Bozkır Ortasındaki Heykel
Bozkır Ortasındaki Heykel
Hayat!
Temmuz'un yakıcı kucağında, bozkırın enginliğinde,
Yalnız bir ağacın gölgesi, koyu bir sığınak gibi uzanırdı;
Altın sarısı anızlar kırılgan!
Üstlerinde, hasadın son armağanı için çırpınan kuşlar gibi,
Savrulur ruhum hozan tarlasında,
Bir toz bulutu, bir feryat!
Uçsuz bucaksız bozkırın tam kalbinde,
Arguvan'da, derin mavi göğe karşı duran iki koyu yeşil meşe:
Kökleri yerin karanlık damarlarında,
Dalları göğün mavi ateşinde!
Zaman ve rüzgâr yoğurdu onları ;
Tek bir bedende eriyen,
tek nefeste kavrulan,
Bir dev heykel oldular aşktan dökme!
Fısıltıları deler geceyi:
"Sonsuzluğa kazınmış bizim sevdamız!"
Kadın ve erkek,
Çelikten bir kucaklaşma,
Zamanı büken bir kavis!
Sonsuzluğa uzanan yaz rüzgârı!
Her esişinde,
Tenimi yakan, ruhumu dolduran,
O eşsiz bahar: SENİN KOKUN!
Bozkır ortasında bir nergis gibi patlar içimde!
Karagözlüm!
Gel!
Ay ışığının gümüş hançeriyle yar geceyi,
Gel bana!
Her gelişin,
Sönmüş yıldızları tutuştursun yeniden
İçimde umut! Bir volkan ağzı!
Şimdi gözlerim...
Bir yaz yağmurunun sıcak gözyaşları!
Seninle doluyor damar damar,
Taşıyor her sınırı
Aşkınla coşan bir sel!
Bir tufan!
Bir dev!
Yorumlar
Yorum Gönder