Kayıtlar

Ağustos, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Malatya’nın Eğitim Hafızası: Gazi İlkokulu (Taş Mektep) Eğitim Müzesi Olmalı

Resim
Malatya’nın Eğitim Hafızası:  Gazi İlkokulu (Taş Mektep) Eğitim Müzesi Olmalı Geçtiğimiz yıllarda araştırmacı-yazar Nezir Kızılkaya'nın 12 Eylül 2022’de Malatyahaber.com’da yayımlanan “Malatya’nın Taş Mektebi” başlıklı yazısını okudum. Yazıda, okulun yapılış hikâyesi belgelere dayandırılarak anlatılıyor.  Yazıda yer alan bilgilere göre: “(...) Kentin ihtiyaç duyduğu yeni ve modern bir ilkokul binası için kollar sıvandı. Orta mektep yanındaki, 1912 yılında inşaatına başlanan ancak Balkan, ardından Dünya Savaşı ve Ulusal Kurtuluş Mücadelesi nedeniyle tamamlanamayan yarım kalmış bina uygun bulundu. Taş Mektep’ in yapımı yerel basında olduğu gibi ulusal basında da yer buldu. İstanbul merkezli Son Posta gazetesi, 25 Ağustos 1934 Cumartesi günkü sayısında, ‘Malatya’da bir türlü bitirilemeyen mektep’ olarak tanımladığı okul inşaatının, Vali Etem Bey’in çabalarıyla yeni ders yılına kadar tamamlanacağı bilgisini aktardı. fotoğraf alıntı ,Gazi İlkokulu önünde 1951-1...

Cemevlerine İsim Verilirken Yol ve Erkânın Kutlu Mirası: Kimlik, Rıza ve Aidiyet

Resim
Malatya Arapgir Onar Köyü Büyükocak Cemevi( Selçuklu dönemi 800 yıllık) Cemevleri: Hakk'a Giden Yolda Bir Nefes Alevilik, Tanrı merkezli bir din ve devlet anlayışının aksine, insan ve doğa merkezli bir yaşam felsefesidir. Bu anlayışa göre Tanrı, dışsal ve erişilmez bir varlık değil, insanın ve doğanın içinde tecelli eden Hak'tır. Bu nedenle Alevilikte en büyük ibadet, insana ve doğaya hizmet etmektir. Kızılbaş Alevi inançı kökleri evrenin varoluşuna uzanan ve tarih boyunca farklı kültürel ve dini unsurlarla etkileşime girerek şekillenmiş bir inanç sistemidir.  Alevilik-Kızılbaşlık, tarihsel süreçte yalnızca asimilasyon ve baskı gibi zorlayıcı faktörlerle değil, aynı zamanda etkileşim içinde olduğu farklı kültür ve inançlardan da doğal bir şekilde etkilenmiştir. Aleviliğin, Türk, Arap, Fars, Kürt gibi farklı etnik kökenlere veya Anadolu, Ortadoğu, Balkanlar gibi çeşitli coğrafyalara ait halklar, bireyler arasında görülmesi de bu sosyolojik ve coğrafi etkileşimin bir ...

Malatya Kayısı Araştırma Enstitüsü Yerleşkesinde Panoroma Malatya Kayısı Müzesi Kurulması

