Kayıtlar

Eylül, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mavi Kelebeğim

Resim
Fotoğraf alıntı Mavi Kelebeğim Sen yokken, Gözlerim, yokluğunun izinde kayboluyor. Gece uykuya daldığımda, gündüz güne uyandığımda ilk düşündüğüm hep sen oluyorsun. Sen, en güzel anılarıma bahşedilmiş silinmez bir miras. Zamandan bağımsız, bir köz oldu içimde hasretin; Gel ki sönsün, yüreğimdeki yangın artık. Teninin kokusuna yanıyorum, ellerinin sıcaklığına özlemim var. Hazan gecelerim, gökyüzünün sessiz yağmurlarıyla yıkanıyor; rüzgâr, hüzünlü bir melodi gibi geçerken yanımdan. Sürmeli kara gözlerinde kaybolmuşum, Kirpiklerin ok gibi saplandı yüreğime. Islak dudakların, susuzluğumun Soğukpınarı… Gamzelerinde doğan sabahın ilk gülü, Siyah saçlarını rüzgârla savurup da gel şimdi… Deniz mavisi elbisenle, çiçeklerin arasına süzülen bir mavi kelebek gibi. Ansızın gelsen, gönlüme konsan; ve o kısacık anda ömrün tüm mevsimlerini seninle yaşasam… Bil ki, Mavi Kelebeğim, o güzel günler anılarımızda saklı kalacak. Her yaprak toprağa düşerken, her sonbahar rüzgârıyla seni yeniden, d...

Bostanbaşı'nda Bir Hazan

Resim
Bostanbaşı'nda Bir Hazan Sonbaharın soluğu Bostanbaşı'nda, Kuş sesleriyle uyanıyor sabah. Oysa göçmenlerin kanat çırpışı çoktan Taşımıştı hüznü gökyüzüne. Kırlangıçların vedasıyla Ağırlaşıyor bahçenin sessizliği. Toprakta direniyor hatmiler, Güz gülleri son kez açıyor; Bir umut gibi,tükenmeyen, solmayan... Havada hasret kokusu var. Sevmek,insanın doğasında. Seher yeli getiriyor teninin gül kokusunu, Islak toprakla karışan rüzgâr Bırakıyor içime tatlı bir özlem . Alıç dallarında eğilmiş meyveler, Altın birer kandil gibi sallanıyor ayvalar. Yer elmasının yıldız çiçekleri, Mavi göğe serpilmiş umut kıvılcımları. Doğa bu görkemiyle elveda derken, Gözlerim hep seni arıyor. Saçlarının siyah dalgalarını, Gülüşünün ışığını, Ceylan gözlerinin derinliğini... Kayısı ağacının gölgesinde bir an Seni gördüm sandım. Bir serap,bir hayal, bir nefes... İçim "cız" etti, O gölgede sen varsın sandım. Ve şimdi, Sarılacağım o ağaca, Dallarında hayalini bulmak için...

Alıçla Gelen Bereket: Malatya’da Yeni Bir Tarımsal Değer

Resim
Fotoğraf: Alıç Islahcısı Malatyalı Ziraat Müh. Mehmet Polat'a aittir.. Anadolu’nun Altın Mücevheri: Alıç Alıç dendiğinde zihnimizde canlanan ilk şey; o sarı, turuncu, kırmızıya  çalan, hafif mayhoş lezzetli,  adeta güneşi içine çekmiş gibi parlayan, mis kokulu meyvesidir.  Adını Yunanca "sert ağaç" anlamında "Kratos" kelimesinden alan alıç cinsi, Gülgiller (Rosaceae) familyasındandır. Uygun coğrafi konum, iklim ve toprak koşulları nedeniyle genelde, 30° ve 50° Kuzey enlemleri arasındaki bölgelerde görülür. Genellikle dağlık alanlarda, çalılıklarda ve kayalıklarda yetişir. Anadolu, Mezopotamya, Kafkaslar, İran, Hindistan, Çin, Kuzey Amerika, Afrika'nın kuzey bölgelerinin dâhil olduğu ılıman bölgelerde yetişen, tanımlanmış 260 alıç taksonu bulunmaktadır. Genel ayırt edici karakterler bakımından çok kısıtlı ve bu yüzden de sistematik botanik açısından oldukça karmaşık bir cins olarak bilinir. Alıç cinsi, genellikle 4-8 metre boylanan, bazı taksonlar...

