Unutulan Miras: Şehit Mahmut Hendek Anıtı'nın Sessiz Çığlığı
6 Şubat depremi yaşayan Malatya'nın kalbinden kopup 31 Aralık 2024 yılın son günü, Sakarya'nın bağrına, Hendek'e geldim. Kızım Tuğba damadım Mahmut ve ilkokul 2. sınıfa giden torunum Öykü'nün sıcak evine ne güzeldi! Ancak gezgin yüreğim, evde oturmaya razı olmadı. Hemen çevreyi keşfetmeye koyuldum. Çarşı merkezinde, asırlık çınarların gölgesinde, geçmişin fısıltılarını duyan bir anıtla karşılaştım.
Tarih ve Kimlik Arayışı: Kahverengi Levhasız Şehit Mahmut Hendek Anıtı
Türk mareşal, devlet adamı, Türk Kurtuluş Savaşı'nın başkomutanı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa, 19 Ağustos 1922 tarihinde Ankara'dan Akşehir'e giderek 26 Ağustos 1922 Cumartesi sabahı baskın prensibi ile Yunan ordusunun imhasının gerçekleşmesi düşünüldü ve Türk ordusuna taarruz emrini verdi.
Türk Kurtuluş Savaşı'nın başkomutanı Mareşal Mustafa Kemal Paşa
Türk Kurtuluş Savaşı'nda üç büyük cephede savaş yapılmıştır. Doğu Cephesi, Batı Cephesi ve Güney Cephesi. Doğu Cephesi'nde Ruslar ve Ermeniler ile savaş yapılmıştır. Güney Cephesi'nde İtalya, Fransa ve İngiltere ayrıca İstanbul padişah rejimine sadık milislere, feodal güçlere ve ayrılıkçılara karşı savaşılmıştır. Sevr anlaşması ile eli kolu bağlanan Türk Millet; büyük Atatürk’ün önderliğinde tarihin en kudretli silkinişini gösterdi.
**
Hendek'te Anıtın önünde, Albay Mahmut Bey (Hendek) ve arkadaşlarının, vatan uğruna canlarını feda ettikleri o acı günler, gözümde canlandı. Anıt dikdörtgen prizma şeklinde ve üst kısmı süslemeli bir kaide üzerinde yükselen bir sütun anıtı oluşturmaktadır. Kuzey cephesinde eski ve yeni harflerle iki yazıt asılıdır. Anıtın caddeye bakan yüzünün üst kısmında Arap harfleri ile Türkçe yazılan yazıtta;
"Hendek Şehit Mahmut bey ve rüfekasını hürmetle yâd eder .
22 Nisan 1336"
Günümüz Türkçesi Mermer Kitabe
“Şehit Mahmut Bey ve arkadaşlarını saygıyla anar 5 Mayıs 1920” ibaresi yazılıdır.
Anıttaki yazıyı okurken, sanki zaman durdu. Kelimeler, beni kurtuluş savaşının o zorlu yıllarına götürdü. Savaşın tüm acısı, kahramanlıkları ve fedakarlıkları, kalbime işledi. O an, sadece bir anıt değil, bir şehitlikti benim için. Onların ruhları, çınarların yapraklarında hışırdıyordu.
Hendek'te, tarihi bir yolculuğa çıkmıştım. Sadece bir ilçe değil, bir destanın yaşayan tanığıydı burası. Şehitlerimizi saygıyla andım ve minnetle eğildim. Ruhları şad olsun.
Ancak bu yolculuk, beklenmedik bir manzara ile karşılaşmamla bambaşka bir hal aldı. Kıyıda köşede kalmış, varlığına ancak yakından bakıldığında fark edilebilen bir anıt... Şehit Mahmut Nedim Hendek ve arkadaşlarının, vatan uğruna can verdiği o destansı mücadeleye tanıklık eden bu anıt, ne yazık ki hak ettiği değeri görmüyordu. Bu durum, yüreğimi derin bir hüzünle doldurdu. Kurtuluş Savaşı'nın kahramanları, unutulmaya yüz tutmuştu. Bu toprakların özgürlüğü için canlarını feda edenlerin anısı, daha fazla görünür kılınmalıydı.
Anıta ve Çevresine Önerilerim
Bu tarihi mirasa sahip çıkmak ve gelecek nesillere aktarmak için şu önerilerde bulunmak isterim:
* Estetik Bir Düzenleme: Anıtın bulunduğu alan, daha özenli bir şekilde düzenlenerek ziyaretçilere hitap edebilir. Yeşil alanlar, oturma bankları ve aydınlatma sistemleriyle daha çekici hale getirilebilir.
