Sessiz Pencerenin Ardında

Sessiz Pencerenin Ardında

Tan vakti,
ufuk pembeleşirken,
sessiz bir nöbet tutardım
pencere önünde.
Sokağın uğultusu
boğulurken kendi sesinde,
yalnız seni beklerdim.

Bazen saatler,
suskun bir dua gibi geçerdi;
bir anlık tebessümünü yakalayabilmek
bütün dileğim,
bütün ömrümdü.

Gök mavisi elbiselerin içinde,
sen… bir meleği andırırdın.
Sanki o sabah,
gökyüzü senin teninde
yeniden doğmuştu.

Seninle paylaştım rüyalarda,
en gizli sırlarımı,
sonsuz rüyalarımın kadını…
Gecenin sessizliğinde,
bir hayal kadar uzaktın,
ama yüreğime bir nefes kadar yakındın.

İçimin en derin yerinde,
bir kelebeğin kanat çırpışı
hafif ama yıkıcı bir özlem taşırdı.
Süzülüp gidişini izlemek bile,
ömrüme kazınan bir hatıraydı.

O gizemleri saklayan siyah gözlerini…
bir kez olsun yakalamak,
göz göze gelmek—
bütün dileğim buydu.

Resmini,
gözümün kadrajına işledim.
Her hatıranda kalbim yeniden çarptı,
sanki seni ilk kez görüyormuşum gibi.

Sen…
yalnız gecelerimin ay ışığıydın.
Ve ben, o ışıkta sessizce yanan, gecenin kalbinde sönmeyen bir hasrettim.

Sakarya-Hendek, 
16 Ekim 2025

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Haceli: Malatya'nın Efsanevi Divanesi

Arguvan'da Lezzetin ve Geleneğin Buluştuğu Gün: Yöresel Yemek Yarışması Coşkusu

Fırat'ın Kıyısında Bir Zaman Yolculuğu: Gerger'in Saklı Köyleri