Sonbahar Ayrılıkların Yitik Doğasında

Resim
Sonbahar: Ayrılığın Yitik Doğası Sevgilim, Üryan ağaçların utangaç bakışlarında seni arıyorum. Göçmen kuşların kanatlarında ayrılığın kanayan yarası var, her düşen yaprak, kalbimin üzerine bırakılmış bir veda gibi. Güz gülleri solarken, sarı yıldızlar dökülüyor yüreğimin karanlığına. Ay ışığı odamda sessiz bir matem gibi süzülüyor; yalnızlığım, hüznün eski şarkısını mırıldanıyor. Gamzende açan güller soldu mu bilmem, ama rüzgârın ıslığında hâlâ sesin var. Her esintide kulağıma dokunuyor, sanki ninni söylüyorsun bana. Kokun hâlâ dolaşıyor etrafımda, rüzgârla beraber ruhuma işliyor. Dudaklarının ateşi, hatıra gibi yakıyor hâlâ beni; yanaklarımda kül olan bir öpücük gibi. Sevgilim, ellerim boşluğa uzanıyor, hiçbir zaman tutamayacağı ellerine. Sessizliğin çığlığı, bütün Eylül’e yayılıyor; her gün, ömrümün dallarından bir yaprak daha düşüyor. Sürmeli gözlerini özlediğimde, kaleme sarılıyorum. Sensiz geçen sonbaharları yazıyor elim, her yaprak düşüşünde adını fısıldıyorum usulca....

Anadolu’nun Hayır Çeşmeleri: Su ve Medeniyetin İzleri

Resim
Osmanlı dönemi 1890 Hekimhan Ballıkaya (Mezirme)köyü Ağpunar. Tespiti yapılmış yıllardır Tescili yapılmamış ... Fotoğraf: F.Demirtaş Anadolu’nun Hayır Çeşmeleri: Su ve Medeniyetin İzleri “Su akar, yolunu bulur; çeşme akar, hayırını bulur.” – Halk Sözü Anadolu’nun kadim topraklarında, dağların eteklerinde, köy meydanlarında, han yollarında, mezarlık girişlerinde bir çeşmeye rastlamak mümkündür. Bu çeşmeler yalnızca su kaynağı değildir; insanlığın ortak medeniyet hafızasının, hayır ve paylaşma kültürünün, doğaya verilen değerin taş ve suyla somutlaşmış hâlidir. --- Medeniyetlerin Çeşmeleri Bu topraklarda yaşamış her medeniyet çeşmeye izini bırakmıştır: Roma ve Bizans: Kemerli taş işçiliğiyle görkemli çeşmeler, akvedüklerle getirilen suyu halka ulaştırmıştır. Selçuklular: Kitabelerle süslenmiş, zarif taş işçiliğine sahip çeşmeler inşa etmiştir. İstanbul Topkapı Sarayı 3.Ahmet Çeşmesi Fotoğraf: Fikri Demirtaş Osmanlı: Vakıf kültürüyle her köyde, her han yolu...

Eylül'ün Hüznü

Resim
Eylül'ün Hüznü Beyaz çarşaflar, damla damla serum, Pencereden gökyüzü, biraz buruk görünüm. Düşünceler uçuşur, geçmişe doğru, Eylül'ün bu köşesinde, bir nebze burukluk. Gri bulutlar ağlar, gökyüzünde hüzün, Yağmur inler camıma, hatıralar canlanır, Tuzlu damlalar yanaklarımı ıslatırken, kalbim bir çocuk gibi ağlıyor. Eylül'ün hüznü sarar her yanı, Kalbimde derin bir boşluk, gitmek bilmez. Güneş solgun, içimde keder derin, Yapraklar dökülür, ağaçlar üşür sessizce. Karanlık erken çöker, yıldızlar parlar, Kırmızı, sarı yapraklar toprağa kavuşur yavaşça. Hüzünlü bir melodi yankılanır içimde, Sonbahar tablosu, hüzünle boyanmış. Yağmur, gözyaşlarımın dili olmuş, Kalbim, solmuş yaprak gibi titrer. Bir veda mektubu mühürlenmiş, Her satır bir yaprak misali dökülür. Yüreğim eski bir albüm, sayfaları sararmış, Zaman durmuş sanki, yalnız hüzün akar damarlarımda. Fikri Demirtaş Yeşilyurt / Malatya

