcünü

Kubilay, Bekçi Hasan, Bekçi Şevki
Onlar artık övüncümüz
Elbette sahipsiz değildir Cumhuriyet’imiz
Elbette yineleyeceğiz:
“İnandılar, dövüştüler, öldüler
Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz”
 A Kadir Paksoy

***
Cumhuriyetin ve devrim şehitlerinin aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum. Onlar unutulmadılar, unutulmayacaklar!

Fotoğraf   yazı : Fikri Demirtaş 
23 Aralık  2024, Malatya 

Fotoğraf Galerisi:


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Haceli: Malatya'nın Efsanevi Divanesi

Arguvan'da Lezzetin ve Geleneğin Buluştuğu Gün: Yöresel Yemek Yarışması Coşkusu

Malatya'nın Ermeni Terzilerin Unutulmaz Anıları