* Mahmut
Nedim Hendek'in büstü yapılarak , Türk bayrağı dikilmesi, anıtın bulunduğu yerde şehitlerimizin hikayesi, etkileyici rölyeflerle canlandırılabilir. Bu rölyefler, o günlerin atmosferini yansıtacak ve ziyaretçilere duygusal bir deneyim sunacaktır.
* Bilgilendirici Panolar: Anıtın hemen yanında, ziyaretçilere şehitlerimizin hayatları ve fedakarlıkları hakkında bilgi veren panolar yerleştirilebilir. Bu panolar, hem tarih bilincini artıracak hem de genç nesillere örnek teşkil edecektir.
* İşaretlemeler: Anıta ulaşımı kolaylaştırmak için bölgeye yönlendirme tabelaları konulabilir. Kahverengi işaret levhalarıyla, anıtın tarihi ve kültürel önemi vurgulanabilir.
* Okullarla İşbirliği: Okulların buraya gezi düzenlemesi sağlanarak, öğrencilerin tarih bilincini geliştirmek ve milli birlik ve beraberlik duygularını pekiştirmek mümkün olabilir.
Mahmut Bey, uğrunda çalışmış olduğu milletinin hürriyet ve istiklâlini görememişti. İstiklâl Harbi tarihimizde adı daima takdirle anılacaktır.
Tarihi Bir Vasiyet
Bu anıt, sadece bir taş yığını değil, aynı zamanda bize emanet edilen bir tarihtir. Bu emanet, gelecek nesillere aktarılmak üzere korunmalı ve yaşatılmalıdır. Şehitlerimizin ruhu, bu anıtta sonsuza dek yaşayacaktır. Onları anmak, onlara olan borcumuzu ödemenin en güzel yoludur.
***
MAHMUT NEDİM HENDEK
Mahmut Nedim Hendek (1880-1920)
"...1880’de Kuzey Kafkasya’nın Adigey Bölgesi’nde, Ğunerikue hable köyünde doğmuştur. Çerkeslerin Abzeh boyundan Şarıvkue ailesinden İslâm Beyin oğludur. Ailesi ve akrabaları Osmanlı topraklarına zoraki göç ettiklerinde Karamürsel’e bağlı Aktoprak köyüne yerleşmişlerdir.
Mahmut, çok küçük yaşta babasını kaybedince ailesi onu İstanbul’da bulunan halasının yanına göndermiş ve tüm öğrenimini İstanbul’da tamamlamıştır. 13 Mart 1898’de Harp Okulu’na girip 1 Ocak 1901’de Harp Okulundan mezun olmuştur. Sekiz yıllık hizmet sürecinden sonra 25 Kasım 1911’de Harp Akademisine girmiş, aynı yıl yüzbaşılığa terfi etmiştir. 23 Temmuz 1914’te Harp Akademisi’ni bitirip Kurmay Kıdemli Yüzbaşı, 1916’da Kurmay Binbaşı, 1918’de de Kurmay Yarbay olmuştur."
Trablusgarp, Balkan, Birinci Dünya ve İstiklâl Savaşlarına katılmış olan Mahmut Nedim Bey, katıldığı savaşlardaki üstün başarılarından ötürü çeşitli nişan ve madalyalarda ödüllendirilmiş, TBMM tarafından da İstiklâl Madalyası ile taltif edilmiştir.
Kurtuluş savaşı komutanlarından ve Osmanlı ordusu terhis edilirken ordusunu dağıtmayıp Anadolu'ya ilk hareket eden komutandır.
Miralay Mahmut Bey, I. Dünya Savaşı'nda Doğu Cephesi'nde savaşmış, 1919'da 24. Tümen Komutanlığı'na getirilmişti. Bu görevdeyken 1. TBMM'ye Menteşe Milletvekili seçilmişse de 21 Nisan 1920'de Hendek'te çıkan ayaklanmayı bastırmakla görevlendirilmişti.
Mahmut Nedim Bey, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından başlatılan kurtuluş Savaşı mücadelesinin en başından itibaren aktif olarak yer almış, Kuva-yı Milliye hareketinin etkin bir üyesi olarak kendisine verilen görevleri kararlılıkla ve cesurca yerine getirmiştir. Kongreler sürecinde Heyet-i Temsiliye tarafından verilen görevleri titizlikle yerine getirmiş, Büyük Millet Meclisi’nin açılışını engellemeye yönelik iç isyanların bastırılmasında önlemler almaya çalışmıştır.
