Zeytin Dalları Arasında Bir Gelenek: Kızılkeçili Köyü Hayırı
Zeytin Dalları Arasında Bir Gelenek: Kızılkeçili Köyü Hayırı
Kazdağları’nın eteğinde, asırlık çınarların gölgesinde; imeceyle pişen keşkekler, paylaşılan dualar ve köy dayanışmasının yürek ısıtan hikâyesi...
Giriş özeti:
Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı Kızılkeçili Köyü, sonbaharın berrak bir gününde yine geleneksel hayır etkinliğiyle buluştu.
Kazdağları’nın serin rüzgârları, kazanlardan yükselen yemek buharına karışırken; köylüler ve konuklar aynı sofrada, aynı niyetle bir araya geldi.
Bu sadece bir hayır değil, birlik, bereket ve paylaşma kültürünün Anadolu’daki en güzel örneklerinden biriydi.
Zeytinlikler Arasında Kızılkeçili’ye Yolculuk
Malatyalı bir emekli öğretmen ve araştırmacı-yazar olarak, Anadolu’nun farklı köşelerinde halk kültürünü, gelenekleri ve dayanışma örneklerini yerinde gözlemlemeyi her zaman önemsedim.
Bu kez yolum, Balıkesir Edremit’in Akçay beldesine bağlı Kızılkeçili Mahallesine (Köy) düştü.
Kızılkeçili Köyü, Zeytinli beldesi ile Güre arasında bir noktada bulunuyor.
Edremit, Akçay kızılkeçili arası mesafe : 8 kilometre.
Kazdağları Kızılkeçili Köyü halkı geçmişte Orta Asya'dan gelen Kızılkeçili kavminin, 1200 - 1300 yıl önceden şu anki yerine yerleştirilmesi sonucu oluşmuş.
Burası bir yörük köyü.
Yörükler Oğuz boyundan gelen Türklerdir. Yörük kelimesi ise yörümekten; yani konar, göçer olup çadırlarda yaşamaktan geliyor. Yörükler sürekli yer değiştirdikleri için tarım yerine genelde hayvancılık ile uğraşırlar. Aldıkları isimler de besledikleri hayvanların rengine göre değişir. Anadolu’nun farklı coğrafyalarında Sarıkeçililer, Kızılkeçililer, Karakeçililer gibi isimler aldığını görebilirsiniz.
Geçmiş yıllarda burada göçerler ve Rumlar bir arada yaşamışlar.
Köy halkının geçim kaynağı, Kazdağları'ndaki diğer köylerin çoğunda olduğu gibi zeytincilik. Köy sınırları içinde 100 milyona yakın zeytin ağacı olduğu tahmin ediliyor. Kızılkeçili köyü içerisinde ayrıca konaklamak için tesisler ve oteller de mevcut.
Sabahın erken saatlerinde Edremit’ten Kazdağları yönüne doğru ilerlerken, yol boyunca uzanan zeytinlikler, sanki güneşin altında parlayan küçük yıldızlar gibi pırıldıyordu.
Kazdağları’ndan esen serin rüzgâr, olgunlaşmış zeytin kokusunu ve toprak nemini beraberinde getiriyor, yol kenarındaki taş duvarlara yaslanmış zeytin, incir ağaçları, bana sessizce selam veriyordu.
Zeytinliklerin arasından kıvrıla kıvrıla yükselen yol, bir anda yeşilin farklı tonlarıyla sarılmış Kızılkeçili Köyü’ne ulaştı.
Köyün girişinde karşıma çıkan yaşlı bir çınar ağacı, sanki bu toprakların yüzyıllık tanığı gibiydi.
İşte bu huzurlu atmosferde, köylülerin haftalardır hazırlığını yaptığı geleneksel köy hayrı günüme denk gelmişti.
Anadolu’da Dayanışmanın Sıcak Nefesi: Kızılkeçili Köyü Hayrı
Bazı günler vardır; yalnızca bir etkinlik değil, bir ruh hâlidir.
İnsanlar bir sofrada buluşur ama aslında kalplerin birliğini, paylaşmanın sıcaklığını yaşar.