Resim
Fotoğraf sanal ortamda üretilmiştir. Malatya Kayısı Araştırma Enstitüsü Yerleşkesinde  Ponaroma Malatya Kayısı Müzesi Kurulması ​Malatya denince akla ilk gelen nedir? Şüphesiz ki altın değerindeki meyvesi: Kayısı. Bu meyve, şehrin sadece ekonomisini değil, yüzlerce yıllık kültürünü, emeğini ve kimliğini şekillendirmiştir. Malatya "dünyanın kayısı başkenti" olarak da adlandırılmaktadır. Kendine özgü tat ve aromasıyla ün kazanmış 2017 yılında AB tarafından Menşe adı ile Coğrafi İşaret olarak tescil edilmiş meyvedir. Malatya'nın kültürel duruşu ve tanıtım politikaları da bu eşsiz hazinenin etrafında örülmelidir.  ​ Ancak son yıllarda, "Ülkenin en büyüğü" gibi iddialı unvanlarla öne çıkan, ancak şehre olan organik bağları zayıf olan    müzeler kurulmuş olsa da, bu yatırımlar şehrin öz kimliğini temsil eden kayısı kültürünü gölgede bırakmaktadır. Bu durum, stratejik bir öncelik sapması ve şehrin en değerli mirasını değerlendirme konusunda ciddi bi...

Sürmeli Ceylanım​

Resim
Sürmeli Ceylanım ​Yitik bir sevdanın izini taşıyan, yorgun kalbime Zarif bir ceylan gibi dokundu, Suskunluğumda sesin içimde bir şarkı oldu, Her rüzgârda kokunla sana sarılırım. ​Gözlerin, karanlık gecemde bir yıldız, Her bakışta kalbimi aydınlatır. Yalnızlığın boğduğu anlarda bir nefes, Umutsuzluğun tükendiği yerde bir şafaksın. ​Gülüşün, içimdeki tüm kışları bahara çevirir, Her tebessümünde yeniden doğarım. Saçların, dokunduğumda avuçlarımda kalan bir huzur, Her tutamında bir rüyaya dalarım. ​Fotoğraflarına bakınca içimdeki yara sızlar, Çünkü imkânsızı sevmek ne zormuş meğer... Ey ruhumun yari, bir vakit uğramaz mısın bu ölümsüz sevdaya? Ya da gel, rüyalarımda buluşalım, bari orada sen benim ol.

Ceylan Gibi

Resim
Ceylan Gibi Yıllar sonra bir ceylan gibi belirdin,   Bir rüyadan uyanmışım sanki.   Getirdiğin o bahar esintisi,   Kalbe değen bir meltem, bir fısıltı...   İnce ince titredim,   İlk aşk gibi, ilk dokunuş gibi.   Kalbin titreyen sızısı,   Şimdi seninle yeniden buluştu.   Siyah gözlerinde kayboldum,   Gamzende açan gülün kokusunda.   Her nefesin,   Yüreğime düşen kor ateş oldu.   Kimsenin bilmediği bir sır gibi,   Sadece seninle duyulan bir şarkı.   Gizli sevdam özledim seni, Gözlerim yollarda kaldı,   Hasretinle yoğrulmuş...   Sürmeli bakışlarını sal da gel,   Dalgalı saçlarını savur da gel.   Biliyorum geleceksin,   Sensiz geçen her saniye, kalbimin atışıyla yankılanıyor

Kaz Dağları'ndan Bir Ceylan

Resim
Kaz Dağları'ndan Bir Ceylan Zeytin ağaçlarının fısıltısında, bir ceylan süzülür yamaçlardan. Nazlı adımları toprağa değdikçe, sessiz bir ezgi yayılır. Gün ışığıyla siyah saçları birleşir, ela gözlerinde Küçükkuyu'nun mavisi. Her dokunuşu bir sevda tohumu, filizlenir o toprakta. Gamzelerinde pembemsi güller açar, kokusu zeytin yapraklarına karışır. O an, beyaz kanatlı kazlar süzülür denize doğru. Kanat çırpışları Afrodit’in aşk dansına eşlik eder. Büyülü gözler Akdeniz’in engin mavisiyle buluşur. Zeytin ağaçları sessiz şahittir bu aşka, gönüller coşar, zaman durur. Akşamın altın öpücüğü denizin yüzüne düştüğünde, sahile vuran her dalga, bir lirin telinden dökülen ebedî bir nağmedir. Ve ceylan, hâlâ zeytin kokulu yamaçlarda, kalbi Ege'nin türküsüyle atar, aşkın izini sürer.