Mahmud Bey'in Şehit edilişini Ali Fuat Cebesoy'un Milli Mücdele Anıları / Temel yayınları , Osman Selim Kocahanoğlu kaleminden okuyalım ( syf, 214, 215,216, 217)
" .....Düzce - Hendek İsyanları
23 Nisan 1920 cuma günü Bursa'daki fırka karargahında toplanmıştık. Heyet-i Temsiliyeden gelen talimat ve hazırladığımız program gereğince bu mes'ut günü dini merasimle tes'it edecektik. Herhangi mukabil bir harekete karşı lüzumlu tedbirleri daha evvel almıştık. Ulucamii gitmek üzere karargah binasından çıkarken Fırka yaveri Selahattin bey'i çağırmış :
- Bursa'daki vaziyeti biliyorsunuz , biz camide iken veyahut merasimin ifası sırasında herhangi mukabil bir harekette karşılaşıbiliriz bütün tedbirleri aldığınıza kani misiniz ?
Diye sormuştum. Selahattin Bey:
- Her şey tamam Paşam merak buyurmayınız .
Cevabını vermişti. Ulu camiden içeriye gireceğimiz sırada telgrafhaneden bir memur gelerek beni acele makine başına çağırdıklarını söyledi. Her halde Ankara'dan mühim bir talimat olacaktı. Merasim başlarken oradan ayrılmam doğru değildi. Beraberimde bulunan Erkan- ı Harp reisim Saffet Bey'e telgrafhaneye gitmesini ve neticeyi derhal bildirmesini söyledim.
Cuma namazını eda ettikten biraz sonra Saffet Bey geldi müteessir bir hali vardı.
Yanıma yaklaştı, yavaşça :
Mahmut Bey sizlere ömür Paşam:
Dedi. Saffet Bey'in sözlerini birden anlayamamıştım.
- Hangi Mahmut Bey, neler söylüyorsunuz?
- Yirmidördüncü Fırka Kumandanı Mahmut Bey, Paşam âsiler tarafından şehit edilmiş.
Mütemmin malûmat verildiği zaman beynimden vurulmuşa dönmüştüm. İyi kalpli, vefakar ve kahraman arkadaşım âsilerin kurşunu ile şehit düşmüştü. Ağlamamak için kendimi güç zapdedebildim. Bu sırada merasim devam ediyor, yüz bir pâre top atılıyordu. Syf. 412
Mahmut Bey Nasıl Şehit Edilmişti?
Bilahare yaptığımız tahkikata göre hadise şu şekilde cereyan etmişti.19 Nisan akşamı, Ankara'dan Mustafa Kemal Paşa imzasıyla Mahmut Bey'e aşağıdaki tebliğ yapılmıştı:
" Düzce isyanı hâd bir safaya girmiştir. Maiyedi âlinizdeki tekmil kuvvetlerle
beraber bilâ ifate-i vakit Düzce'ye hareketle isyanı tedip ediniz"
Mahmut Bey 20 Nisan sabahının erken saatlerinde müfrezesiyle ( 143. alaydan 2 tabur bir kudretli cebel bataryası bir süvari takımı) Geyve'den hareket etmiş aynı günün akşamı Adapazarı'na gelmişti. Kasabada bir isyan havası esiyordu. Halk, askeri endişe ile seyrediyor, esnaf dükkanlarını kapatıyordu. Bu gergin vaziyet karşısında emniyet tertibatı alınmıştı.
Ertesi gün 21 Nisanda telgraf hatları kesildikten sonra Hendek'e hareket edilmişti. Yolda, evvelce hazırlanmış olan beyannameler köylere dağıtılmıştı. Bu beyaanemelerde Mahmut Bey, halkı milli harekete yardıma çağırıyor ve şöyle diyordu : " Padişah ve Halife, İngilizler'in eline esir düşmüştür. Padişahımızı kurtarmak için ölünceye çalışacağız. İstanbul Hükümeti İngilizler'in emrinde bir oyuncaktan başka bir şey değildir. Padişah ve milleti kurtarmak maksadıyla harekete geçen " Kuvay-ı Milliye yardım ediniz."