Kazdağları’nın eteklerinde, doğasıyla cömert Kızılkeçili Köyü, bu duyguyu her yıl yeniden yaşatıyor.
Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı Kızılkeçili Köyü’nde, Ekim ayının 5. günü sonbaharın altın ışıkları altında geleneksel köy hayrı düzenlendi.
Sabahın erken saatlerinde, çınar ağaçlarının gölgesinde dalgalanan büyük Türk bayrağı, köy meydanını adeta bir bayram yerine çevirmişti.
Köylüler, misafirlerini karşılamaya hazırlanıyor; kazanlardan yükselen buhar, köyün üstünde sıcak bir bereket bulutu gibi dolaşıyordu.
Kızılkeçili Köyü Muhtarı Ercan Aksoy öncülüğünde, köy halkı imece usulüyle günlerdir bu hayra hazırlanmıştı.
Köyün maharetli kadınları —Aşcı Emine Ünal, Medine Tezel ve yardımcıları — sabırla keşkek, et sote, pirinç pilavı, nohut ve hoşmerim pişirirken, sadece yemek değil, aynı zamanda sevgi ve emek katmışlardı kazana.
O gece kimse uyumamış, herkes bir lokma bereketin, bir dua sıcaklığının peşindeydi.
Meydanda üç ayrı noktada kurulan kazanlardan, köy kadınları sıraya giren misafirlere yemek ikram etti.
Binlerce kişi çınarların altındaki masalarda oturup lokmalarını paylaşırken sohbetler, kahkahalar ve çocuk sesleri birbirine karıştı.
Meydan, Anadolu’nun yüzyıllardır süregelen panayır neşesini ve manevi huzurunu aynı anda yaşatıyordu.
Bir anda hoparlörden imamın sesi duyuldu; Kur’an-ı Kerim tilaveti, salavatlar ve Fatiha duaları meydanı sessizliğe bürüdü.
Yüzlerce el aynı anda göğe kalktı, yüzlerde içten bir huzur vardı.
O an herkesin yüreğinde aynı dua yankılandı: “Allah birliğimizi, dirliğimizi daim etsin.”
Belki de Anadolu’nun bin yıllık ruhu, o meydanda, o dua anında bir kez daha görünür olmuştu.
Etkinliğe ilçe protokolü, daire müdürleri, çevre köylerden gelen konuklar ve Kızılkeçili sakinleri büyük ilgi gösterdi.
Birlik, dayanışma ve paylaşma duygularının yoğun olarak hissedildiği bu günde, köy halkı yalnızca yemek ikram etmedi; dostluk, muhabbet ve gönül birliği de paylaştı.
Farklı köylerden gelen misafirlerle kurulan dostluk köprüleri, Anadolu’nun köklü “imece” kültürünün hâlâ canlı olduğunu gösteriyordu.
Güneş, Kazdağları’nın doruklarının ardına çekilirken köy meydanı yavaş yavaş sessizleşti.
Kazanlardan yükselen son buhar, dağ esintisine karıştı.
Köyün kadınları yorgundu ama yüzlerinde huzurlu bir tebessüm vardı.
Çünkü bu hayır sadece bir gelenek değil, inancın, emeğin ve paylaşmanın dua gibi yükseldiği bir anıydı.
Kazdağları’ndan yankılanan dualar, köyün üstünde dolaşan buhar gibi göğe karışırken insan şunu hissediyordu:
“Birlikten doğan bereket, toprağın değil; insanın özündedir.”
Bu anlamlı günde misafirperverlikleriyle gönlümü ısıtan,
birlik ve dayanışmanın en güzel örneğini sergileyen Kızılkeçili Köyü halkına,
özverili çalışmalarıyla bu hayrı yaşatan Muhtar Ercan Aksoy’a,
ve gece boyunca emek veren köyün kadınlarına yürekten teşekkür ederim.
Kazdağları’nın esintisi, bu güzel insanların samimiyetiyle birleşince,
Kızılkeçili yalnızca bir köy değil, bir gönül coğrafyası hâline geliyor.
— Fikri Demirtaş
#Kızılkeçili #Kazdağları #AnadoluKültürü #KöyHayrı #Dayanışma #GeziYazısı
Yorumlar
Yorum Gönder