Eylül'ün Kara İzleri

Resim
12 Eylül 1980 askeri darbesi, demokrasimizin üzerinden geçen bir tank gibi, toplumun belleğinde silinmez izler bıraktı. Kapatılan partiler, susturulan sesler, işkencelerden geçirilen bedenler ve darağaçlarında sallandırılan genç fidanlar… Ardında ise gözyaşlarıyla ıslanmış topraklar ve yüreklerden hiç silinmeyen acı hikâyeler kaldı. Kenan Evren’in tarihe geçen “Bir sağdan, bir soldan astık” sözü, aslında yaşanan vahşetin soğuk bir itirafıydı. Gerçekte 32 devrimci ve 18 ülkücü, yani 50 genç insan, darağaçlarında can verdi. Darbe yalnızca bir dönemin gençliğini yok etmekle kalmadı; siyasal İslamcıların önünü açarak geleceğin toplumsal yapısına da yön verdi. Toplum baskı altında yeniden şekillendirilirken, 1982 Anayasası %93 gibi ezici bir çoğunlukla kabul ettirildi. Bugün, 12 Eylül’ün gölgesinde kaybolan o nesillerin ağıdını tutarken, aynı zamanda onların umut dolu çağrısını da duymalıyız. Demokrasi, özgürlük ve adalet mücadelesi, ancak bu acıların hatırlanmasıyla kök...

Sürmeli Gözlere Hasret

Resim
Bir Çift Sürmeli Göz Bir çift sürmeli göz , Gecenin bağrında yanıp sönen iki yıldız gibi. Görmeyince o gözleri, Kırık kanatlı bir kuş gibi savruluyorum boşluklara. Bedenim uzaklarda ey yâr, Ama yüreğim seninle aynı diyârda çırpınıyor. Geceler gündüzlere akıyor adınla, Her nefeste ateşinle yanıyorum. Sessiz gecelerin koynunda büyüyor özlemim, Dudaklarımdan dökülemeyen binlerce söz gibi. Mecburum, uzaklara sığınıyorum; Sana uzağım ama her gece kalbimde uyuyorsun, Rüyalarımda bile yalnız seni görüyorum.  Yay misali kaşlarınla vurursun her bakışta, Kirpiğin bir ok gibi deler kalbimi; aşkınla yanarım. Saçlarının gölgesi değiyor yüzüme, Rüzgâr bile kokunu taşıyor tenime. Sen, soluklarıma düşen bir gül bahçesisin, Hem dert, hem devâ, hem de ebedî sır. Ne zormuş meğer uzaktan sevmek, Gönlümde açan baharın sensiz solmasıyla. Sürmeli gözlerin gönlümde bir yâdigâr, Gülüşünse semâlarda yankılanan ezelî bir nâğme. 10 Eylül 2025  Malatya 

Bilimin ve Dostluğun Köprüsü: Malatya'da Şilili Bilim İnsanları

Resim
Bilimin ve Dostluğun Köprüsü: Malatya'da Şilili Bilim İnsanları ​ 3 Eylül 2025 Çarşamba günü, Güney Amerika'nın uzak ülkesi Şili 'den dört bilim insanı, Malatya'ya özel bir bilimsel yolculuk için geldi. Bio-Bío Üniversitesi'nden gelen Gipsy Tabilo, Maria Rivera, Luis Moreno ve Mario Perez , Malatya Kayısısı, gıda işleme ve kurutma teknolojileri üzerine incelemeler yapmak ve bilimsel iş birlikleri kurmak amacıyla bu ziyareti gerçekleştirdiler. ​Bu ziyaretin temelleri, Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. B. Murat Asma'nın 2012 yılında Şili'de katıldığı bir bilimsel etkinlikte attığı dostluklara dayanıyordu. Prof. Asma, meslektaşlarıyla kurduğu bağları güçlendirmek ve Malatya'nın benzersiz değerlerini tanıtmak için bu özel fırsatı yarattı. Ziyaretin sadece bilimsel çalışmalarla sınırlı kalmaması, aynı zamanda şehrimizin tarihî ve kültürel zenginliklerinin de doğru bir şekilde aktarılması hedefleniyord...