Mahmut Bey 21 Nisan akşamı müfrezeyi 1. tabur komutanı Şerif beyin emrinde Yağbasan Köyü'ne göndermiş, fırka karagahı ve süvari takımı ile birlikte Hendeğe vâsıl olmuştu.
Adapazarından hareketinden evvel Düzce'nin isyan etdiği haberi gelmişti. Mahmut Bey Hendek'ten içeri girdiği zaman dükkanları kapalı bulmuştu. Halk askerlere fena nazarlarla bakıyordu.Kasaba halkı dellallar vasıtasıyla Hükümet konağına davet edilmişti, fakat çocuklardan başka kimse gelmemişti. Mahmut Bey, karagahı ile beraber geceyi orada geçirmişti. Düzce'deki isyana katılan Hendeklilerden bir kısmı gece civar köylere giderek; " Bolşevikler Hendeği bastı .Kadın ve kızlarımızı çırılçıplak haramlara doldurdular .Müslümanlık ve namusumuz tehlikededir. Allahını seven Hendeğe koşsun! " diye propagandaya başlamışlardı. Milli Mücadele Hatıraları syf 413
***
Düzce'ye Hareket ve Ateşkes
Yağbasan köyünden hareket eden müfreze, birinci tabur önde batarya ortada, ve ikinci tabur arkada olmak üzere Nufren boğazı yolu ile Düzce'ye doğru harekete geçmişti. Fakat karargah arkadan gelecekti. Müfrezenin hareketinden yarım saat sonra bir süvari müfreze komudanı Şerif Bey'den bir rapor getirmişti. Raporda Hendek'ten çıkar çıkmaz karşı tepelerden üzerlerine ateş edildiği üç taraftan ateşe devam olunduğu, bölüklerin bu istikametlere yayılarak mukabeleye başladıkları, topcu ile ağırlığın hemen Hendek"in dışarısında ve kısmen de kasabanın sokaklarında olduğu haber veriliyordu.
Mahmut bey bu raporu alır almaz karagahı ile beraber derhal harekete geçmişti. Bu esnada ihtiyar bir adam kumandanın önüne çıkarak Çerkezçe bir şeyler söylemişti. Mahmut Bey süvarilerinden birini indirerek bu ihtiyarı ata bindirmiş ve beraberce kasabadan çıkılmıştı. Kasabanın dışında ufak çay üzerinde bir köprü vardı. Topcu dar yerde sıkışıp kalmış, hayvanların birkaçı vurulmuştu. Piyade bölükleri âsiler üzerine ateş ediyorlardı.
Köprü başına geldikleri vakit, Mahmut bey karargâh ve süvari takımını bırakmış, yaveri İrfan, mülhakı Osman Zeki efendilerle ihtiyarı alarak birinci tabura doğru yaya ve koşar adımlarla ilerlemişlerdi. Yaylım ateşi altında yüz metre kadar yol aldıktan sonra ihtiyar, şose istikametinde âsilere doğru gönderilmişti. Bu esnada iki taraftan da ateş ediliyordu. İhtiyar Çerkez âsilere yaklaşınca Mahmut Bey boru ile ateş kes emri verdirmişti.Boru sesini işiten neferler:
- Ateş kes!
Diye bağırmaya başlamışlardı.Bu suretle birinci tabur ateş kesmişti. Fakat ihtiyarın tavassutuna rağmen devam ediyorlardı!
Fırka komutanı müsademeye devam eden ikinci tabura giderken ihtiyat mülazımı Muhsin efendi'nin kumandasında bulunan yedinci bölüğün silah çatarak Abazalarla kucaklaştıklarını, neferlerin gafletinden istifade eden âsilerin bölüğün silahlarını toplamağa başladıklarını görmüştü.
Abazalar vaziyete hâkim olmuşlardı
Erkân-ı harp Yakup Sami Bey ateşe devam edilmesi teklifinde bulunmuş, Mahmut Bey ise boş yere kardeş kanı dökülmemesini, Syf, 414
**
....biraz tahammül ve sabır gösterilmesini soğuk kanlılıkla müsademenin önünün alınabileceğini söylemişti. Kısa süren bu ateşkes fasılasında, vaziyetin ne şekil olacağı malum değildi. Sağdaki ikinci tabur da ateş kesmişti . Taburun içerisine garip kıyafetli Çerkes ve Abazalar girmişlerdi. Bir aralık yirmi adım kadar bir mesafeden göğsü bağrı açık bir Abaza fırlamış, Mahmut Bey'e hitaben;
Tesm ol, teslim ol!
