Eylül'ün Kara İzleri
Kenan Evren’in tarihe geçen “Bir sağdan, bir soldan astık” sözü, aslında yaşanan vahşetin soğuk bir itirafıydı. Gerçekte 32 devrimci ve 18 ülkücü, yani 50 genç insan, darağaçlarında can verdi.
Darbe yalnızca bir dönemin gençliğini yok etmekle kalmadı; siyasal İslamcıların önünü açarak geleceğin toplumsal yapısına da yön verdi. Toplum baskı altında yeniden şekillendirilirken, 1982 Anayasası %93 gibi ezici bir çoğunlukla kabul ettirildi.
Bugün, 12 Eylül’ün gölgesinde kaybolan o nesillerin ağıdını tutarken, aynı zamanda onların umut dolu çağrısını da duymalıyız. Demokrasi, özgürlük ve adalet mücadelesi, ancak bu acıların hatırlanmasıyla kök salabilir.
EYLÜL'ÜN KARA İZLERİ
Solgun yaprakların hüzünle dans ettiği bir akşam,
Her bir dalın fısıltısı, sanki bir ağıt yakıyordu.
Karanlıkta beliren tanklar,
alacakaranlığın sessizliğini böldü.
Postalların acımasız ritmi, sokaklarda yankılandı.
Gece tutsak edildi, gündüzler susturuldu.
Nefesler kesildi, sesler kısıldı.
Aydınlık yüzlü insanlar, karanlığın dipsiz kuyusuna itildi.
Kitaplar yakıldı, düşünceler zincirlere vuruldu.
Özgürlük hayalleri boğuldu, genç bedenler toprağa serildi.
Ve onlar, vicdanları ezen postallarla, 12 Eylül'e ulaştılar.
Okyanus ötesinden gelen alaycı alkışlar,
"Bizim çocuklar yaptı" diyen gururlu haykırışlar…
Ama bu topraklarda kan aktı, zulüm koktu.
Eylül, vicdanlara saplanan paslı bir hançer gibiydi.
Metris'te, Mamak'ta, Diyarbakır'da,
Hücreler çığlıklarla doldu, paslı kelepçeler, prangalar…
Anaların gözyaşlarıyla ıslandı toprak.
Denge adına, bir sağdan bir soldan,
Darağaçlarında sallanan fidanlar, umutları söndürdü.
Eylül, darağaçlarında savrulan sarı yaprakların mevsimidir.
Ve her düşen yaprak, solmuş günlerin, boynu bükük güllerin ağıtıdır.
Beslemediler, astılar, astılar…
Ve geride kalanlar, "vatan için" diyerek sustular.
Coplar, falakalar, tecritler, yasaklar…
Hücrelerde yankılanan işkence çığlıkları.
Acımasızca kurulan bir sürek avı…
Yıllara yayılan bir facia, 12 Eylül'ün adaleti(!) dedikleri.
Her geleni alkışlayan kör kalpler,
Millet iradesini taşıyamayan zavallılar…
Demokrasiye "balans ayarı" yapan hainler,
Ilımlılaştırılan inançlar, kinle beslenen yürekler.
Medya, holdingler, karteller…
Darbelerden beslenen leş kargaları.
Karanlık dağılınca kahraman kesilen riyakarlar,
emperyalizmin uşakları.
Şimdi neyle hesaplaşıyorlar?
Eylül'de doğdular, Eylül'de dirildiler(!)
Yıllarca ekilen nifak tohumları
Malatya'da, Çorum'da, Maraş'ta…
Gardaş gardaşa düşürüldü, binlerce can kara toprak altında.
Geçmişten ders alınmazsa eğer,
Daha çok kan ağlar analar, babalar.
Gelecekse bahar, birlik olunca gelecektir.
12 Eylül'ün karanlığında kayboldu bir nesil.
Onların hikâyesi, bu toprağın kanayan yarası…
Ve bir gün, direnişin filizleri yeşerecek.
Karanlığın ardından doğacak güneş, yaraları saracak.
Bir gün, özgürlüğün güvercinleri süzülecek göklerde.
Karanlık zincirleri kıracak kanat sesleriyle.
Eylül’ün karanlığına inat,
Barış ve özgürlük yükselecek bu topraklarda.
Emperyalizmin oyunları sürdükçe daha sorınlatımız olacak görünüyor.
YanıtlaSil