Sonbahar Ayrılıkların Yitik Doğasında
Sonbahar: Ayrılığın Yitik Doğası
Sevgilim,
Üryan ağaçların utangaç bakışlarında seni arıyorum.
Göçmen kuşların kanatlarında ayrılığın kanayan yarası var,
her düşen yaprak, kalbimin üzerine bırakılmış bir veda gibi.
Güz gülleri solarken,
sarı yıldızlar dökülüyor yüreğimin karanlığına.
Ay ışığı odamda sessiz bir matem gibi süzülüyor;
yalnızlığım, hüznün eski şarkısını mırıldanıyor.
Gamzende açan güller soldu mu bilmem,
ama rüzgârın ıslığında hâlâ sesin var.
Her esintide kulağıma dokunuyor,
sanki ninni söylüyorsun bana.
Kokun hâlâ dolaşıyor etrafımda,
rüzgârla beraber ruhuma işliyor.
Dudaklarının ateşi, hatıra gibi yakıyor hâlâ beni;
yanaklarımda kül olan bir öpücük gibi.
Sevgilim,
ellerim boşluğa uzanıyor,
hiçbir zaman tutamayacağı ellerine.
Sessizliğin çığlığı, bütün Eylül’e yayılıyor;
her gün, ömrümün dallarından
bir yaprak daha düşüyor.
Sürmeli gözlerini özlediğimde,
kaleme sarılıyorum.
Sensiz geçen sonbaharları yazıyor elim,
her yaprak düşüşünde adını fısıldıyorum usulca.
Ama kimseler bilmeyecek…
Çünkü bu dizeler yalnız sana yazıldı.
Sevdamı kalbimde sakladım,
sırların en büyüğü gibi,
kimselere söylemeden,
yalnız sana yanarak.
Yorumlar
Yorum Gönder