Diye bağırmıştı. Mahmut bey aldanmış olduğunu anlamıştı. Derhal mukabeleye başlanması kararını vermiş ve bu harekete bir âlamet olmak üzere yaveri İrfan Efendi'den filintayı alarak adamın üzerine ateş etmiş, fakat isabet ettirememişti. Âsiler tarafından beş tüfenk aynı zamanda patlamış, kumandan, yaveri ve mühakının ortasında iki yerinden yaralanmıştı. Yaralarının biri sol bileğinin altında, diğeri ise karnındaydı. Yanındaki zabitlare bir şey olnamıştı. Zavallı arkadaşım başın, hemen mülhakının sol dizine koymuş ve bir dakika içinde terki hayat etmişti. Bu hadiseyi yapanlar ortadan kaybolmuşlardı.
Her tarafta bir hercümerc başlamıştı. Müfrezenin ağırlıkları halk tarafından yağma ediliyordu. Diper taraftan Erkan-ı Harp Yakup Sami ve Levazım Reisi Rıfkı beylerde şehit olmuşlardı. Bir iki saate sığabilecek bu vakanın sonunda söz ayağa düşmüş, emir ve kumanda elden çıkmıştı. Abazalar vaziyete hakim olmuşlardı. Neferler serbest bırakılmış, zabitler yakalanarak Hükümet Konağının alt katında hapsedilmişlerdi.
22 Nisanda Hende'te çok elim hadiseler cerayan ederken ertesi günü Anadolu'nun her tarafında Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışı büyük tezarühatla tes'it olunacaktı. Beklenmedik zafer(!) âsileri mest etmişti. O gün sabahtan akşama kadar Düzce'den kafileler halinde Hendek'e gelen âsiler zabitleri soymuşlar sonra Adapazarı'na savuşup gitmişlerdi. Esirleri rehine olarak isyancıların elebaşlarından Düzce'de Sefer Beye götürürlerken kurşuna düzmeye kalkmışlardı. Fakat tam bu sırada Nofren boğazı dışında 1877 seri muhacirlerinden İbrahimağa Köyü'nün halkı esirleri kurtarmış köylerine götürerek misafir etmişlerdi.
Hendek hadisesi memleketin her tarafında umumi bir nefret uyandırmıştı. Müsebbiplerin acele cezalandırılması arzusu umut bir hale gelmişti. Âsiler çok geçmeden cezalarını bulmuşlardı. Fakat kaybımız büyüktü. İçimiz kan ağlıyordu. Milli hareketin başından beri (syf 415)
......Erkan- ı Milliye ve kumadanları arasında yüksek hamiyet ve fedakarlığı ile halk ve asker arasında iktidarıyla, cesaretiyle tanınmış olan fırka komundanı Mahmut Bey şehit olmuştu. Mahmut Bey uğrunda çok çalışmış olduğu milletinin hürriyet ve istiklale kavuştuğunu görememişti. İstiklal Harbi tarihimizde adı daima takdirle yâd edilecektir. Sevgili fedâkar ve kahraman arkadaşım Mahmut nur içinde yat." Syf, 416
***
"...İngilizler'in kışkırtmaları sonucu Adapazarı, Hendek, Düzce, Bolu, Mudurnu ve dolaylarında isyanlar çıkar. O sırada Geyve'de bulunan Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa, bu havalideki isyanları bastırmak için 24. Tümen Komutanı Yarbay Mahmut Bey'i görevlendirir. Yarbay Mahmut Bey, emrindeki kuvvetlerle önce Adapazarı'na gelir . Buradan Hendek üzerine yürür. Hendek'ten Düzce üzerine giderken Hendek ile Düzce arasında bulunan Hüseyinşeyh köyü yakınlarında asiler tarafından pusuya düşürülür. Asiler Mahmut Bey ve arkadaşlarını şehit ederler. Mahmut Bey ile arkadaşlarının başına gelen bu felaketten üzerine Ali Fuat Paşa Geyve'den, Rafet Paşa kuvvetleri ile Gerede, Bolu tarafından hareket ederek üç ay içinde bu havalide ki isyanları bastırılır."*1
Konu ile ilgili Çerkes Ethem Anılarım syf, 37 / Berfin Yayınıevi kitabında;
".... Biz Düzce'ye girmeden önce asilerin eline geçmiş bulunan kurmay Kaymakamlarından ve Ankara Büyük Millet Meclisi üyesi Hüsrev Bey, Süvari Yüzbaşı Avni Bey, Lazistan milletvekili Genç Osman ve daha Kuvay-ı Milliye taraftarı kimseleri esaretten kurtardık. Hüsrev Bey ve arkadaşları nasihat heyeti altında isyancıları tuttukları yoldan vazgeçirmek amacıyla gönderilmişlerdi ve kendileri taş yağmuruna tutulduktan sonra yakalanıp hapse atılmışlardı. Bu arada Hendek Boğazında şehit düşen Albay Mahmut Bey tümeni subaylarından bir kısmının hakaret ve işkence içerisinde öldürüldüklerini öğrendik. Asiler, Mahmut Beyin cesedini gömmemişler ve bir dereye atmışlardı. Vahşi hayvanlar cesedi parçalamışlardı." Bilgisi verilmektedir.
