Vefalı Malatyalılar grubu ile Doğanşehir'de
25 Haziran 2022 Cumartesi sabahı, hava kapalıydı. Halk arasında "kırkikindi yağmurları" olarak bilinen bu yağmur, gezimizin coşkusunu düşüremedi. "Vefalı Malatyalılar ve Naif İnsanlar Yurdu" grubu olarak, Malatya'dan Doğanşehir, Polat ve Sürgü'ye doğru yola çıktık. Pandeminin yarattığı yorgunluğu atmak ve dostluklarımızı pekiştirmek için harika bir fırsattı.
Doğanşehir çarşısında bizi karşılayan Doğanşehirli İnşaat Mühendisi Hababam Sınıfı filiminin oyuncusu Dilaver Gür ve öğretmen eşi Leyla Hanım, gezimizin rehberliğini üstlendiler. Gezinin Sürgü bölümünde ise Doğanşehirli öğretmen ve müzisyen Mehmet Balkış Bey bize eşlik etti.
Dilaver bey tanıtımda
Binlerce yıllık hikayeleri içinde barındıran Doğanşehir surlarının önünde durduğumuzda, geçmişin fısıltılarını duyduk sanki. Her taş, bir öykü anlatıyordu.
Dilaver Bey'in anlatımıyla, zamanın derinliklerine doğru bir yolculuğa çıktık. MÖ 66 yılına dayanan tarihi surlar, ilçenin geçmişini gözler önüne seriyordu. Dört bir yanı saran bu surlar, zamanla tahrip olsa da, kalan parçalarıyla bile görkemini koruyordu. Roma döneminden kalma bu kalenin ayakta kalan bölümleri, Doğanşehir Belediyesi tarafından özenle restore edilmişti. Aydınlatılan sokak ve peyzaj düzenlemesiyle, surlar yeniden hayat bulmuştu. Ancak, surların hemen yanı başındaki eski araba lastikleri, bu tarihi dokuya hiç yakışmıyordu. Sanki bir ressamın tablosuna biri karalamış gibiydi.
Yol boyu uzanan tarlalar, sanki ünlü ressam Van Gogh'un fırçasından çıkmış gibiydi. Özellikle sığırkuyruğu otları, altın sarısı çiçekleriyle ve pastel yeşili yapraklarıyla, tabloların canlı renklerini yansıtıyordu. İnce tüylerle kaplı dik gövdeleri, rüzgarda hafifçe sallanırken, adeta birer fırça darbesi gibiydi. 60 ila 200 cm arasında değişen boylarıyla, tarlaların üzerinde dalgalanan bir deniz gibi görünüyorlardı.
İlk dinlenme durağımız Polat- Beypınarı tesisleri oldu.
Polat-Beypınarı tesislerine vardığımızda, yemyeşil bir vahaya adım atmış gibi olduk. Gürül gürül akan suyun sesi, ruhumuza iyi geldi. Sanki tüm yorgunluğumuz bu serin sulara karışıp gitti. Masmavi gökyüzünün altında, kuşların cıvıltılarıyla uyum içinde kahvaltımızı yaptık. Her lokma, damağımda doğanın tadını bırakıyordu. Sanki burası dünyadan kopup gelmiş, huzur dolu bir köşeydi.
Kahvaltıda yalnız değildik.
Kaymakam : Mehmet Kılıç, C. Savcısı : Fahri Cavit İlçe Jandarma Komutanı ve eşi Oğuz Kırcaer.. Belediye Başkan Yardımcısı : Hakan Ürkmez ve eşi bizlerle birlikte oldular. Polat Muhtarı Cemal Demirci, konuksever insanlarından biri olarak yörenin meşhur olan içli köftesi ve kınalı ekmeğini sundu. Doğa harika, yaz sıcağında çok serin olurmuş. Çalışan personel güler yüzlü. Burası ziyareti fazlasıyla hak eden bir tesis.
Sürgü Takaz'a giderken otobüsümüz, coşkun bir kervana dönüştü. Şoförün açtığı müzikle herkes ayağa kalkmış, halaylarla coşkuyu doruklara taşıyordu. Sürgü Barajı'na vardığımızda, nefes kesen bir manzara ile karşılaştık. 1960'lı yıllarda inşa edilmiş bu dev yapıt, doğayla iç içe mükemmel bir uyum yakalamıştı. Gölün kıyısında, ahşap bir şalaşta dinlenirken, içtiğimiz buz gibi gazozlar bizi serinletti. Balık tutanların şanslarını denediği gölde, su kuşlarının sesleri eşliğinde huzurlu anlar yaşadık.Biz de kartpostal gibi manzaraların önünde hatıra fotoğrafları çektirdik.
Gezimizin son durağı Sürgü- Takaz'da gerçekleşti. Cumartesi günü olması sebebiyle elbette çok kalabalıktı. Yağmurlu bir hava olmasına rağmen bizim gibi bir çok insan gelmişti. Sürgü -Takaz: Malatya’ya 70 kilometre Sürgü beldesi su kaynakları ve alabalık üretim tesisleriyle yaz aylarında tercih edilen bir piknik ve dinlenme yeridir.
Sürgü Takaz'da, çam, söğüt, çınar ağaçlarının, serin gölgesinde kurulan sofrada, lezzetli balık ziyafeti çekildik.
Sürgü-Takaz, doğanın kalbinde saklı bir cennet gibiydi. Yeşil tepeler, masmavi gökyüzüyle birleşerek muhteşem bir tablo oluşturmuştu. Alabalık havuzları, gökyüzündeki yıldızlar gibi parıldıyordu. Sanki zaman burada durmuş, sadece doğanın sesleri vardı. Huzur dolu bu ortamda, kendimizi bambaşka hissettik.
Mehmet Balkış Bey'in udunun eşsiz melodileriyle, Adil öğretmenin güçlü sesi birleştiğinde, adeta bir konser alanı gibiydi. Herkes, kendi sesiyle bu güzelliğe ortak olmak için can atıyordu. Oyun havalarıyla coştuğumuz bu ortamda, zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Doğayla iç içe, huzurlu bir gün geçirdik.
**
Bu gezi, sadece yeni yerler keşfetmek değil, aynı zamanda kalplerimizi de ısıtan bir deneyim oldu. Güzel ilçemizin köklü tarihini ve zengin kültürünü daha yakından tanıma fırsatı bulduk. Yeni dostluklar kurduk, birlikte güldük, birlikte öğrendik. Ancak en önemlisi, paylaşacak dostlarımızın olmasıydı. Güneş batarken, yağmurun sesiyle iç içe, Malatya'ya doğru yola koyulurken, içimizde derin bir huzur vardı. Çünkü biliyorduk ki, bu anılarımız ömür boyu bizimle olacak.
Fotoğraf Galerisi:
Yorumlar
Yorum Gönder