Akçadağ Köy Enstitüsü/Öğretmen Okulu'na Veda
Bir zamanlar okuduğum okulda,
Rüzgâr yürüdü, bulutlar yürüdü, ben yürüdüm.
Sınıflar suskun, ağaçlar kimsesiz, yollar unutulmuş…
Yıkılmış duvarlar, kül olmuş hatıralar,
Sahipsiz bir mezarlık gibi...
Hüzün sinmiş her köşeye,
Çocukluğumun sesleri yankılanıyor duvarlarda.
Avuçlarımda yanık toprak kokusu,
Gökyüzü ağladı, taşlar ağladı, ben ağladım…
Kulaklarımda fısıltılar,
Ne rüzgârdan, ne gökten,
Sınıflardan, yatakhanelerden, bahçelerden gelen sesler…
Zeynepler, Ayşeler, Mehmetler, Hasanlar,
Hepsi Atatürk’ün aydınlık neferleri.
Bir zamanlar karanlığı yaran ışık,
Şimdi solmuş, sönmüş, susturulmuş.
İstememişlerdi aydınlığı,
Ve sonunda kapattılar.
Bir daha burada öğrenciler olmayacak,
Yemekhanede kaşık sesleri yankılanmayacak,
Mandolinlerin, flütlerin ezgileri savrulmayacak rüzgâra.
Kampananın çın çın sesi,
İstiklal Marşı, Öğretmen Marşı
Karapınar, Gölpınar, Kırlangıç köylerinden duyulmayacak artık.
Okulun göğünde ay yıldız yok…
Söndü ışıklar,
Karanlığa gömüldü anılar.
Bir mucizeydi bozkırda filizlenen,
Şerif Tekben’in eseri,
Bir meşaleydi Akçadağ Köy Enstitüsü,
Şimdi yok…
Fotoğraf Galerisi:
1949 Akçadağ Köy Enstitüsü Mezunu Ali Doğan, Oğuzhan Demirtaş röportaj yaparken
Yorumlar
Yorum Gönder