"Mahmut Bey ve arkadaşları 22 Nisan 1920 günü şehit edildiler. Hendek içinde, Hükümet Konağı civarında toprağa verildiler. Bazı gözü dönmüşler " Bolşeviktir... Cenaze namazı Kılınmaz" diye merasimi engellediler.
Mayıs 1920'nin son haftasında Hendek'e yıldırım hızı ile giren Çerkez Ethem, ilk iş olarak, Mahmud Bey'in cesedini ve gömülü olduğu yeri tesbit ettirdi. Onları buradan çıkartarak, cenaze namazını kıldırdı. Ortaokul olarak kullanılan tepe yakınında sade mezarlar, Hendek'lilerin ön ayak olmaları ile şimdiki yere taşındı.
Bakanlar Kurulu 9 Ağustos 1927 günü kararıyla İstiklal Madalyasıyla ödüllendirilmişti.
Ankara’da açılan Büyük Millet Meclis’e katılamadan hayatını kaybeden Mahmut Bey’e, “Hendek” soy ismini bizzat Mustafa Kemal Atatürk vermiş, ailesine Albay rütbesiyle maaş bağlanmıştır."
27 Mayıs ihtilalinden sonra Askeri Kaymakam ve Belediye Başkanı bulunan Gnl. İlhami Barut, camii, Bağdat caddesi ve Hükümet yanında üç yol ağzında yeni bir düzenleme yaptırdı.
Bugün anıt Hendek Büyük Camii önünde Park içindedir."*2
27 Eylül 1988’de, Adapazarı
Hendek’te Anıt Mezarda gömülü olan naaş 11 Ağustos 1983 tarih ve 2.876 sayılı Kanun uyarınca Ankara’daki Devlet Şeref Mezarlığı’na nakledilmiş ve adı geçen Kanunla kurulan Atatürk Araştırma Merkezi Şeref Üyeliğine seçilmiştir.
*3- Mahmut Nedim Hendek'in mezar ve Anıt fotoğrafları
Hendek Belediyesi fotoğraf arşivinden. (1,2,3,4,5,6,7)
Kaynak: Vetriner Hekim Kemal Atala
Milli mücadele şehidi Mahmud bey defn edilirken.(Sol Üst köşedeki Osmanlıca yazı)
Fotoğraf:3
Fotoğraf : 6
Burası belediyenin olduğu cadde ,Sağ tarafta şehit Mahmutbey anıtı görülüyor.
Burası anıtın ilk yeri
Fotoğraf :7
Şehit Mahmut Nedim'in anıtı ve mezarı, Hendek'te şu sırayla yer değiştirmiş:
1- Şimdiki Hendek Belediyesi Ön Bahçesi :İlk olarak burada bulunmuş.
2- Eski Verem Savaş Dispanseri
3- Büyük Cami (Yörgüç Mustafa Paşa Camii):Anıtın şu anki konumu.
4-Mezar: Ankara Devlet Mezarlığı'na nakledildi.
Kaynak:
*1-(Mehmed Âsaf,Volga Kıyılarında ve Muhtıra- Esaret Hatıra ve Mâcerâları syf: 17,18 / Yayına Hazırlayan Murat Cebecioğlu, Akademi Kitabevi İzmir 1984 )
*Atatürk Ansiklopedisi, Mahmut Nedim Hendek makalesi.( İnternet )
2*Hendek Tarihinden Sayfalar Prof. Dr. Enver Konukçu syf.126, 127, 128
*3 Hendek Belediyesi Fotoğraf arşivinden alıntı
Gezgin Öğretmen: Fikri Demirtaş
Fotoğraf Galerisi:
Yorumlar
Yorum Gönder